Bu karar kesinleşir ise İmamoğlu’nun belediye başkanlığı düşer, cumhurbaşkanı adayı ve/veya cumhurbaşkanı olamaz. Ama kararın kesinleşme süresi de bence bu kararın sonucu bakımından çok büyük önem taşıyacak. Bundan sonra neler olduğunu hep birlikte göreceğiz. 14.12.2022 tarihi Türk siyasi tarihinin unutulmaz günlerinden biri arasında yerini aldık desek yanılmış olmayız diye düşünüyorum. Ekrem İmamoğlu YSK üyelerine “Ahmak” mı dedi tartışması üzerinden açılan dava dün beklenmedik şekilde karara bağlandı. Mahkeme İmamoğlu’na 2 Yıl 7 Ay 15 Gün hapis cezası ile cezalandırdı. Öncelikle kararın henüz kesin olmadığını söylemekte var. Kesinleşme konusu ile başlayalım. Bu hususta 5 yıldan az ceza olması sebebiyle hukukçular arasında da bazı fikir ayrılıkları ortaya çıktı. Yani istinaf yeterli mi yoksa yargıtay temyiz süreci de olacak mı sorusuna hukukçular farklı cevaplar verdi. Bunu netleştirmek için karar metnine bakmak gerekiyor. Karar TCK 125/3-a maddesine dayanılarak verildi. Bu madde nedir?  “Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.” Hükmün dayandığı diğer bir madde ise 125/son. Bu da “Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” şeklinde bir madde olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda 5 yıldan az cezası olan suçlar için yalnızca istinaf mümkündür açıklaması yanlış. Bazı hukukçular Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 286’ıncı maddesinde yer alan “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları temyiz edilemez” hükmüne bakarak doğrudan bu ceza 5 yıldan az temyiz edilemez dediler. Ancak atladıkları bir nokta vardı. Aynı maddenin 3’üncü fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir” demişti ve bunların arasında açıkça 125/3 sayılmıştır. Bu nedenle hem istinaf hem de temyiz sürecinden geçmeden karar kesinleşmeyecek. Siyasi yasaklar dediğimiz ve biraz sonra açıklayacağım siyasi hayatını etkileyecek durum ise karar kesinleşmeden uygulanmaz. Çok hukuk dışı ve çok istisnai şartlar uygulanmadıkça haziranda olması beklenen seçime kadar bu kararın kesinleşmesi mümkün gözükmüyor. Ama herkesin bildiği gibi Selahattin Demirtaş davasında da beklenmedik hızla 2-3 ay içerisinde kesinleşti. O yüzden asla kesinleşmez demek mümkün değil maalesef. Kesinleşme dönemi çok önemli. Adaylık sırasında kesinleşmesi, seçim sonuçlandıktan sonra kesinleşmesi hepsi siyaseten farklı sonuçlar doğurur. Bana göre en riskli kesinleşme dönemi seçim yapılır ama YSK kesin sonuçları açıklamayı geciktirir ve o ara dönemde kesinleşirse ne olacağı sorunudur. Peki nedir bu siyasi yasaklar konusu? İmamoğlu’nun potansiyel cumhurbaşkanı adayı olduğunu göz önünde bulundurarak yanıtlamak lazım bu konuyu. Cumhurbaşkanı aday olma koşulları kanunen düzenlenmiştir. Buna göre “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.” Yani Cumhurbaşkanlığı şartları milletvekilliği şartlarına bakarak anlaşılmalıdır. O zaman milletvekilliği koşullarının düzenlendiği hükme bakıyoruz. Bu hükme baktığımızda açıkça “bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasından hüküm giyenler” ifadesi yer almaktadır. Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza 2 yıldan fazla olduğu için bu ifade ile baktığımızda eğer cezası kesinleşir ise bu durumda cumhurbaşkanı olması mümkün olmayacak. Bu nedenle istinaf ve temyiz süreçleri çok büyük önem arz ediyor. Davaya ilişkin olarak da aklımızda bulundurmamız gereken çok fazla detay var ve hukukçuların suçun işlenmediğine dair hem fikir olduğunu görüyoruz. Daha da ilginç kısmı ise mevcut ceza kanunun hazırlanması sırasında komisyonda yer alan 3 ceza hukuku hocasının da suçun unsurlarının oluşmadığı konusunda bir hukuki görüşü de dosyaya sundular. Yani kanunu hazırlayanlar hukukçuların sevdiği tabirle kanunun özünü ve ruhunu en iyi bilmesi gereken kişilerin görüşüne aykırı olarak hakimler suçun işlendiğine kanaat getirdiler. Bu da hukukçular için şaşırtıcı olmayan ama rahatsız edici bir durum olarak karşımıza çıktı. Özetle bu karar kesinleşir ise İmamoğlu’nun belediye başkanlığı düşer, cumhurbaşkanı adayı ve/veya cumhurbaşkanı olamaz. Ama kararın kesinleşme süresi de bence bu kararın sonucu bakımından çok büyük önem taşıyacak. Bundan sonra neler olduğunu hep birlikte göreceğiz.