İktidarın mutlak kazanmak istediği bu hamle karşısında muhalefet partilerinin “ortak güç” Kemal Kılıçdaroğlu’na , var olan ittifakı biraz daha genişletme konusunda güvenmek ve tüm partilerin belirleyecekleri “tek adayda”, “ortak listede” buluşmaktan başka şansları görünmemektedir. AKP ve MHP’nin uzun zamandır üzerinde çalıştıkları seçim yasası değişiklik önerisi nihayet ortaya çıktı. Önerinin içeriğine bakıldığında siyasi iktidarın tek hedefinin gerekçelerde yazdığı gibi “temsilde adaleti sağlamak” ya da “seçmen tercihlerinin meclise daha fazla yansıtmak” olmadığı açıktır. İktidarın tek hedefi var; ne olursa olsun kazanmak. Ki siyasi tarihimize baktığımızda seçimi kaybedeceğini düşünen tüm iktidarlar seçim kazanmak için sürekli seçim yasalarını değiştirmek istemişlerdir. Bütün bu girişimlerin çoğunun akıbeti ise hedeflenenin tersi ile sonuçlanmış olmasıdır. Önerilen yasa teklifine bakıldığında daha önce Cumhur İttifakı üyeleri tarafından çokça dile getirilen dar bölge ve daraltılmış bölge seçenekleri öneride yer almazken 15 maddelik öneride ilk göze çarpan değişiklik seçim barajının yüzde 10’dan 7’ye düşürülmesi… Bu değişikliğin gerekçesi ise“yönetimdeki istikrarı örselemeden daha fazla partinin ve fikrin yasama organında temsil edilebilir olması”olarak ifade edildi. Öneride yer alan bir diğer değişiklik ise siyasi partilerin seçimlere katılması için ‘illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay önce teşkilat kurması veya TBMM’de grubu bulunması’ şartındaki ‘TBMM’de grubu bulunması’ şartının kaldırılması oldu. Bu durumda partilerin seçime girebilmek için altı ay önce en az 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamaları gerekecek. Meclise sunulan öneride yer alan en önemli değişiklik kuşkusuz milletvekili dağıtılması ile ilgili. Meclise sunulan öneride;  “İttifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak bu maddenin üçüncü fıkrasına göre yapılır.” şeklinde. Mevcut yasada ise önce D'hont sistemiyle ittifakın milletvekili sayısı belirleniyor, ardından siyasi partilerin ittifak içinde aldığı oy sayısına göre partilerin milletvekili dağılımı yapılıyordu. Bu teklife göre mevcut uygulamadan vazgeçilerek doğrudan siyasi partinin seçim çevresinde aldığı oy sayısına göre partilerin milletvekili sayısı belirlenecek. Bu durumda, artık oylarla partiler, ittifak içinde ve dışında diğer partilerden daha az oy almasına karşın milletvekili çıkaramayacak. Yasa teklifinin gerekçesi ise; “Seçmen iradesinin kendi partisi dışında başka partilere yansıyacak sonuçlar doğurur olmaması”. Bu değişikliği önemli kılan ise 2018 seçimlerinde Trabzon, Erzurum ve Elazığ’da, diğer ittifakın içindeki partiden daha fazla oy almış olmasına rağmen bazı partiler milletvekili çıkaramamıştı. Bu düzenlemeyle ittifak içinde seçmenin kendi partisine oy vermesinin sağlanmasının hedeflendiği açık. Nitekim kimi araştırmacı ve uzmanlar bu sistem 2018 seçiminde uygulansaydı, Cumhur İttifakı 36 milletvekili fazla kazanıp, toplam milletvekili sayısını 344’ten 380’e çıkaracaktı. AKP 27, MHP 9 ve HDP 8 milletvekili arttırırken; CHP 1, İYİ Parti 43 tane daha az milletvekili çıkarmış olacağını öngörüyor. Bu değişiklikler dışında seçim sandık kurulları, ilçe sandık kurulları ve diğer değişikliklerle ilgili maddeleri de önümüzdeki günlerde çokça tartışacağız. Ancak önemli olan nokta bu düzenlemenin esas hedefidir. O da siyasi iktidarın ne olursa olsun seçim kazanma ve iktidar ömrünü uzatma arzusudur. Bu hedef, muhalefet tarafından bilinmiyor olamaz. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullara, siyasi kutuplaşmaya, kimlik siyasetine özetle siyasi satranç tahtasında eli zayıf olmasına rağmen bu öneri ile muhalefete adeta şah çekmiştir. Burada bütün soru muhalefetin iktidarın kendisine çektiği şaha karşı sahip olduğu siyasi, ahlaki moral üstünlüğünü kullanıp, iktidarı seçimlerde nasıl mat edeceğidir. Bunu yolu tüm muhalefet partilerinin bu hedefte ortaklaşacak samimiyeti gösterip göstermeyeceğidir. Siyasi iktidar bu yasa önerisiyle muhalefeti seçeneksiz bırakmıştır. Bu yüzdem muhalefetteki partilerin tutumu artık; “ben o partiyle yan yana gelmem”, “biz olmasaydık oraları kazanamazlardı”, “biz onun adaylığına karşıyız”, “ittifakı yeniden tanımlayalım” vs. türünden çocuksu çıkışları, sızlanmaları bir kenara bırakmak olmalıdır. Bu noktada tüm muhalefet partileri arasında “ortak güç” Kemal Kılıçdaroğlu’na, var olan ittifakı biraz daha genişletme konusunda güvenmek ve tüm partilerin belirleyecekleri “tek adayda”, “ortak listede” buluşmaktan başka şansları görünmemektedir.