İkinci turda AKP’nin daha avantajlı olduğunu unutmadan, ancak hiçbir şeyin henüz bitmediğini ve 28 Mayıs’taki seçimin yeni bir seçim olduğunu da ikrar ederek, çalışmalara girişmek lazım. Muhalif cenahın aşırı bir iyimserliğe değil, azme ve direniş ruhuna ihtiyacı var.Millet İttifakı seçmenindeki demoralizasyonun, yenilmişlik hissinin en kısa zamanda ortadan kaldırılması muhalefetin en öncelikli hedefi olmalıdır bugün. En geç iki gün içinde, özgüvenli ve meydan okuyucu bir söylemle yeni bir seçim kampanyası takvimi hazırlanmalıdır. Esasen Millet İttifakı için her şeye rağmen birçok avantajlar da vardır: halkımızın geniş kitlelerinin rahatsız olduğu kaçak göçmenler meselesinin bu ikinci turun temel tartışmalarından biri haline getirmesi (Sinan Oğan’ın ne yapacağından bağımsız olarak) Sinan Oğan’a giden milliyetçi oyları tekrar Millet İttifakı’na çevirebilecektir. Bu konuda tavizsiz söylemlerden kaçınılmamalıdır. İkinci ve daha önemli bir argüman ise Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğu içinde Yeniden Refah Partili ve Hür Dava Partili milletvekillerinin varlığının kadınlar için ne kadar büyük bir tehdit olduğunun seçimin ana temalarından biri haline getirilmesidir. Kadın seçmen yeterince mobilize edilebilir ve ikinci tur bir kadın mücadelesine çevrilirse -ki bunda başta Meral Akşener ve Canan Kaftancıoğlu olmak üzere Millet İttifakı’nın önde gelen kadın siyasetçilerinin büyük katkısı olacaktır- ciddi bir konsolidasyon elde edilebilir. İki haftanın kısa bir süre olduğu göz önünde bulundurulursa, Millet İttifakı ağırlığı büyük şehirlere vermek zorundadır. Anadolu’nun küçük şehir ve kasabalarında Cumhur İttifakı’ndan kopuşlar çok daha yavaştır, fakat büyük şehirlerin çeperlerinde, yoksul muhitlerinde bu geçişlilik daha fazladır. Özellikle 2019 yerel seçimlerinde bu oy geçişi defaatle görülmüştür. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da %50’nin biraz üstünde oy almışken, 2019’daki iki seçimde Binali Yıldırım sırasıyla %48,6 ve %45 oy almıştır, bu seçimde ise %46,6 oyla ikinci olmuştur. İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu %48,5 oyla Erdoğan’ın yaklaşık %2 önündedir. Bu fark toplamda 200.000 oya yakındır ve 10.150.000 seçmenin olduğu bir ilde bu farkı daha fazla da açmak mümkündür. Eğer Kılıçdaroğlu’nun oyu 2019 Haziran sonuçlarına dahi ulaşabilirse (%54,2) bu büyük bir avantaj olacaktır. İzmir, Ankara, Diyarbakır gibi diğer büyük şehirlerde de sıkı bir çalışmayla oyları arttırmak mümkündür. Büyük ve küçük şehirler arasındaki politik ayrışma Türkiye’nin yakın geleceği için önemli bir sosyolojik kırılmaya işaret etmektedir. Bunu muhalefet iyi okuyabilirse, sadece 28 Mayıs’ta değil, önümüzdeki yıllarda da metropollerde oylarını tahkim eder. İkinci turda AKP’nin daha avantajlı olduğunu unutmadan, ancak hiçbir şeyin henüz bitmediğini ve 28 Mayıs’taki seçimin yeni bir seçim olduğunu da ikrar ederek, çalışmalara girişmek lazım. Muhalif cenahın aşırı bir iyimserliğe değil, azme ve direniş ruhuna ihtiyacı var. Ama bize en gerekli duygu, tartışmasız biçimde, umuttur. Eğer umudumuz varsa diğer unsurlara da sahip oluruz. Yurttaşımız Miletli Thales, milattan önce 6. yüzyılda şöyle söylemişti: “τί κοινότατον; Ἐλπίς. Καὶ γὰρ οἷς ἄλλο μηδέν, αὔτη παρέστη”, yani “En yaygın şey nedir? Umut. Başka hiçbir şey yoksa dahi o buradadır”.
İkinci tur
Politikyol
Millet İttifakı seçmenindeki demoralizasyonun, yenilmişlik hissinin en kısa zamanda ortadan kaldırılması muhalefetin en öncelikli hedefi olmalıdır bugün. En geç iki gün içinde, özgüvenli ve meydan okuyucu bir söylemle yeni bir seçim kampanyası takvimi hazırlanmalıdır.
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri -bu yazının yazıldığı tarih itibariyle- ikinci tura kalmış görünüyor. Bu ilk defa tecrübe edeceğimiz bir durum: 2014 ve 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turda Erdoğan’ın galibiyetiyle tamamlanmıştı. Seçimin ikinci tura kalması ise özellikle Millet İttifakı çevrelerinde bir başarısızlık olarak algılandı. Bunun sebebi 14 Mayıs öncesinde seçimi ilk turda bitirmenin mutlak bir zorunluluk gibi ifade edilmesiydi. Böyle olmayınca muhalif seçmen demoralize oldu. Oysa muhalefet cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilk defa ikinci tura bırakmayı başardı.
Seçime dair konuşacak çok şey var: Milliyetçi Hareket Partisi’nin %10’un üzerinde oy alması seçimin en büyük başarı hikâyesi olarak görülüyor. Yanlış değil bu. MHP Türk siyasetinde 20 seneyi aşkın zamandır aşağı yukarı %10 bandında bir siyasi çevrenin temsilcisi olmayı başarıyor. Bu kitle zaman zaman oy kaymaları nedeniyle değişiyor, fakat seçmen içindeki ağırlığı hep aynı oluyor. 2011’in MHP’si -henüz İyi Parti ayrılmadığı için- daha “batı”lı, Egeli ve Akdenizli, sekülerken bugün MHP tabanında Orta ve Doğu Anadolu’nun milliyetçi-muhafazakâr çizgisinin ağırlığı artmış görünüyor.
Bu durum da MHP’nin Cumhur İttifakı’na angajmanının doğal sonucu: MHP İyi Parti’ye oy kaybetmişken, bu boşluğu AKP’den gelen oylarla dolduruyor. Türkiye’de milyonlarca kaçak göçmen varken, Sinan Ateş torbacılar tarafından öldürülmüşken oyların böylesine sabit kalması ancak derinlikli ve ampirik materyale dayanan sosyolojik çalışmalarla açıklanabilir. Devlet Bahçeli’nin son seçim dönemindeki zayıf liderliği, anlamsız siyasi nutuklarıyla böyle bir seçmeni konsolide edebilmesi de herhalde ülkücü hareketin tarihsel “lider-teşkilat-doktrin” teslisiyle izah edilebilir.
Yeşil Sol Parti altında seçime giren HDP ise bu seçimin mağluplarından olarak gösteriliyor. HDP’deki gerilemenin bir kısmı seçime Emek ve Özgürlük İttifakı içinde, ama bağımsız giren Türkiye İşçi Partisi’ne verilen oylarla açıklansa da belli ki CHP ve AKP’ye karşı da oy kaybedilmiş. Çok ağır baskılar altında olan, kapatılma davası sürekli başının üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan bu partinin, seçim çalışması yaparken yaşadığı güçlükler de düşünüldüğünde bu sonucun açıklanabilir olduğunu söylemek gerekli. Öte yandan HDP’nin güçlü olduğu yerlerde Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin kitleselliği, HDP tabanı ile başta CHP olmak üzere Millet İttifakı tabanı arasındaki yakınlaşmanın sürdüğünü gösteriyor. Bundan çıkacak sonuç, demokrasimiz için her hâlükârda hayırlı olacaktır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Erdoğan'ın asgari ücret paylaşımına yorum yapan kişiye soruşturma
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
Devlet Memurları Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi
Asgari ücretten sonra merakla bekleniyordu: Yılın son faiz kararı açıklandı
Bakan Işıkhan asgari ücreti açıkladı
İstanbul'da deprem meydana geldi