Bu yazı CHP’nin 31 Mart (2019) seçimlerinde elde ettiği başarının bundan sonraki seçimlerde de sürdürmesi kaygısıyla kaleme alınmıştır. Belediye başkan (BB) ve belediye meclis üyesi (BMÜ) adaylarını belirlemesi üzerinde durulacaktır. Ulusal düzeyde iktidara gelebilmek için başarının sürdürülmesi gerekir. 31 Mart Seçim Sürecinin Olumlu Yönleri 31 Mart seçimlerini, oy artış ve azalışları üzerinden analiz etmek çok da doğru değildir. Seçmenler, hem BB seçiminde kazanabilecek veya kazanmasını istemediği aday lehine veya aleyhine stratejik hem de ittifak dolayısıyla oy kullandılar. Yani seçim sonuçları siyasal partilerin oy oranları konusunda yanıltıcı bilgi verebilir. BMÜ seçim sonuçlarına bakılabilir, ama bazı partiler BMÜ üyesi adayları da göstermedikleri için, kendi seçmenleri başka partilere oy verdiler. Cumhur İttifakının ulusal siyaset için yaptığı ittifak değişikliği, dönüp onları vurdu. CHP, 2017 anayasa değişikliği referandumu dahil, iktidar bloğu karşısındakileri bir araya getirmeyi ve sürdürmeyi başarmıştır. Bu başarının mimarı da CHP ve onun Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ulusal iktidar için bu ittifakın, iktidar bloğuna dönüştürülmesi gerekiyor (bakınız https://www.politikyol.com/ihsan-kamalak-yazdi-mersinden-ulusala-bakis-baharda-ne-yapmali-secim-blogu-iktidar-bloguna-donusturulmeli/). CHP ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci başarısı, başta İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Adana ve Bursa (sonuç olumsuz olsa da) olmak üzere, ilçe belediye başkanlığında başarılı olmuş kişileri büyükşehir adayı göstererek seçimlerden zaferle çıkmış olmasıdır. Bu başarının altının net biçimde çizilmesi gerekiyor. Bundan sonraki iş, Nisan 10, 2019 tarihli “31 Mart’ın sonu yalancı bahar olmasın” (PolitikYol’daki) başlıklı yazı ile dikkat çekmeye çalıştığımız gibi, BB’larına kalmıştır. Gelecek ulusal seçimlerde CHP’nin iktidara gelip gelmemesi BB’larının üzerinde büyük yüktür; başarının anahtarı onların ellerindedir. Bundan sonraki süreçte başarıyı sürdürmek için Parti olarak neler yapılmalı? Başarıyı Sürdürmek için Neler Yapılmalı? Bundan sonraki süreçte, örgütlerdeki çalışmaları daha verimli hale getirmek için adımlar şimdiden atılmalıdır. Örgütleri daha verimli hale getirmenin yöntemi, aday belirleme yönteminin net olarak belirlenmesi ve ön-seçimlerin daha yaygın kullanılmasıdır. Adayların ağırlıklı olarak merkezden belirlenmesi veya önseçimin istisnai uygulanması, adayların belirlenmesi sürecindeki çalışmaları Genel Merkeze kaydırmaktadır. Genel Merkezin iş yükü baş edilemeyecek bir düzeye ulaşmıştır. Aday belirleme sürecinde, özellikle Genel Başkan yardımcıları olmak üzere bazı aday adayları ile birden fazla görüşmek durumunda kaldıklarından, kendi işlerini yapamaz duruma gelmişlerdir. Bu sonucun sonucu ise, Partinin kendi iç işleyişine yoğunlaşmasıdır. Seçim çevrelerinde de durum pek farklı değildi. Önseçimin istisnai kullanımı, seçim çevrelerindeki çalışmayı da zayıflatmıştır. Aday adayları, seçim çevrelerinde çalışmak yerine, asıl belirleyici olan Genel Merkezde çalışmayı tercih etmek durumuyla karşı karşıya kalmışlardır. Bunun sonucu ise, Partililerin kendi içinde yarışmasıdır; dışa dönük değil, içe dönük bir çalışma durumu ortaya çıkıyor. Enerji, zaman, mali kaynakların içe dönük harcandığı bir durum ortaya çıkıyor. Adayların belirlenmesinde önseçimin kullanılması, seçenlerle seçilenler veya BB ile halk arasındaki bağın güçlenmesini sağlar. Seçilenler, seçim çevrelerindeki partililerin taleplerine daha duyarlı olmak durumunda kalacaklar; halkı memnu etme kaygısını daha yoğun hissedecekler. Önseçim ayrıca, aday adaylarını partililerle yakın ilişki kurmak durumunda bırakacağından, seçimlerde partililerin daha yoğun görev almasını sağlayacaktır. Bu da, seçim süreci için gereken mali kaynağı azaltacaktır. Aksi durumda, seçimler sağ partilerde olduğu gibi seçim kampanyalarının gönüllüler / partililer ile değil, ücretlilerle yürütülmesine ortam hazırlar ki, pek arzu etmeyeceğimiz sonuçları olacaktır. Önseçim, tek yöntem olmasını savunmuyoruz. Özellikle milletvekili seçimlerinde kontenjan atamaları olabilir. Ulusal siyasette partinin ihtiyaç duyduğu ama önseçimle seçilemeyecek olanların sınırlı da olsa merkez yoklaması ile belirlenmesi gerektiğine ilişkin bir itiraz değildir önseçimin dile getirilmesi. Burada savunulan merkez yoklaması ile önseçimin harmanlanmasıdır. Örneğin, BB seçiminde önseçimde ilk 4-5’e girenler arasında, adayı genel merkez belirleyebilir. Burada akla bu üye yapısı ile önseçimin yapılmasına ilişkin sorular / sorunlar gelebilir. Yakın bir zamanda seçim olmayacağına göre, öncelikle üye sistemine ilişkin sorunların giderilmesine çalışılabilir. Örneğin, ‘naylon üyeliğin’ önüne geçmek için, parti içi eğitimlere katılma zorunluluğu getirilebilir. Parti okuluna katılmayanlara, parti içi seçme-seçilme hakkı verilmeyince, toplu üye yapma önemli oranda engellenebilir. Son söz: Önseçim yaygınlaştırılmalı Bu sorunların ve sonuçlarının yaşanmaması için, aday belirleme yönteminin netleştirilmesi gerekir. Bu çerçevede, ön-seçim yöntemi çok daha yaygın kullanılmalıdır. Önseçim, örgüt ile seçilenler arasındaki bağı güçlendirecektir. Önseçim konusundaki tereddütleri gidermek için (naylon) üyelik sistemi gözden geçirilmelidir. Aksi takdirde başarı, tesadüflere ve kişisel inisiyatife kalacaktır.