İmamoğlu’nun Nagehan Alçı nedeniyle zarar gören popülerliği, sel felaketiyle daha da aşındı. İyi ama iki noktanın altını çizmek gerekiyor: 1- Bu olumsuzluk geçmişe göre ne durumda?, 2- Bugün hesap soranlar geçmişte hesap vermiş miydi? Süleyman Soylu’nun her bayram bir askeri birliğe ziyarete gitmesine dair bir twitter hesabından duyulan sitem aynen şöyleydi : “Sayın Bakan, bir bayramı da aileniz ile geçirin, istismar yapmak için her bayram bir askeri üsse gidiyorsunuz, siz geldiğiniz için oradaki görevliler bayram izni yapamıyor. Bayramı hem kendi ailenize, hem askere zehir ediyorsunuz.” Bu içten uyarının hedefinde ülkemizin genlerine sinmiş bir üstenci bakış yer almaktadır. Erdoğan’ın tek adamlık ve her şeyden mesul olma iddiası ile pekiştirdiği bu tavrın, aşağı doğru yansıması beklenen bir durum. Süleyman Soylu da İçişleri Bakanı olarak asli görevi “koordine etmek” iken kendini sürekli gösterme telaşında. Ülkede afet olmasını engellemenin yerine, her afetten sonra çizmeyi çekip soluğu afet bölgesinde alıyor. Havuz basınına servis edilen görsellerde karşımıza sunulan portre adeta elinde kazma kürek çalışan bir İçişleri Bakanı. Bakan kazmayı küreği sallayacaksa sahadakiler ne yapacak sorusu akla geliyor. Diğer yandaysa planları kim yapıyor ya da yapmıyor sorusu da havada kalıyor ve afetlerin asıl gerekçesi ortaya çıkıyor. Soylu’nun PR amaçlı bayram/yılbaşı ziyaretleri de benzer amaçlara hizmet ediyor. Soylu birliklerde askerlerle beraber poz verirken, sadece son 1 ayda sınır ötesinde yok olan hayatların çetelesini kimse tutmuyor. İktidar cephesi için “Best Business is Show Business” olmaya devam edeceğe benziyor. Madalyonun diğer yüzünde ise başta İstanbul olmak üzere muhalefetin idaresindeki belediyeler var. Cumhurbaşkanının bizzat engellediği projelerle hizmet yapması zorlaştırılan yerel yönetimler mevsimsel olumsuz şartlarda ise doğrudan darağacına konuluyor. Erdoğan’ın 2 numarası Binali Yıldırım’ı 2 defa alt ederek İstanbul’u kazanan Ekrem İmamoğlu afet zamanlarında İstanbul’da olmamakla itham ediliyor. İmamoğlu’nun iktidara yıllarca hizmet eden Nagehan Alçı nedeniyle zarar gören popülerliği, felaketlerde daha da aşınıyor. Tabii ki görev makamları şikayet mercileri olamaz. Buralar çözüm odakları olmalıdır. Bu yönüyle İstanbul’da meydana gelen olumsuzluklar İstanbul Belediyesi’nin hanesinde negatif yazar. Bu negatiflik İmamoğlu’nun iktidar cephesinde yarattığı hasar nedeniyle çok daha büyük bir mercekle duyuruluyor. Aslında hesap sorma kültürü bakımından olumlu bulunabilecek bir tavır bu. Bununla beraber 2 noktanın altı çizilmesi gerekiyor: - Bu olumsuzluk geçmişe göre ne durumda? - Geçmişteki olumsuzluklar için bugün sorulan hesaplar hiç verildi mi? Örneğin sel deyince akla Ayamama deresi su baskını gelir. 10’larca cana mal olan bu selin ardından dönemin İBB Başkanı herhangi bir hesap verdi mi?
Sorun İmamoğlu’nun tatilde olması değil, kurduğu mekanizmanın sıhhatli çalışıp çalışmadığıdır.
Cevap tabii ki hayır. Kastamonu sahilleri geçtiğimiz yılki selin ardından bu sene tekrar sele mahkum oldu. Geçtiğimiz yıl yıkılan caminin yerine yapılan bir cami tekrar yıkıldı. Bunun hesabının sorulduğunu duydunuz mu? En bilineni Çorlu’daki olsa da daha pek çok kaza ile anılan demiryollarında meydana gelen kazalardan sizce ceza ödeyen siyasetçi, bakan, bürokrat var mı? Diğer yanda İstanbul’da yapılan çalışmalar selin etkisinin azalmasına katkı sağladı. 10 yıllardır leş gibi kokan Kurbağalıdere’nin içinde kurbağalar yanında İnsanlar yaşayabiliyor. İstanbul’da altyapıya yapılan yatırımlar karşılığını veriyor. Bu tabii ki seldeki olumsuzlukların gerekçesi ya da bahanesi olamaz. Altyapı ile ilgili olumsuzlukların tamamı giderilmelidir. Ancak yukarıda sıraladığımız 2 kriterin yani geçmişle mukayese ve geçmişte daha ağır haller için hesap sorulup sorulmadığının mutlak surette göz önüne alınması gerekmektedir. Yöneticilerin yokluklarında işler kötüye gidiyorsa, bu kötü yönetici olmalarının göstergesidir. Bu yönüyle sorun İmamoğlu’nun tatilde olması değil, kurduğu mekanizmanın sıhhatli çalışıp çalışmadığıdır. İstanbul’u 1994’ten beri yöneten AKP, 2019’a kadar sel sorununu neden çözemediğinin hesabını vermezken, il Başkanının devlet memuru gibi valiyle poz vermesi sadece yandaşlarını kandıracak PR hamlesi olarak kalır. Üstelik demokrasiye de atılmış bir tokat ve demokratik yolla seçilen belediye başkanına hakarettir. İstanbul’u gerçekten seviyorsanız, İstanbul’un seçilmiş başkanına saygı gösterin. Bunu bir defa yapmadınız başınıza neler geldi? Sakın unutmayın.