Geçen yazıda bıraktığımız yerden devam edelim. Devletimizin iki üst düzey ismi Fuat Oktay ve Hulusi Akar geçen haftayı tam anlamıyla Orta Asya Bozkırlarında at koşturarak geçirdi desek yalan olmaz. Sayın Akar, önce Kırgızistan sonra Tacikistan’da temaslardaydı. Fuat Oktay aramızın pek şeker renkli olmadığı Özbekistan’ı yakın markaja aldı. Buradan da anlaşılıyor ki, Kabil Havalimanı pazarlığında Türkiye, birliklerine destek için çok haklı olarak Orta Asya’da yeni bir üs konumlandırması peşinde. Lojistik, teknik, istihbarat ve insan kaynağını hızlı hareket ettirebileceği belki de birkaç küçük üslenme çok şaşırtıcı olmaz. Peki Perşembe akşam ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı ve canım Nevşin Mengü’nün duyurduğu “Çocuk savaşçılar” ve “Sultan Murat” tugayları konusunu burada nereye koyacağız? ABD’nin rutin olarak her sene açıkladığı “İnsan Kaçakçılığı” raporunun bu seneki farkı ilk kez bir NATO ülkesi olarak Türkiye’nin parmakla işaret edilmesi. ABD mealen şöyle diyor: “Sultan Murat Tugayları adı verilen Suriye’li yapı çocuk yaşta kişileri Suriye ve Libya’da çatışma ortamlarına gönderiyor. Türkiye Devleti de bunun altyapısına somut destek veriyor.” Reuters muhabiri sevgili Hümeyra Pamuk’un sorduğu soru üzerine de ABD Dışişleri sözcüzü “bu konunun Kabil Havalimanı müzarekelerine etki etmemesi için çalışıyoruz” demiş. Anlaşılıyor ki, önce bu satırlarda yazdığımız Türkiye’nin Suriye’li bazı grupları önce Libya’ya taşıması, orada da Afganistan’a doldur-boşalt ihtimali artık ciddi ciddi belgelere de giriyor. Bekleyelim görelim. BİR ZAMANLAR ANADOLU VS. KIŞ UYKUSU Ama bu arada aynı gruplardan bazı isimlerin İstanbul ve Anadolu’nun bazı küçük şehirlerindeki muhtelif cemaat ve tarikatlara zimmetlendiği, “bunlara sahip çıkın, çok dolaşmasınlar” dendiği, Sedat Peker’in de bahsettiği bazı derin provokasyonlar için bekledikleri söylentileri var ki, NATO’nun ABD’nin değil bizim uykularımız kaçıyor. 3.9 MİLYAR DOLAR DEĞER İşte devlet böyle bir açmazın ve tabii caizse çorak pazarlığın ortasında yürürken ve herkese SİHA ve bomba satmak, silah ihraç etmek ile övünür, çocuk savaşçı ürettiği iddiasıyla yaşarken, yıllarca “onları batıracaklar abi ya” denen bir şirket dişi tırnağı ile NASDAQ’da arz edildi. Yıllarca kurumlarında çalıştığım, Washington’da temsilciliğini yaptığım Aydın Doğan, medyadan zorla çekilirken “Ben gazeteciliği seviyorum Ahu, dostlarım hep gazeteci” diyerek hüzünlenmişti. Dijital konusunda çekinceleri vardı. Hepsiburada’yı elinde tutup tutmamayı bile değerlendiriyordu ya da etrafındaki bazı danışmanları tavsiyeler veriyordu. Salgının değiştirdiği dünyada Aydın Bey, Perşembe günü tahmin ediyorum ki hayatının en büyük gururunu yaşamıştır ve bu TIME WARNER ile ortak olduğu günden daha büyük bir gururdur. Hisse başına 12 dolar değerle Nasdaq’da halka arz edilen Hepsiburada.com 3.9 Milyar dolarlık bir değerlemeye ulaştı. Kasasına trink para en az 470 milyon dolar girecek. Hanzade Doğan Boyner de “Halka arz gelirimizi sadece Türkiye’de değil yakın ve yüksek büyüme potansiyelli pazarlarda da hizmeti büyütmek için kullanacağız. Örneğin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa gibi” dedi. Yürekten tebrikler. Darısı Bayraktar Kardeşlerin de başına.