Önümüzdeki günlerde kamuoyunun yoğun biçimde  tartışacağı gündem maddelerinin yeni Anayasa ve hükümet sistemi arayışlarının olacağı açık. Bunun birkaç nedeni var: İlki; muhalefet partilerinin hükümet sistemi değişikliği konusundaki çalışmalarını tamamlamak üzere olmaları, ikincisi; mevcut sistemin sürdürülebilirliğinin tükenmekte oluşudur. Geçen haftaki yazımızda da belirttiğimiz üzere, karşılaştırma sistem çalışmalarından birinde, ekonomi kötüye gittiğinde başkanlık sisteminin ömrünün uzun olmadığı, ancak 16 yıl sürebildiği tespit edilmiştir[1]. Bizde sistemin kabulünün dördüncü yılında salt ekonomik koşullar ve göstergeler veri alınıp, parlamenter dönem verileriyle karşılaştırıldığında, deneyimin dünya örnekleri ortalamasından daha kısa yaşanacak olması muhtemel görünüyor. Demokratik gerilemeye ilişkin göstergeler, hak ve özgürlükler alanındaki kayıplar da eklendiğinde, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hal-i pürmelali ortada. Cumhur İttifakı yeni hükümet sistemi yerine, yeni Anayasa yapımının tartışılmasını istese de, bunun karşılığının olamayacağı kolayca anlaşılabilir. Çünkü, mevcut sisteme duyulan güvenin kademeli olarak zayıfladığı, üstelik Cumhur İttifakına yönelik seçmen desteğinin de süratle aşındığı güvenilir araştırma bulgularıyla teyid ediliyor. Dolayısıyla bu sistemle yürütülecek yeni Anayasa tartışmalarının ihtiyaç olan sistem değişimine karşılık gelmeyeceği gibi, tartışmayı öneren tarafların seçmen çoğunluğu da muhalefet karşısında azalmış görünüyor.  Hal böyle olunca, yeni bir Anayasanın Cumhur İttifakınca önerilmesi kolay, kabulü çok zor görünüyor. Bu  koşullar altında muhalefet yeni hükümet sistemi, iktidar bileşenleri Yeni Anayasayı ayrı ayrı tartışıp, tartıştıracak gibi. Muhalefet partilerinin neredeyse tümü yeni hükümet sistemi önerilerini ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ kavramsallaştırmasıyla telaffuz ediyor. Önerdikleri sistemi nasıl kurguladıkları ise muhtemelen önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacak. Partiler bu konudaki hazırlıklarına son şeklini verirken, ülkemizde son yıllarda temel toplumsal, ekonomik, politik sorunlar yanında, yeni hükümet sistemi arayışlarına hazırladıkları raporlarlarla katkı koyan düşünce kuruluşları, sivil toplum örgütleri dikkat çekiyor. Önerilerinin partiler için ufuk açıcı olduğuna şüphe yok. Nitekim İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün “Türkiye İçin Yeni Bir Hükümet Sistemi: Hükümet Sistemi Kaynaklı Sorunlar ve Çözüm Önerileri” isimli rapor güçlendirilmiş parlamenter sistemin nasıl olması, işlemesi gerektiğine ilişkin kuvvetler temelinde yeniden yapılanmaya odaklanırken, Denge ve Denetleme Ağı’nın “2021’e Girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yasama ve Yürütme” ile “2021’e Girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yargı” raporlarında mevcut sistemin kurumsal, yapısal sorunlarından hareketle, öneriler geliştirilmiştir. Bunların dışında Güçlendirilmiş Parlamenter sistem özelinde yoğunlaşan akademik çalışmalar da mevcut[2]. Yürürlükteki sistemin başta kuvvetler arası ilişki(sizlik) lerin yol açtığı sorunlarından yola çıkarak, konuya ilişkin ulaşılan sonuçta, sistemin sürdürülebilir olmadığı görüşü hakim dir ki buna katılmamak mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yasamayı işlevsel kılacağı, yürütmede etkinliği arttıracağı, yargıyı tarafsız ve bağımsız kılacağı iddiasıyla kurgulansa da, fiili işleyişinin üçüncü yılında demokratiklik-etkinlik-işlevsellik bakımından parlamenter sistemle kıyaslandığında tüm çıktıları eski sistemin çok gerisinde kalmıştır. Bu koşullar altında 1982 Anayasası ile yeniden yapılandırılan parlamenter sistemden farklı, özünde parlamenter gelenek ve tecrübelerle beslenecek, yeni ve etkin denge-denetim mekanizmalarının takviyesiyle ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mevcut sistemin yol açtığı demokratik gerileme, kurumsal tahribatı sona erdirme adına önemli bir alternatif olarak görülüyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz raporlarda da ayrıntılı olarak değinildiği üzere, yeni sistem önerileri bir yandan yasama, yürütme, yargı organlarını klasik parlamenter sistemdeki Anayasal konumuna taşırken, diğer yandan gerekli olan kuvveti gerektiği ölçüde güçlendirme potansiyeline sahiptir. 1982 Anayasası ile Maurice Duverger’in Fransız Yarı Başkanlık Sisteminde seçilmiş Cumhurbaşkanı için kullandığı ‘seçilmiş kral’a özgü yetkilerle donatılan Cumhurbaşkanlığı makamı, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Fransa’da Cumhurbaşkanı, A.B.D’de Başkanın yetkilerinden de fazla güçlendirilmiştir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin olmazsa olmazının birlik ve bütünlüğü temsil eden sembolik Cumburbaşkanlığı olduğu açıktır. Sembolik yetkilerle donatılacak, kamu bürokrasisindeki atama yetkilerinin daraltılacağı, Meclis onayına ihtiyaç duyulacağı, kararnameler yoluyla yasamayı etkisizleştiren yetkilerin kaldırılacağı, parlamento tarafından seçilecek, yürütmenin yetki kullanımının Meclis tarafından etkin biçimde denetleneceği, yürütmenin parlamento içinden çıkacağı bir Cumhurbaşkanlığı ve hükümet, Meclise meşruiyet takviyesi yapacağı gibi, demokrasinin itibarına da katkı koyabilir. Yasama organına yeniden işlev kazandırma, itibarını geri getirme adına yürütmenin etkin denetim araçları (Meclis Araştırması, Soruşturması, Gensoru) ile denetlenmesi yolunun yeniden açılması dışında, bütçe yapım yetkisiyle donatılması, yasa yapma sürecinde parlamento içindeki tüm muhalefetin etkin katılımına imkan verecek, sivil toplum kuruluşlarını, seçmenleri yasama sürecine dahil edecek girişimler de (Halk Girişimi/Vetosu ile yasa yapma, değiştirme) Meclisin demokratik meşruluğunu pekiştirebilir. Parlamenter sistemde hükümet istikrarsızlığına karşı başta Almanya olmak üzere kimi ülkelerde uygulanan Yapıcı Güvensizlik oyu mekanizmasının kabulü de olası hükümet istikrarsızlıklarını önleme adına önemlidir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde yargının tarafsız ve bağımsızlığı demokratik hukuk devleti kadar, sistemin mutabakat temelli işlemesi için önemlidir. Özellikle yürütmenin yargıyı siyasallaştırmasını sona erdirecek, atamalarda tek kriterin bilgi ve mesleki deneyime dayanacağı, Adalet bakanının HSK’da yeralmaması gibi düzenlemeler de yargı bağımsızlığının tesisi adına kaçınılmazdır. Yukarıda değindiğimiz hususlar aslında “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Giriş’ niteliğindeki düzenlemeler olup, sistemin ayrıntılı biçimde nasıl kurgulanabileceği ilgili raporlar ve akademik çalışmalarda yeralmaktadır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ilişkin şimdiye kadar okuyup, öğrendiklerimiz, bu sistemin Türkiye’nin hedeflerine ulaşma konusunda daha demokratik, katılımcı, işlevsel olacağı, sadece yürütmeyi değil, yasama ve yargıyı da takviye mekanizmalarla denge-denetleme anlamında etkin kılacağı, kuvvetlerden birinin diğerlerinin üzerinde tahakküm kurmaya imkan vermeyeceği yönünde. Şunu da belirtmek gerekir ki kuvvetler arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyecek yeni sistem ülkenin rahatlaması için EVET önemlidir. Fakat YETMEZ. Yasamayı etkin, hesap soran, güçlendirilmiş bir kuvvete dönüştürürken, yasamadaki partilerin liderlerinin de seçimle gelmiş kral olarak pekişmelerini sonlandıracak Anayasal ve Yasal düzenlemeler şart. Bunun yolu ise Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatından geçiyor. Bu konuda ne yapılabilir sorusunun yanıtı haftaya.
[1] Tanju Tosun; “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Nereye”, https://www.politikyol.com/author/tanjutosun/, (Alıntı tarihi: 25/04/2021) [2] Şule Özsoy Boyunsuz, Berk Esen; Türkiye İçin Yeni Bir Hükümet Sistemi: Hükümet Sistemi Kaynaklı Sorunlar ve Çözüm Önerileri, İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü, Aralık 2020-018, Denge ve Denetleme Ağı; 2021’e Girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yasama ve Yürütme ,  Aralık 2020., 2021’e Girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yargı (Demokrasi Barometresi (Analiz Raporu No:12, 8 Kasım 2020., Yunus Emre; Herkes İçin Demokrasi, Tekin Yayınevi, İstanbul, 2021., Ekrem Ali Akatürk, Tevfik Sönmez Küçük; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Adalet Yayınları, Ankara, 2021.