Yalnız yaşayanlardan ya da çocuksuz ailelerden oluşan hanelerin sayısı gittikçe artacak. Nüfusumuz yaşlanacak. Ve seçim sonuçlarını hayat standartlarını yitiren orta yaş öbekler belirleyecek.Bu aile yapılarında bazı değişimler getirecek. Geniş ailelerden mikro ailelere doğru hızla hareket edeceğiz. Anne baba tek çocuk hatta yalnız ya da yalnızca eşiyle yaşayan hanelerin sayısı gittikçe artacak. Mikro aileler aynı zamanda nüfusumuzun yaşlanması anlamına geliyor. Türkiye’nin yaşlanma süreci 2012 yılında başladı. 2039 yılında yaşlanma sürecimiz tamamlanacak. Yani Türkiye toplamda 27 yılda yaşlanmış olacak. 2022 yılındayız dolayısıyla yaşlanmamıza 17 yılımız daha kaldı. Toplamda 27 yılda yaşlanan Türkiye’ye referans olarak Fransa’yı alabiliriz. Fransa bugün yaşlı bir ülke. Bugünkü yaşlılık seviyesine 115 yılda gelmiş oldu. Bir de yaşam ve iyi yaşam sürelerine bakalım. Türkiye 78 yaşına kadar ortalama olarak yaşıyor. İyi haber, bu dünya ortalamasınınım üstünde bir oran. Ama iyi yaşam süremiz ise düşük. 58 yıl. Yaşam süremiz de iyi yaşam süremiz arasında 20 yıl yıllık bir fark var. Bu çok yüksek bir fark. Özellikle yaşlanan bir ülke için bu rakam çok travmatik. Gelelim siyasal iletişim kısmında. Yaşlanıyoruz. Mega şehirleşiyoruz. Kolektif kültürümüz değişiyor. Aile yapımız değişiyor. Çocuk sayımız düşüyor. Haliyle politik iletişimler de değişmek zorunda. Seçimi büyükşehirlerde, hızla büyüyen, hayat standartlarını yitiren orta yaş öbekler belirleyecek. Gençler önemli değil demiyorum elbet ama söylendiği gibi seçimin anahtarı onların elinde değil.
Göç, gıda, kültür ve siyasal iletişim
Politikyol
On yıl içinde 15 mega şehrimiz olacak. Ülkenin neredeyse %70’i bu 15 şehre sıkışacak. Ve bu her şeyi temelden sarsacak. Türkiye’nin hayli bireysel bir kültüre doğru hızla kayacağını daha şimdiden öngörebiliriz.
Türkiye korkunç bir hızla kentleşmeye devam ediyor.
Büyükşehirlerimizde yaşayan on kişiden sadece biri bu kentlerde doğdu.
Üç mega şehrimiz var ama on yıl içinde 15 mega şehrimiz olacak.
Yani 12 mega şehir daha yolda.
10-15 yıl içinde ülkenin neredeyse %70’i bu 15 mega şehirde sıkışmış olacak.
Bu her şeyi temelden sarsacak.
Bugün kolektif bir kültüre sahip Türkiye’de, ben dili yok hala biz dili var.
Ancak bu çok hızlı değişecek. Kentleşme kolektif kültürün celladı.
Çünkü büyükşehirlerde geniş aile kavramının ayakta kalma ihtimali yok.
Geniş aile oranı şu an bile %15’lere düşmüş durumda.
Büyük şehirlere göç devam ettikçe ve bu büyük şehirler megalaştıkça oradaki metre kare fiyatları ve hayat şartları geniş aile kavramının imkânsız kılacak.
Küçük metre karelere sıkışmış ailelerin genişleme ihtimali olmayacak.
On yıl içinde Türkiye’nin hayli bireysel bir kültüre doğru hızla kayacağını daha şimdiden öngörebiliriz.
Bu kentleşme gıda ile olan ilişkimizi de hayli etkileyecek.
Bu iç göç Türkiye’de tarımını şimdiden derinden etkiliyor.
Son on yılda mesleği bırakan çiftçilerimizin sayısı %38’e ulaştı.
İşlenebilir tarım alanlarımızın %15’ni kaybettik.
Mega şehirlerde masaya oturacak, beslenmesi gereken insan sayısı artarken besleyecek insanların sayısı azalıyor.
Türkiye bir gıda sürdürülebilirliği krizine doğru gidiyor.
Gıda daha da pahalı hale gelecek.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Liderlik hayali kuran Türkiye, puansız Karadağ'a takıldı