Seçimin birinci turu liberal Cumhurbaşkanı Macron ile aşırı sağcı Le Pen'in galibiyetiyle sonuçlandı. 24 Nisan'da yapılacak ikinci tur seçimlerde Fransızlar bu iki sağcı adaydan birini cumhurbaşkanı olarak seçecek. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki Fransız solu, Cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Melenchon önderliğinde kötü bir sınav vermedi. Melenchon, seçim kampanyası sırasında merkez sol seçmen de dahil olmak üzere sol/sosyalist seçmeni büyük ölçüde mobilize etmiş görünüyor. Azımsanmayacak bir oyla ikinci turu kıl payı kaçıran Melenchon, tüm solcu Fransızlar gibi seçime tek aday arkasında girmeyi kabul etmeyen diğer sol parti liderlerine kızıyor. Taraftarlarına sosyal medya aracılığıyla seslenen Melenchon, "Kızgın olmakta haklısınız ama mücadeleye devam" mesajı verdi. Sol, seçimlere birleşik bir şekilde girseydi yüzde 30 civarında oy alacaktı ve Macron'un da önünde, moral üstünlüğünü ele geçirmiş bir vaziyette ikinci tura hazırlanacaktı. İkinci tura kalamayan Fransa aşırı sağında ise kolay kolay sağaltılamayacak yaralar açılacaktı. Özetle Fransa demokrasisi adına tarihi bir fırsat kaçırıldı.
Sol, seçimlere birleşik bir şekilde girseydi yüzde 30 civarında oy alacaktı ve Macron'un da önünde, moral üstünlüğünü ele geçirmiş bir vaziyette ikinci tura hazırlanacaktı.
Gelelim ikinci tura. Öncelikle Le Pen, Fransa ve Avrupa Birliği (AB) demokrasisi için büyük bir tehlike. Seçim kampanyası sırasında ırkçı/faşist söylemlerden özellikle uzak durarak ve salt ekonomik sorunlara yüklenerek, dikkatleri faşistliğinden uzaklara yönlendirmeye çalışan Le Pen'in bu konuda hayli başarılı olduğunu belirtmek gerekiyor. Le Pen'in hâlâ demokrasi için yıkıcı bir güç olmaya devam ettiğini göz ardı etmek en hafif tabirle saflık olur. Bu bağlamda, Le Pen, ikinci turu kazanırsa ne olur? AB'nin en güçlü iki devletinden birini yönetecek olan Le Pen, tıpkı aşırı sağcı Macaristan Başbakanı Viktor Orban gibi birliğin geliştirdiği işbirliği pratiklerini gözünü kırpmadan çöpe atabilir. Le Pen'in Fransız kamuoyunca da teşhis edilen "Rus yanlısı ve İslam karşıtı politikacı" imajını yumuşatmaya çalışması ve bunu insanlara tabiri caizse başarılı bir şekilde yutturması faşist genlerinin şekillendirdiği siyasi doğasının değiştiği anlamına gelmiyor.
Le Pen'in ilk turda aldığı oy oranına bakılırsa Fransızların artık aşırı sağcı birinin cumhurbaşkanı olmasından pek de korktuklarını söyleyemeyiz.
İkinci turda Macron kazanırsa ilk döneminden kalan birçok sorunla tekrar yüzleşmek zorunda kalacak. Ben hâlâ çok sayıda sol seçmenin salt Le Pen'i saf dışı etmek için gidip Macron'a oy vereceğine inanmıyorum. Macron, önümüzdeki iki hafta içerisinde muhtemelen "ya ben ya da aşırı sağ" ajitasyonuna yüklenecektir ancak Le Pen'in ilk turda aldığı oy oranına bakılırsa Fransızların artık aşırı sağcı birinin cumhurbaşkanı olmasından pek de korktuklarını söyleyemeyiz. HİÇBİR ŞEYİN GARANTİSİ YOK Öte yandan, bu seçim Fransa'nın 3 parçaya bölündüğünü göstermesi açısından da oldukça anlamlıydı. Macron'un zenginlerin menfaatlerini gözeten neoliberal politikalarını destekleyenler, aşırı sağcıların ırkçı ve ötekileştirici söylemlerine prim verenler ve sol/sosyalist kesim...
İkinci tur mücadelesinin sonucunun sol seçmen tarafından belirleneceği artık açık bir şekilde görülüyor. Sol seçmen, Fransa demokrasisinin kaderini ellerinde tutuyor.
Bu tabloda, Macron ile Marine Le Pen arasındaki ikinci tur mücadelesinin sonucunun sol seçmen tarafından belirleneceği artık açık bir şekilde görülüyor. Sol seçmen, Fransa demokrasisinin kaderini ellerinde tutuyor. Oy vermek durumunda kaldıkları iki adaydan biri liberal sağcı ve diğeri aşırı sağcı. Sol seçmen için bir "kötünün iyisi seçimi" olacak maalesef ama yine de hiçbir şeyin garantisi yok. Macron'un emeklilik yaşını 65'e yükselteceğini açıklaması denizi epeyce bulandırıyor. Anketler bu plana her 3 vatandaştan ikisinin karşı olduğunu gösteriyor. Siyaset uzmanları, bu kadrajda Le Pen'in örneğin, Melenchon'un seçmenlerinin bir bölümünün desteğini alabileceğine dikkati çekiyor. Sol seçmen yine de Le Pen'in, Orban'ın içi boş propaganda ve mitlerle süslenmiş, liberal olmayan rejiminin Fransa temsilcisi olduğunu unutmayacaktır. FRANSA’NIN YENİ KİMLİĞİ Bunun yanı sıra Macron görev süresi boyunca çok yıprandı. Şimdi orta gelir düzeyine sahip bir Fransız onu "zenginlerin cumhurbaşkanı" olarak değerlendiriyor. Popülist söylemlerle banliyölerde yaşayan yoksul insanlara ulaşmaya çalışan faşist Le Pen’in aksine, kentli ve maaşlılardan gelecek oylara güveniyor Macron. Bu arada insanlara "beni seçin yoksa aşırı sağcı Le Pen geliyor" deme şansını da yitirdiği görülüyor. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi Fransızlara artık aşırı sağcı birinin cumhurbaşkanı olması fikri pek de ürkütücü gelmiyor.
Fransızlar ikinci turda bir anlamda AB ve “Frexit” arasında karar verecekler. AB yanlısı birçok Fransız, Le Pen'in İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın yolundan giderek ülkeyi AB'den ayrılma noktasına sürükleyeceğinden korkuyor.
Esas olarak, Fransızlar ikinci turda bir anlamda AB ve belki de bir süre sonra önlerine konulacak bir referandumun teması olacak “Frexit” arasında karar verecekler. AB yanlısı birçok Fransız, aşırı sağcı Le Pen'in, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın yolundan giderek ülkeyi AB'den ayrılma noktasına sürükleyeceğinden korkuyor. O nedenle Fransızların ikinci turda oy verirken iki kere düşünmeleri gerekiyor. Rusya’nın Ukrayna saldırısıyla Avrupa'nın göbeğinde bir savaş dizayn edilirken ve aşırı sağ tam kadro Rusya Devlet Başkanı Putin'in arkasında boncuk gibi dizilmişken batı ittifaklarına sırtlarını dönmek istiyorlar mı? Seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun bu sorunun yanıtı eşliğinde oy kullanacaklarını düşünüyorum. Sonuç olarak, Fransızlar ikinci tur seçimde tüm dünyaya ülkelerinin gelecekte nasıl bir kimliğe sahip olacağını ilan edecekler.