TCMB’nin Çarşamba günkü Para Politikası Kurulu toplantısından sonra politika faizini %19 da sabit tutması pek çok ekonomist tarafından TCMB sürpriz yapmadı biçimde yorumlandı. Ancak bence asıl sürpriz politika faizinin sabit tutulması olmuştur. Neden böyle düşündüğümü açıklamak için TCMB faiz kararının gerekçesini açıkladığı metne göz atalım istiyorum. TCMB yurt içi enflasyonun artış eğiliminde olmasında küresel faktörlerin etkisinden bahsetmiş ve şu biçimde açıklamıştır: “Küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki artış eğilimi, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Yükselen küresel enflasyon ve enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır”. TCMB belirttiği bu koşulların yurt içi enflasyona arttırması kaçınılmazdır. Daha da önemlisi TCMB elinde bu faktörlerin enflasyon üzerindeki olumsuz etkileri azaltabilecek araç yoktur. Yani küresel enflasyondaki TCMB’nin kontrolü dışındadır. TCMB, iç talebin canlı seyrettiğini, özellikle aşılamanın etkisi ile hizmetler sektöründe canlılığın arttığını söylemektedir. Buna karşın yurt içi krediler üzerindeki ertelenmiş talebin etkisinin azaldığını belirtmektedir. Ayrıca makro ihtiyati tedbirlerle birlikte iç talebin enflasyon üzerinde baskı oluşturmasının önüne geçileceği beklentisine sahip olduklarını düşünüyorum. Diğer yandan bu beklenti Türkiye’nin (%6 üzeri) büyüme hedefi ile çelişmektedir. Sanıyorum hedeflenen büyüme oranına ulaşmak için asıl beklenti dış talep ve ihracatçı firmaların performansı üzerinedir. Ancak yine de TCMB için büyüme ve enflasyon arasında bir hedef çatışması olduğu açıktır. TCMB ayrıca yönetilen ve yönlendiren fiyatlardaki artışlarında enflasyon üzerinde baskı yarattığından bahsetmiştir. Bu fiyatlar kamunun belirlediği fiyatlardır ve MB kontrolünde değildir. Geçen haftaki yazımda TCMB’nin enflasyon üzerinde baskı yaratığını söylediği tüm unsurlardan bahsetmiştim. Dikkate edilirse TCMB’nin elinde enflasyonu olumsuz etkileyen bu faktörler arasında sadece yurt içi talebin enflasyon üzerindeki baskısını azaltabilecek araçlar mevcuttur. Küresel enflasyon ve kamu fiyatlama davranışları TCMB’nin kontrolü dışındadır. İç talebin azaltılması ise Türkiye’nin büyüme hedefi ile çelişkili olduğu kadar, salgın döneminde satışları azalmış pek çok sektör/firma için bilançoların daha da bozulmasına yol açabilecektir. Diğer yandan iç talebin azalması TCMB tarafından bahsedilen arz sorunlarının devamına yol açarak enflasyon üzerindeki etkisi yine olumsuz olabilecektir. Tüm bunlardan yola çıkarak merkez bankasına enflasyon, büyüme gibi hedeflerin verilmemesi gerektiğini söylüyorum. Diğer yandan MB finansal istikrara ve kur istikrarına odaklanarak, aşırı kredi genişlemesinin önüne geçerek hem hane halkı borçlarındaki artışın finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkisini hem de enflasyon üzerindeki iç talep baskını azaltabilir. Merkez bankası kur istikrarına odaklanarak da hem reel sektörün bilanço sorunları kaynaklı finansal istikrarsızlığa hem de kur artışının enflasyon üzerindeki baskıya çözüm sağlayabilir. Dolayısıyla Fiyat İstikrarı Komitesi birkaç farklı açıdan faydalı olacak kurumsal bir yapı olabilir ancak doğrudan TCMB bünyesinde ya da onun politikalarını destekleyici bir yapı olma özelliğine sahip değildir. Bu bağlamda oluşturulmamalı, faaliyet göstermemelidir. Fiyat İstikrarı Komitesi iklim/hava koşullarından çok fazla etkilenen ve düzensizlik gösteren tarım ürünlerinin fiyatlama davranışlarında yön gösterici olabilir. Böylece hem üreticilerin hem de tüketicilerin refah kaybının azalmasına destek sağlayabilir. Böylece des-enflasyon politikasını destekleyici rol alabilir.  Benzer biçimde yönetilen-yönlendirilen malların fiyatlamalarında des-enflasyonu destekleyici biçimde Hazine-Maliye Bakanlığına yol gösterici olabilir. Özetle Fiyat İstikrarı Komitesi bir Gölge Fiyat Komitesi olarak Hazine-Maliye bakanlığının bünyesinde des-enflasyonla mücadele de önemli bir rol üstlenebilir. Enflasyonla mücadele tek başına para veya maliye politikaları ile ve kısa sürede başarı kazanılabilecek bir durum değildir. İstikrarlı bir ekonomi için fiyat istikrarı ve finansal istikrar iki önemli amaç olmalıdır. Bu amaçlardan finansal istikrar para politikasının, fiyat istikrarı ise maliye politikasının alanına girmektedir. İstikrarlı ekonomi için para ve maliye politikalarının uyumu önemlidir. Bu bağlamda para politikası maliye politikasını destekleyici biçimde oluşturulmalıdır. Esen kalın.