Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı Diyarbakır ziyareti öncesinde, daha önceki seferlerde de olduğu gibi hem hükümet çevrelerince hem de basın tarafından olacaklar çokça yazılıp çizildi. Cumhurbaşkanı’nın vereceği mesajlar merakla beklenirken bunun AK Parti’nin önündeki yol haritasının nasıl belirleyeceği ve koalisyon ortağı MHP ile ilişkilerine nasıl yansıyacağının üzerine çokça senaryo yazıldı. Bu ziyaretten başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Partili kurmaylar önemli beklentiler içerisindeydi. Bununla beraber, Diyarbakır’da bu ziyarete dair baskın hissiyat beklentisizlikle eşdeğerdi. Kalabalık bir basın ordusu, bakanlar, AK Partili yöneticiler ve bürokratların yer aldığı bu gezi yurtdışına yapılan bir geziyi andırdı. Yine Kürtçe şarkıların söylendiği, halayların çekilip Kürt Divan şairlerinin beyitlerinin okunduğu bu gezinin dekoru, çözüm sürecinden kalma gibiydi. Lakin, dekoru çözüm sürecini andıran bu sahnenin yeni sahibi beka siyasetinin ortaklarıydı. ŞİMDİ DAHA ÇOK BAĞIMLI AK Parti 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin hemen sonrasında MHP ile başladığı yol arkadaşlığıyla Başkanlık sistemini getiren referanduma, sonrasında 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine ve ardından 2019 yerel seçimlerine gitti. AK Parti’nin 15 Temmuz sonrası MHP ile girdiği ittifakı başlarda bir mecburiyet ilişkisi üzerinden okuyan seçmen, zaman içerisinde Ak Parti’nin dilinin ve söyleminin milliyetçileşmesi ve güvenlikçileşmesiyle beraber bugün bir mecburiyet ilişkisinden çok ideolojik bir beraberliğe yönelmiş olmasından oldukça rahatsız. Hele ki AK Parti’nin derinleşen ekonomik krizin doğurduğu huzursuzlukla baş edemiyor oluşu, pandemi dönemindeki başarısız kriz yönetimleri de Kürt seçmendeki kimlik baskısını tolere edecek tahammülü büyük ölçüde ortadan kaldırdı. AK Parti’nin bölgede oy kaybettiği bu dönemde hem artık DEVA ve Gelecek Partileri gibi AK Parti’nin ana omurgasından kopmuş iki siyasal partinin varlığının bölge için cazibe merkezi olma ihtimali ve CHP’nin bölgede oylarını bir önceki seçimlere oranla üçe katlaması AK Parti’nin artık mevcut Kürt oylarını korumak için hızlı adımlar atması gerektiğinin gösteriyordu. Cumhur ittifakı ile beraber bölge seçmeninin dilinden uzaklaşan çözüm sürecinin AKP içinde ve ortaklarınca sahiplenilmesinden imtina eden bu sürecin aktörlerini kriminalize eden hükümet, Diyarbakır’da çözüm sürecini tekrar sahiplenmek durumunda kaldı. AK Partili Kürt seçmenler nezdinde de HDP’li Kürt seçmenler nezdinde de usulü, yöntemi ve yürütülüş biçimi konusunda eleştiriler dile getirilmiş olsa da çözüm süreci önemli bir adım olarak geride durmaya devam ediyor. ZİYARET BAŞARILI MI? Günün sonunda, Tayyip Erdoğan’ın bu ziyaretten maksadı olan HDP’li seçmenin Erdoğan karşıtlığı üzerinden temellenen oy kullanma eğilimini zayıflatarak en azından tarafsız bir bölgeye çekmek ile AK Parti’den kopabilecek mevcut AK Partili Kürt oylarını koruma çabası kısa ve orta vadede pek sonuç verecek gibi görünmüyor. Bununla birlikte, Cumhur ittifakından rahatsız AK Partili Kürt siyasetçilerin AK Parti içerisindeki rahatsızlığını bir nebze de olsa gidermiş gözüküyor. 2016’dan bu yana AK Parti içerisinde geri plana itilip pasifize olmuş Kürt meselesi konusunda daha özgürlükçü tutumlarıyla bilinen bu AKP’li Kürt siyasetçilerin AK Parti içinde önümüzdeki dönemde tekrar etkin olmasının bu ziyaretle beraber başlayıp başlamayacağını beraber müşahede edeceğiz. Son olarak, daha önce bölgede kendisine yalnızca HDP’yi rakip gördüğü için CHP’yi çok da muhatap almayan Cumhurbaşkanı’nın Doğu masası üzerinden bölgede bir üçüncü güç olarak yükselen CHP’yi hedef alması da not edilmeye değer.