Döviz ve enflasyon yükselecek çünkü Erdoğan faizleri düşürmeye kararlı. Bu haliyle ekonomi yönetilmediği gibi idare edilme gereği bile duyulmuyor. Döviz fiyatları yükselmeye devam ediyor. Dün akşam kabine toplantısından sonra konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Felaket tellallarının gürültülerini bunun için dikkate almıyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için itibar etmiyoruz.” dedi. Konuşmaya başladığında, 11.33 TL olan dolar fiyatı 11.50 TL’ye kadar yükseldi. Görünen o ki yükselmeye devam edecek. Çünkü Türkiye’de ekonomi yönetilmiyor hatta idare edilme gereği bile duyulmuyor. Ekonominin yönetilmediğinin açık fotoğrafını önceki hafta sonu Kaş’ta yapılan toplantıda yapılan sunumlarda bir kez daha gördüm. Yazarımız Prof. Dr. Öner Günçavdı’nın daveti ile katıldığım toplantı, pandemi sonrasında hem mesleki olarak hem de entelektüel olarak çok beslendiğim bir toplantı oldu. İTÜ Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İTÜESAM) tarafından düzenlenen Sagalassos Toplantısı’nın üçüncüsüydü katıldığım. Bundan önceki iki toplantı Burdur’un tarihi Sagalassos antik kentinde yapılmıştı. Üçüncü toplantı pandemi koşulları nedeniyle Kaş’ta gerçekleşti. Bu yılki toplantının ana teması; Salgın sonrası ekonomik toparlanma: Ne yapmalı? Toplantıda her biri kendi alanında uzman isimler olan Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Prof. Dr. Uğur Emek, Ümit Özkale, Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Prof. Dr. Bilin Neyaptı, Prof. Dr. Hakan Kara ve Prof. Dr. İbrahim Turhan, ekonominin farklı yönleriyle ilgili önemli sunumlar yaptılar. Sunumlar kadar önemli olan muhalefet partilerinin ekonomi kurmaylarının toplantılara katılımlarıydı. FAİZLER DÜŞMEYE DEVAM EDECEK Toplantının açılış konuşmasında Asaf Savaş Akat’tan, TL’nin neden “dandik para” olduğu gerçeğini dinlemek de ilginçti. Uğur Emek’in Kamu Özel İşbirliği kapsamında yapılan mega projelerin ekonomiye maliyetini dinlemek de öyle. Ancak gazetecilik açısından en zengin sunumu uzun yıllar Merkez Bankası (MB) Para Politikaları Kurumu (PPK) Üyeliği yapmış Hakan Kara yaptı. Kara’nın sunumu gelen sorularla uzadı. Bütün bu sunumlarda, kahve aralarındaki sohbetlerde ortaya çıkan tablonun özeti, ekonominin yönetilmediği, siyasi iktidarın siyasi ömrünü uzatmak için gerçekleri çarpıttığı oldu.
Toplantıda ortaya çıkan tablonun özeti, ekonominin yönetilmediği, siyasi iktidarın siyasi ömrünü uzatmak için gerçekleri çarpıttığı oldu.
Toplantının ilk akşamı (12 Kasım) dolar psikolojik direnç olan 10 TL’yi aştı. Dün itibari ile de 1 dolar, 11.50’yi gördü. Sadece 10 günde TL yüzde 11.5 değer kaybetti. Tek başına bu bile ekonominin kötü yönetildiğinin, daha doğrusu yönetilmediğinin fotoğrafıdır. Burada mesele sadece doların artması değil doların artışıyla kişi başına düşen borcun artması ve fakirleşmemizdir. Bütün bu gerçeğe rağmen, MB’nın dövizin yükselmesini engellemek için elindeki en güçlü enstrümanlardan biri olan faizi kullanmayıp tersine 100 baz puan düşürmesini, ne ekonomik gerçeklere ne de rasyonel akılla açıklamak mümkün değildir.
Bütün bu gerçeğe rağmen, MB’nın dövizin yükselmesini engellemek için elindeki en güçlü enstrümanlardan biri olan faizi tam tersine 100 baz puan düşürmesini, ne ekonomik gerçeklere ne de rasyonel akılla açıklamak mümkün değildir.
Toplantının ilk sunumunu yapan Asaf Savaş Akat; “şunu kabul edelim siyasi iktidar, kültürel kimliği nedeniyle faizleri düşürmeye devam edecek. Muhalefetin de, toplumun da bunu veri alarak tedbir alması şart.” tespitini yapmıştı. Belki Asaf Savaş Akat bu tespiti, tam olarak bu cümlelerle yapmadı ama söylediği buydu. Nitekim, toplantı sonrası yapılan ilk PPK toplantısında faiz, 100 baz puan düşürüldü. Kaldı ki, PPK toplantısından bir gün önce Erdoğan, Meclis Grup Toplantısı’nda faizde indirim yapılacağının mesajını vermişti. Sonuç olarak Erdoğan talimat vermiş, MB faizde indirim yapmıştı. SİYASİ BASKI ARTTI, BAĞIMSIZLIK BİTTİ Yukarıdaki ilişki yani siyasi iktidarın MB üzerindeki etkisinin yeni olmadığını bize MB, PPK’da uzun yıllar görev yapmış Hakan Kara sunumunda anlattı. Kara,  2011’den sonra MB’na siyasi baskıların arttığını ve bağımsızlığını kaybettiğini vurgulayarak 2013 sonunda da bankaya güvensizlik oluştuğunu söyledi. 2016’dan sonra sermaye çıkışları da hızlanınca banka üzerindeki siyasi baskıların daha fazla hissedildiğini anlatan Kara; Normalinde Merkezin daha sıkı para politikası takip etmesi gerekiyordu. İşte o zaman siyasi bir tercih yapıldı. Tercih “hem daha fazla büyüme istiyoruz, hem cari açık fazla” olmasından yana oldu. Bu tercih edilince enflasyon yükseldi. Özetle cari dengeyi kurtaralım derken enflasyon feda edildi.” Bu açıdan MB’nın uzun yıllardır bağımsız olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Yine dünkü kabine sonrasında Erdoğan yaptığı konuşmada; “Bu ekonomik kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız” açıklamasında bulundu. Oysa yaşananların tanıkları ve uzmanlar, ortada bir savaşın değil bir tercihin olduğunu açık açık ifade ediyorlar. Bütün bu tercihlerin ekonomik maliyeti, sadece bugünü değil geleceği de kaybetmek demek. POLİTİKYOL’UN GÜCÜ Sagalassos toplantısında ekonomide gündelik hayatta yaşadığımız sorunların nedenlerinin bilim insanları, hatta yakın zamana kadar bizatihi karar süreçlerinin içinde olanlar tarafından tanıklıkları ile paylaşıldı. Toplantının mimarlarından olan yazarımız Öner Günçavdı; Bu toplantıların amacı, öncelikle ülkemizdeki entelektüel tartışma ortamına katkıda bulunmaktır.  Farklı kesimlerden ve farklı düşüncelere sahip, konusunda uzman bilim insanlarını bir araya getirerek bir diyalog ortamı sunan toplantılarımız, ülkemizin ve dünya gündeminde önem arz eden konuların tartışılmasına vesile olmak” olarak tanımlasa da siyasal etkisinin çok daha fazla olacağı açık.
Böylesine önemli bir toplantıya farklı alanlardan yazarlarımızın davet edilmesi PolitikYol’un giderek kamusallaşan entelektüel gücünün görünür olması açısından da bizi sevindirdi.
Son olarak şunu ifade etmekten büyük onur duyuyorum. Toplantıda sadece ben ve Öner Günçavdı değil, Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Haydar Fırat, yazarlarımız Tanju Tosun, Murat Kubilay da vardı. Bir başka yazarımız Gülden Atabay son dakikada mazereti nedeniyle katılamadı. Böylesine önemli bir toplantıya farklı alanlardan yazarlarımızın davet edilmesi PolitikYol’un giderek kamusallaşan entelektüel gücünün görünür olması açısından da bizi sevindirdi.