200 yıldan fazladır devam eden kâr merkezli üretim süreçlerinin hâkim olduğu iktidarların yol açtığı nice felaketler yaşandı. Felaketlerin kısa bir sürece hapsedilmesi insanlığa haksızlık olur. Doğal afetlerin oluşmasına engel olunamaz belki ama etkilerinin asgariye indirilmesi muhakkak sağlanabilir. Merkezi planlama ile önceden alınacak tedbirlerin yaşatmaya yönelik olması bir tercihtir. Sel, deprem, tsunami vb. doğa olaylarının anlaşılamayan bir gücün kudreti ile açıklandığı dönemler geri kaldı ama anlaşılamayan hâlâ o anlaşılamaz surat ifadeleriyle açıklamalar yapılması. Yaşamın önceliğinden, metanın önceliğine geçiş döneminde doğanın yapabilecekleri anlaşıldı ama öncelik sıralaması metanın kendisi oldu. Üretenin değil ürettiği ürünün kıymeti belirleyen olan iktidarlar ve devletler oluştu. Konutlar ona göre yapıldı. İşçi havzalarında inşa edilen yüksek binalar ile denize münhasır villalar orta çıktı.  Yerleşimler kimler için yapılıyor sorusunun yanıtı belliydi. Bilinen durumun sonuçlarının neye yol açacağı da kahinlerin bileceği bir belirsizlik barındırmıyordu. Türkiye’de 21 gündür yaşadığımız” Asrın felaketinin” 10 ili dümdüz etmesinin yıkıcı gücüyle değil de ekonominin merkezin de yer alan inşaat sektörünün kârı dışında hiçbir şey düşünülmeden bilinçli bir sınıf tavrı olduğunu hatırlayarak devam edelim. AKP iktidarı döneminde iş yerlerinde çalışırken ölen işçilerin, bir doğa olayında ölenler ile kıyaslaması yapıldığında sürekli hâle gelmiş gündelik kasıtlı ölüm verileriyle karşılaşabiliriz. İşçi sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin yayınladığı rapora göre AKP iktidarı döneminde 30 bin 224 kişi çalışırken yaşamını yitirmiş. Yıllık ortalama 1500 işçinin ölümü demek oluyor bu. Ölümlerin nedenini hangi doğa olayıyla açıklayabiliriz? Depremden sonra açıklanan resmi ölüm istatistiklerinin yayınlanması bir süreden sonra durduruldu. En son açıklanan rakamlara göre 44 bin 374 kişi enkazın altında kalarak yaşamını yitirdi. Artçı depremlerin yanı sıra farklı büyüklükte depremler sürüyor. Hasarlı binalara girilmemesi uyarısı yapılırken Kahramanmaraş’ta tencere tabak üretimi yapan metal fabrikasında patronların talimatıyla içerdeki ürünler çıkartılırken kolonların çökmesiyle bir işçi enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Fabrikanın kapısında yazan “önce iş güvenliği” uyarısının normalde süs olsun diye asıldığı işçi cinayetlerinin sürekliliğinden anlaşılabilir. İşçi cinayetlerinde birinci sırada inşaat ve yol iş kolunun olması ve öncelikli ölüm riskiyle karşılaşılan grubun işçilerin olması, asrın felaketinin sadece 21 gün ile sınırlı olmadığını kanıtlarcasına enkazdan tabak çıkarılması talimatı verilmesinden anlaşılabilir. 200 yıldan fazladır devam eden kâr merkezli üretim süreçlerinin hâkim olduğu iktidarların yol açtığı nice felaketler yaşandı. Felaketlerin kısa bir sürece hapsedilmesi insanlığa haksızlık olur.