Başında Prof. Ulusoyun olduğu ve konusunda yetkin akademisyenlerden oluşan ENAG bir anda kamuoyunun dikkatini çekti, halkın hislerine tercüman oldu. ENAG’ın ölçümlerini kamuoyuna açıklaması, TÜİKin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açtı. Bazı şeylerin değerini anlamak için “ya olmasaydı” demek gerekir. Ya olmasaydı, hayatımızdan neler eksilirdi, şu anda bulunduğumuz yerin ne kadar gerisinde veya ilerisinde olurduk, olmasaydı şayet, neler değişirdi hayatımızda… TÜİK’in açıkladığı verileri görüyorsunuz, artık sepeti de erişime kapattılar. Hangi malı kaçtan hesapladıkları meçhul. Hoş, zaten erişime açıkken de onların yaptıkları ölçümler ile hissettiklerimiz örtüşmüyordu. Şimdi teknik bir şey söyleyeyim, TÜİK’in sepetinde 400 küsur kalem ürün var, TÜİK bunların fiyat artışlarındaki ortalamayı alıyor, İstanbul’daki biriyle Adıyaman’daki birinin enflasyonu aynı olmayabilir. O yüzden de İstanbul’daki birinin hissettiği ile TÜİK’in açıkladığı arasında bazı farklar bulunması doğaldır. Ayrıca, 400 küsur maddelik sepetteki ürünlerin artışı da eşit olmadığından sizin özellikle kullandıklarınızın fiyatı açıklanandan daha çok arttıysa bu da sizin rakamlara şüpheyle yaklaşmanıza yol açabilir. Oysa bunlar metodolojik sorunlardır ve TÜİK’in manipülasyon yaptığını göstermez, verileri daha derinlikli incelerseniz yaşadığınız enflasyonu orada görebilirsiniz. Ne yazık ki artık Türkiye’de devlet kurumlarının pek çoğu ciddi bir itibar krizi ile başbaşa, iktidarın teşkilat kolu gibi çalışan bu kurumların anamuhalefet liderini binadan içeri sokmadıklarını ve bu davranışla övündüklerini görüyoruz. Halkın gerçeğini yansıtmaktan çok uzak verilerini tartışmak için TÜİK’in merkezine giden Kemal Kılıçdaroğlu burada kapı duvar karşılanmış, kendisine hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bereket, TÜİK’in verilerini sorgulayan bir kuruluş girdi hayatımıza. Başında Prof. Veysel Ulusoy’un olduğu ve konusunda yetkin akademisyenlerden oluşan ENAG bir anda kamuoyunun dikkatini çekti, halkın hislerine tercüman oldu. ENAG’ın ölçümlerini kamuoyuna açıklaması, TÜİK’in meşruiyetinin sorgulanmasına yol açtı. Manipülasyon iddiaları iyice ayyuka çıkarken ENAG bize hissettiklerimizin haricinde profesyonel mukayese yapma şansı tanıdı. ENAG’ın varlığı, TÜİK’i de kendine görece çekidüzen vermeye mecbur bıraktı. ENAG olmasaydı biz belki de, hatta muhtemelen, geçen aralık enflasyonunu 5-6 bandında görürdük. Verileri objektif kriterlerle değerlendirme şansımız olmayacağı için her türlü farklı görüş “metodoloji hatası” kisvesine sokulacaktı. Yapılan yüzde ellilik zamma rağmen asgari ücret iki ayda eridi ve temmuz geldi dayandı. Alt kadrolarında epey bir insanın nedense işine son verilen TÜİK, mayıs için en hafif tabirle “matrak” bir oran açıkladı. Bu ortamda ya ENAG olmasaydı halimiz nic’olurdu düşünebiliyor musunuz? Kim bilir işsizlik nasıl bitmeye yakın olurdu da büyüme rekorları nasıl kırılır, enflasyon diye bir sorunumuz zaten hiç olmazdı. Ortasınıf, enflasyon karşısında muma tutulmuş buz gibi erirken ENAG mücadelesiyle sistemi yeniden rasyonel kararlar vermeye zorluyor. ENAG, TÜİK’in verilerini en şiddetli depremlerden beter sarsıyor, ama madem ENAG bile isteye verileri çarpıtıp gerçekten olduğundan yüksek gösteriyor, elinde katbekat fazla imkan olan TÜİK bunu çıkıp açıklasın. Biz de ENAG’a değil TÜİK’e inanalım, ama nerede? Gerçi ENAG’a gelene kadar ekonomi yönetiminin yapması gereken çok temel bir şey var, şu “faiz sebep enflasyon netice” kuramının makalesini yazmak. Yıllardır bekleniyor ama hâlâ yazılmadı, bir gün yazılırsa hazineden geçinmeli iktisatçıların en yiğidinin kim olduğunu biz de görürüz. Daha önce, devletin emriyle aynı gün aynı başlıkta yazı yazmış onlarca gazeteci görünümlü  “dili kaba, vicdanı taş” devlet memurundan birinin karalamalarına bakmayın siz. ENAG, sizi savunuyor. Üniversitesi, Anayasa 130’a rağmen Veysel Ulusoy’a soruşturma açmış. Oysa madde şöyle diyor: “Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler.” Gelin, baştaki testi yeniden yapalım. Aynı gün, aynı başlıkla, aynı yazıyı yirmi değil de on dokuz kişi yazsa hayatınızdan ne eksilirdi? Gülmeyin, ENAG olmasa başımıza neler gelirdi onu düşünün.