Ahlaklı, özgür ruhlu, cesur ve adilim. Kimliğimi ben belirliyorum! Bana büyük gemi değil, özgürlük, adalet, eşitlik, refah, huzur, küçük mutluluklar, eğitim, iş vaat edene oyumu vereceğim. İane değil, hakkımı istiyorum! Ayrıca gemileri seviyorum ama gözümü boyayamıyorlarGEMİ, SEÇİM OTOBÜSÜ OLDU İşte onun için gemi seçim otobüsü oldu. TCG Anadolu, insansız uçakları uçuracakmış, vay be… Aralarında yürürken kulak misafiri oluyorum. İftar yaklaşıyor, geldikleri uzak mahallelere dönmeleri zaman alır. Gülhane Parkı’na girip iftar yapsalar? Civar lokanta dolu. Ama onlar parkta simit çayla iftar yapmanın hayalini kuruyor! Kocaman gemileri var ama lokantada iftar açacak paraları, eve et alacak bütçeleri yok. Simit olmuş 7 lira. Bir şişe su 5 lira. Bir çay, BelTur’da 7.5, dışarda 15! Beyaz peynir 175. Reis dalgasını geçiyor, “Biz gemi diyoruz, bunlar soğan patates derdinde! Biz soğanı yumrukla ezer yerdik.” Bir de zengin olunca soğanın cücüğünü yeme derdinde olanlar vardı. Kendimi bileli bu ülkede bir yıl soğan, bir yıl patates krizi çıkar. Gemi yapıyorlar da bir bunu çözemiyorlar. Halkının yemeğine koyduğu soğanı düşündüren lider, eksikliği gemi sembolüyle çözmeye çalışıyor. Doğrudur, artık tencere tava yoksulluğunu aşsak da teknoloji açlığımızı konuşsak; güya biz yaptık diye övünmeden TOGG’tan bahsetsek de elde yok, avuçta yok. Olmuyor. Emekli ikramiyesiyle bir ev bir araba alınırdı şimdi ancak kirayı ödemeye yetiyorsa olmuyor? Yıkılan nefret sembolleri Yarın Şeker Bayramı. Öbür gün de 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı. Egemenliğin tek adamdan meclise geçmesinin bayramı. Şeker Bayramı’na Kılıçdaroğlu sayesinde Kürtler ve Alevilerle barışarak girmenin mutluluğunu yaşayalım. Bir kimlik balonunu patlatıverdi. Kimseye doğarken ne olacağını sormuyorlar. Coğrafya kaderin, doğduğun ev kimliğin oluyor. Ben Hanefi imişim, ne demek olduğunu bile merak etmedim. Kadınım. Türküm. Demokratım. Ahlaklı, özgür ruhlu, cesur ve adilim. Kimliğimi ben belirliyorum! Bana büyük gemi değil, özgürlük, adalet, eşitlik, refah, huzur, küçük mutluluklar, eğitim, iş vaat edene oyumu vereceğim. İane değil, hakkımı istiyorum! Ayrıca gemileri seviyorum ama gözümü boyayamıyorlar. Son söz; Sarayburnu Meydanı, yıllardır tenekeler arkasına hapsolmuş Atatürk Heykelinin bulunduğu meydan ve hemen arkasında Gülhane Parkı yeni düzenlemeyle çok güzel olmuş. Laleler, sümbüller açmış. İBB çok güzel çalışmış. Gidip görülebilir, bir simit yenilebilir diyorum!
Dünyanın en pahalı seçim otobüsü!
Yazgülü Aldoğan
Halkının yemeğine koyduğu soğanı düşündüren lider, eksikliği gemi sembolüyle çözmeye çalışıyor. Doğrudur, artık tencere tava yoksulluğunu aşsak da teknoloji açlığımızı konuşsak; güya biz yaptık diye övünmeden TOGG’tan bahsetsek de elde yok, avuçta yok.
Bana büyük gemi değil, özgürlük, adalet, eşitlik, refah, huzur, küçük mutluluklar, eğitim, iş vaat edene oyumu vereceğim. İane değil, hakkımı istiyorum! Ayrıca gemileri seviyorum ama gözümü boyayamıyorlar.
Dünyanın en pahalı seçim otobüsü benzetmesini ben yapmadım, ama çok beğendiğim için kullandım. Ne mi bu pahalı otobüs? TCG ANADOLU! Türk donanmasının yeni sancak gemisi birkaç gündür Sarayburnu Limanı’na demirledi. Halka da açıldı. Bundan önceki yazımda Kadir Gecesi’nde en büyük camilerin bile boş kaldığından bahsetmiş, Nerdee bu Millet, nerdee bu Devlet? diye sormuştum ya. Gemi kuyruğundaymışlar! Yine o yazımda bahsetmiştim bu gemi meselesinden; bu millet kedi gibi meraklıdır. Biraz da işsizlikten. İnşaat için temel kazısı yaparlarken etrafını çevirirler kimse düşmesin diye, halkım bir boşluk bulup oradan dikizler, inşaatı! Üç kişi havaya baksa, herkes toplanır etrafında havaya bakar! Eminönü Sarayburnu’na kocaman bir gemi gelmiş, hem de geziliyormuş, gidecek tabii çoluk çocuk, bebek arabasıyla. Ben de deniz ve gemi aşığı biri olarak elbet gidip gezeceğim de demiştim.
GEMİYE GİDİYORUM
Nitekim düştüm yola yürüyorum, Eminönü’den başlayarak karşımdan oluk oluk insan seli geliyor. Az çok birbirimizi biliriz. Kim oldukları belli. Hemen hepsi şimdiye kadar oylarını AKP’ye vermiş yurdum insanı. Gemiyi gezmekten geliyorlar. Çok mutlular. “Ne kadar da büyük!” diyorlar. AKP iktidarında bir de büyüklük merakı başladı ya, her şeyin büyüğü makbul. Büyük hastane, büyük havaalanı. Ne kadar büyük, o kadar iyi. TCG Anadolu çok büyük. Yolcu motorları kibrit kutusu gibi kalıyor yanında. Bu büyüklük merakının eziklikten geldiğini biliyor musunuz? Ezilmiş, itilmiş, kakılmış. Yoksulluk, cahillik, üst üste gelmiş.,
EZİLMİŞ, İTİLMİŞ, KAKILMIŞ
Erdoğan ilk kez belediye başkanlığına aday olduğunda oturduğu evin imarsız, yani gecekondu olduğu ortaya çıkmıştı. Karşısındakiler sevinmişti, eksi puan diye. Oysa İstanbul’da halkın yarısı gecekonduda oturuyordu, bizim gibi dediler, sahip çıktılar. Sol da bölününce Erdoğan aradan sıyrıldı, geldi. Geliş o geliş. Bizim şirketlere CEO bile olamaz bu cv ile dediler. O şirketleri sildi geçti, kendi zenginini yarattı. Yoksulu da yoksul bırakmakla kalmadı, yeni yoksullar yarattı. Çünkü her seçimde yoksuldan, garibandan ve cahilden oy aldı! Oy deposu onlardı… Ezilmişler, büyüklüğe, Reis’e, babaya, otoriteye taparlar. Emeğin kazandığıyla değil, ianeyle, yardımla geçinirler. Liyakatle değil, torpille bir yere gelebilecek olanlar. Onlar daha çoktu.
Yorumlar