Mafya lideri Sedat Peker’in iddiaları ile birlikte Kıbrıs’ta öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayeti raftan indi ve Türkiye’de bir soruşturma başlatıldı. Bu cinayeti aydınlatmak için Kıbrıs’ta da soruşturma başlatıldı mı? Bu gelişmelerin Kıbrıs’a yansıması ne? Türkiye’deki bazı kesimler için Kıbrıs neden önemli? Bütün bu soruları Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Miletvekili Asım Akansoy’a sordum. Yıllar sonra Kıbrıs’lı gazeteci Kutlu Adalı cinayeti mafya lideri Sedat Peker’in açıklamaları ile gündeme geldi. Siz videoyu izleyince ne düşündünüz? Bu cinayetin yıllar sonra gündeme gelmesi hatta bunun için geçtiğimiz hafta İstanbul Anadolu Savcılığı’nın Atilla Peker isimli şahsın iddiaları karşısında soruşturma başlatılması önemli bir gelişme. Bu, cinayetin aydınlanması konusunda Türkiye’den ortaya konmuş çok güçlü bir hukuki iradedir. Ancak bu iradenin KKTC’de de gösterilmesi gerekir Burada yani Kıbrıs’ta da bir soruşturma başlatılması gerekiyor. Ki, iki ülke arasında zaten uygulanan adli yardımlaşma protokolü bunu kapsıyor. Bunun üzerine gidebilmek ve bu cinayeti aydınlatmak çok önemli. Ve bu cinayetin çözümü ancak kamuoyu baskısı ile mümkün. Şu ana kadar Kıbrıs’ta bu konuda atılmış net bir adım yok. Komisyon kurulması kararlaştırıldı ama üye sayısında anlaşılamadı. Bunun kamuoyu tarafından bilinmesi gerekiyor. Bu konunun özel bir konu olduğunu hassas bir konu olduğunu el ele vererek çalışmak gerektiğini söyledik ve uzlaşıya çağırdık. Bu cinayetin aydınlatılması Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da iradenin ortaya konulması gerekiyor. “RUMLAR ÖLDÜRDÜ” UCUZ SİYASET Bu cinayette adı geçen Emekli Korgeneral Galip Mendi; “Adalı’yı Rumlar öldürdü” dedi. Ne dersiniz? Sedat Peker’in Kutlu Adalı ile ilgili yaptığı itiraflardan sonra bu tür açıklamalar geleneksel bir devlet söylemini yansıtıyor. Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da bunu söylemişti. Ne yazık ki, devletler, kendi yaptırdıkları kötü şeyleri kamuoyuna “düşmanı yaptı” diye söylüyor ve üstünü kapatıyor. Ne yazık ki bu tür açıklamalar, bu da dünyanın en ucuz siyasetidir. Kıbrıs küçük bir yerdir ve herkes Kızılbaş mahallesinde neler yaşandığını biliyor.  Bu olayın içinde KKTC vatandaşı olan insanlar da var ve kamuoyu baskısı devam ederse, gerek Adalı cinayeti gerekse diğer faili meçhullerle ilgili açıklamalar yapmak zorunda kalacaktır. Elbette öldüren yanında, öldürülmesine karar veren zihniyeti sorgulamak, onu mahkum etmek gerekir. Kim öldürdü sizce? Adalı, devlet tarafından katledilen bir kişidir. Bu cinayeti işleyenlerin devletin aktörü olduğunu söylendi. Bizim gerçeğe ihtiyacımız var. Çünkü, devlet denilen yapı, hukuk ve demokrasi olmazsa çeteye dönüşür. Oysa devletin, açıklık ve şeffaflık yanında demokratik olması ve hukukun üstünlüğüne dayanması gerekiyor. Şimdi önümüzde bunun için bir fırsat var. KARA PARADAN BESLENENLER VAR Kıbrıs’ta sorun ne? Bu ülkede bir kısım ekonomik, sosyal ve siyasal aktör kara paradan, kumardan, uyuşturucudan ve kadın ticaretinden besleniyor. Bu üçgenin üzerine kararlılıkla gidilmeli ve yasa ya da mevzuatta sorun varsa gereken yapılmalıdır. Ki bizim görevimiz de bunu yapmak, yapıyoruz da. Bahsettiğiniz üçgenden gelen ranttan geçinen siyasetçiler mi var? Bazı siyasi partilerin gelirlerinin, sadece parti aidatları olmadığını hepimiz biliyoruz. Siyasete ciddi anlamda nakit akışı var ve bu, kumarhane sahipleri tarafından da yapılmaktadır. Ancak sadece siyaset de değil. Daha geniş bir ağı kapsamış durumdalar. Peki Türkiye’nin buradaki yasadışı parayla vs ilgisi ne? Türkiye’nin çeşitli aktörleri doğrudan buradaki yapı ile bağlantılıdır. Birlikte yürütülen işler olduğu ifade ediliyor. Bütün bunları önlemeye yönelik yasal düzenleme yok mu yeterince? Ne yazık ki. Şu anda suç gelirlerinin aklanması konusunda meclisin çıkartmak üzere olduğu bir yasa var. Bu yasayla, bu gibi konuların üstüne güçlü şekilde gidilebilecek. Elbette eğer irade ve cesaret gösterilirse. Yine, elektronik şans oyunları yasası da yine bu yönde denetimi sağlayabilir. Ama hemen yeniden ifade edelim, ülkede yasa yapmanın yanında, yapılan yasaları irade koyup uygulamak da önemli. GÜÇLÜ İNSANLARA İHTİYAÇ VAR Ya hukuk? Bu noktada savcıların, yargının ve polisin, bu yasaların gerekliliklerini yere getirmek için irade kullanmaları ve basının da bunun takipçisi olması gerekiyor. Güçlü savcılara, siyasetçilere, polislere ve medyaya ihtiyaç var. Ne yazık ki, medya üzerinde baskıyı hissediyoruz. Medyanın susturulması kabul edebileceğimiz bir durum değil. Ki ben bu konuyu gündeme getirdim ve basın organlarına kimler tarafından tehditler yapıldığının kendileri tarafından açıklanması ve gerekli adli sürecin başlatılmasını Meclis kürsüsünden yaptığım konuşmada istedim.