Değişmek ya da değişmemek, işte bütün mesele bu!
Serap Yelkenci
80 milyon insan’a değ’en bir açlık ve yoksulluk hâli mevcut gibi gözüküyor. O hâlde 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimin bir değişim ile sonuçlanmasını beklemek yerindedir, eğer bu açlık ve yokluk, denge hâl’imize değ’mişse…
Shakespeare, yanıldı…
Konu olmak ya da olmamak değil.
Değişim nedir?
Değişmek, önce eski türkçe “teg” kökünden türeyerek önce “değmek” ve sonra “değmek” yani bir şeyin bir başka şeye dokunması anlamına gelerek değişmek hâlini almıştır. Değmek eylemi değ’en ve değ’ileni de içinde barındırır. Değişimi anlamak için, önce “değme eylemini” ve onun “işteşliğini” anlamak gerekir.
Her şeyin birbirine bağlı olduğu bir dünyada yaşıyorsak, hiçbir şeye değ’meden yaşamak mümkün değildir. Bazen diller birbirine değer, çok sık vakit geçirdiğimiz insanların söylemlerini ediniriz, bazen düşünceler birbirine değer, bir kitapta ya da bir filmde bir düşünce görür ve onu ediniriz. Aslında değişim kaçınılmazdır, çünkü her şey birbirine değ’er…
Fakat insanın kendindeki her şey de birbirine bağlantılıdır ve her fonksiyon kaçınılmaz bir şekilde bir başka fonksiyon tarafından dengelenmektedir. Çünkü olduğu hâl’e de bir şeylere değ’e değ’e gelmiş ve bir dengeye oturmuştur. İnsana “değ’en” herhangi bir şey, mevcudiyetin dengesini hemen bozamaz. Öyleyse şu an’daki hâlde mevcudiyeti olan bir insana herhangi bir şey’in herhangi bir şekilde değ’ mesi bir değişim sağlamaz, çünkü değ’ilen şey kendi içinde bir denge hâlindedir.
Kendi içinde denge hâlindeki insanın, denge hâlini bozacak şekilde değ’ilmediği sürece, bir değişim vuku bulmaz. Yani her bir “değme” durumu bir değişimi ihtiva etmez. Değ’en şey’in, değ’inilen şey’de yani değ’inilen şey’in denge hâlinin bozulmasını “değişim” olarak tanımlayabiliriz. Öyleyse, insanda değişme, insanın kendi içindeki dengeye değ’me ve o dengenin kaybolması, erimesi, çözülmesi gerçekleşmeli ki değişme, değişim mevcudiyet bulsun.
Kimi değişim insanın üstün çabası ve iradesi ile gerçekleştir. Bunu aydınlanma çabası olarak yorumlayabiliriz ancak bu yazının konusu değildir. Kimi değişim de insanın kontrolünün dışında, yaşadığı toplum içerisinde etkileşimle yani dış koşullara bağlı bir şekilde, yavaş yavaş gerçekleştir.
Örneğin, ülke genelindeki ekonomik şartlardaki değişim, kişinin alım gücünü değiştirir ve kişinin bireysel hayatındaki “denge” kaybolur, erir ve çözülür. Olağan akışın dışında bir şey, gelip o kişinin hayatının olağan akışına “değ”er ve o kişinin hayatında, düşüncelerinde, inançlarında bir değişim meydana gelir. Aslında hiç kimse bir şeyin kendi olağan akışına değ’mesini istemez, atalarımızın da söylediği gibi, bana dokunmayan yılan bin yaşasın…
Oysaki bir her şey birbirine değ’er, hiçbir şeyin insana değ’memesi mümkün değildir, dengeyi bozacak şekilde değ’ip değ’memesi mesele…
Verilere baktığımızda bize değ’en büyük bir şey var gibi görünüyor. Tüketici Hakları Derneğinin Haziran 2022 verilerine göre Türkiye’nin %95’i aç ve yoksul. (https://www.tuketicihaklari.org.tr/haberler/basinaciklamalari.2022.06.03.html)
Yani aslında, 80 milyon insan’a değ’en bir açlık ve yoksulluk hâli mevcut gibi gözüküyor. O hâlde 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimin bir değişim ile sonuçlanmasını beklemek yerindedir, eğer bu açlık ve yokluk, denge hâl’imize değ’mişse…
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
AIDS’ten ölen 13 yaşındaki çocuğun babasının ifadesi ortaya çıktı