Kitleleri peşinden sürükleyecek bir başkan adayı, çok iyi bir kampanya yönetimiyle seçmenin oy verme davranışı açısından kuvvetler dengesi düşünülmeden 1.turda seçim kazanabilir. Muhalefetin kazanmak için izleyeceği en uygun strateji tek tur-tek aday stratejisi gibi görünmektedir. Türkiye, zamanında yapıldığı takdirde en geç 6 ay sonra aynı anda yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimine gidecek. Bu, Türkiye tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra aynı anda yapılacak ikinci seçim. Bu seçimin en önemli özelliklerinden biri 1999 genel seçimlerinden sonra potansiyel etkileri çok yüksek olabilecek “yasaklı seçim” olması. YSK üyelerine hakaret iddiasıyla Ekrem İmamoğlu’na verilen Türk Ceza Kanunu 53.maddesine istinaden siyasi haklarını kullanmaktan yoksun bırakılma cezasının Danıştay tarafından onanması durumunda seçimlerde yarışabilecek bir politik figür olma olasılığı sona erecek. Hak mahrumiyetinin siyasete etkisinin en önemli nedeni Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olma veya gösterilme olasılığının hukuken ortadan kalkması olacaktır. Oysa ki İmamoğlu adaylık için adı geçen isimler arasında, aday gösterilmesi durumunda seçim kazanmaya yatkın en güçlü adaylardan biri. Kendisinin ayrımcı yasalcılık yöntemiyle seçim yarışının dışında bırakılma olasılığı nedeniyle, muhalefet cenahında hangi aday ve yöntemle Cumhurbaşkanlığı seçimine 6’lı masanın ve muhalefetin katılması gerektiğine ilişkin farklı senaryolar tartışılıyor.[1] Senaryolardan biri stratejik bir hamle ile yasaklı duruma düşme olasılığına rağmen İmamoğlu’nun da adaylar arasında olabileceği birden fazla aday göstermek, ortak adayda uzlaşı sağlanamaması durumunda ise liderlerden bazıları ya da gösterecekleri adaylarla çok adaylı seçime girmek. Birinci olasılığın zayıf olması nedeniyle, ortak aday da çıkarılamazsa, çok adaylı gidilecek bir seçimde iktidar ya da muhalefetin adaylarının birinci ya da ikinci turda kazanma olasılıkları üzerinde yoğunlaşmak daha önemli. FARKLI ÜLKELERDE ÇOK ADAYLI, İKİ TURLU BAŞKANLIK SEÇİMLERİ Çok adaylı başkanlık seçimlerinde başkan adaylarının ağırlıklı olarak bir partinin adayı olduğu ve parti sistemlerinde yüksek düzeyde parçalanmışlık durumunda çok güçlü bir başkan adayı yoksa ya da mevcut başkana yönelik popüler destek aşırı ölçüde azalmamışsa, muhalefet partilerinin tek bir adayda uzlaşamaması durumunda seçimin ikinci tura kalma olasılığının yüksek olduğunu dünya örnekleri gösteriyor. İki turlu seçim sistemi bir adayın birinci turda, olmadığı takdirde ikinci turda mutlak çoğunlukla seçimini gerektiren çoğunluk üretici bir sistemdir. Passarelli ve Bergman dünya örneklerini inceleyerek konuya ilişkin olarak 8 hipotez geliştirmiştir. Bunlardan dördü Türkiye örneğinde test edilebilir nitelikte olduğu için bu yazı kapsamına dahil edilirken, diğer dördü dışarıda tutulmuştur. Türkiye ile ilgili açıklayıcı olabilecek dört hipotez şöyledir: Çok adaylı seçimlerde 1- Başkanın gücü ne kadar fazlaysa, seçimlerin ikinci tura kalma ihtimali ya da 1.turda ikinci sırada oy alan adayın ikinci turda başkan seçilme olasılığı o kadar azdır.  2- Görevde iken yeniden seçilmek için yarışan  başkanın varlığı, seçimlerin ikinci tura kalma ve birinci turda 2.olan adayın ikinci turda seçilme şansını azaltmaktadır. 3-Seçmen tercihlerinde oynaklığın düzeyine bağlı olarak, seçmenlerin birinci ve ikinci turlar arasında aday tercihlerini değiştirme olasılığı mümkündür. 4- Aday sayısı ne kadar çoksa, seçimin ikinci tura kalma ve birinci turda ikinci olan adayın ikinci turda seçilme olasılığı o kadar yüksektir. Hipotezlerin test edildiği bulgulara göre, başkanın gücünün  1.hipotez için etkili olduğu sonucuna ulaşılamamıştır. Görevde iken yeniden seçilmek için yarışan başkanın varlığı ikinci tur olasılığını azaltmakla birlikte, ilk turda 2. olan adayın ikinci turda 1.olmasına etkisi yoktur. Seçmen tercihlerindeki oynaklık ikinci tur olasılığını arttırırken, birinci turda ikinci olan adayın 2.turda seçim kazanmasına etkisi olmuyor. Aday sayısının fazlalığı ikinci tur olasılığını arttırsa da birinci turda ikinci olan adayın 2.turda birinci olmasına etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.[2]
Genel eğilim olarak seçmenlerin parti tercihlerinde değişim örüntüleri ideolojik bloklar arasındaki oynaklıkla karşılaştırıldığında partiler arasında daha yüksek düzeyde seyrediyor.
Başkanlık ve yarı-başkanlık  sistemlerinde iki-turlu devlet başkanlığı seçimlerini karşılaştırmalı olarak 1945-2020 dönemi itibarıyla 73 ülkedeki 423 seçim örneğinde inceleyen Passarelli ve Bergman’ın çalışmasına göre Avrupa ülkelerindeki 115 seçimin %31.3’ü, Latin Amerika’da 106 seçimin %52,8’i, Afrika’da 121 seçimin %69,4’ü, Asya’da 72 seçimin %84,7’si, Okyanus ülkelerinde 9 seçimin %55,6’sı, toplam seçimlerin ise 57,2’si 1.turda, % 42,8’i 2. turda sonuçlanmıştır. Araştırmanın kapsadığı dönemde 73 ülkenin 32’si başkanlık sistemiyle, 42’si yarı-başkanlık sistemiyle yönetilmektedir. İki-turlu devlet başkanlığı seçim sistemini uygulayan ülkelerin coğrafi dağılıma göre 27’si Afrika (%36,9), 17’si Avrupa (%23,3), 15’i Latin Amerika (%20,5), 13’ü Asya (%17,8) ve 1’i Okyanus ülkesidir. Yazarlara göre ikinci tur olasılığının sadece mekanik değil, seçimsel ve siyasi yansımaları, siyasi rekabetin açıklığı bakımından çeşitli siyasi etkileri vardır. İkinci tur yeni gelenlere siyasi arenayı açarken, etkili rekabet için engelleri azaltır, kazanan oyların çoğunluğunu alarak sistemin meşruluk düzeyini arttırır, aşırılıkçı başkanların riskini azaltır.[3] Bizim yaptığımız çalışmanın verilerinin yer aldığı aşağıdaki tablodan, son yapılan başkanlık seçim sonuçlarına göre, 1.turda aranan çoğunluk koşulunun sağlanamaması durumunda 2.tura gidildiği 81 ülkeden saf başkanlık sisteminin uygulandığı 36 ülke karşılaştırmalı olarak izlenebilir. Tablo: Başkanlık Sistemiyle Yönetilen Ülkelerde Çok Adaylı, 2 Turlu Başkanlık Seçimlerinin Nitelikleri (Son Başkanlık Seçimleri Örneği)   İnceleme devlet başkanının 1.turda seçilmesi için aranan çoğunluk, seçimleri katılan aday sayısı, başkan adaylarının 1.turda seçilip seçilememesi, adayların seçime ittifaklı/ittifaksız katılma örüntüleri çerçevesinde yapılmaktadır.[4] Türkiye örneğinde olası çok adaylı cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşabilecek tabloya ilişkin hipotezler test edilmektedir. Öncelikle karşılaştırmalı olarak farklı ülkelerdeki duruma bakalım: Devlet başkanının halk tarafından seçildiği ve 1.turda seçilmek için geçerli oyların mutlak çoğunluğunu (% 50+1)  alma koşulu 81 ülkede mevcut. Son başkanlık seçimleri örneğinde bakıldığında, bu ülkelerin 36’sı (%44,4) başkanlık sistemiyle yönetilirken, 17’sinde (%21) yarı-başkanlık, 8’sinde (%9,8) karma sistem mevcut. 20 ülke ise (%24,7) parlamenter hükümet sistemine sahip. Başkanlık sistemine sahip 36 ülkenin 31’inde adaylardan birinin 1.turda seçilebilmesi için geçerli oyların %50+1’ini alması gerekiyor. Kimi ülkelerde devlet başkanının 1.turda seçilebilmesi için aranan %50+1 çoğunluğa ek olarak, örneğin Kenya’da 47 bölgenin en az dörtte birinde de %50+1 oy alması anayasal koşuldur. Ya da, Kosta Rika örneğinde olduğu gibi, devlet başkanı seçilmek için en az %40+1 oy yeterli görülmekle birlikte, bu oranın en yakın rakiple arasında en az 10 puan farkla olması gerekir. Nijerya’da ise %50+1’in yanı sıra, 36 eyaletin en az 24’ünde %25 ve üzeri oy alması şartı aranır. İlk turda aranan çoğunluğa hiçbir adayın ulaşamaması durumunda seçimlerin 2.tura kaldığı (runoff) ülkelerde 1.turda devlet başkanı seçilebilmek için aranan çoğunluk çoğu ülkede %50+1’dir. Bunun istisnaları Kosta Rika’da oyların en az %40’ının, Sierra Leone  %55+1’inin alınması koşuludur. Endonezya’da ise %50+1 dışında, bölgelerin yarısından fazlasında geçerli oyların en az %20’sini alma şartı vardır. Bu ülkelerde de aranan çoğunluğa herhangi bir aday ulaşamadığı takdirde  2.tur yapılır, 2.tura 1.turda en fazla oy alan 2 aday katılır. BAŞKANLIK SEÇİMLERİ KAÇ ADAYLA YAPILIYOR? Başkanlık seçimlerinin iki turlu yapıldığı  ve başkanlık sistemiyle yönetilen 36 ülkede seçimin ilk turuna katılan aday sayısı ülkeden ülkeye farklılaşırken, başkan adayı sayısı ilgili ülkelerin son başkanlık seçiminde 2 ile 73 aday arasında değişiyor. Örneğin; Endonezya ve Maldivler en az adayın (2) başkanlık için yarıştığı ülkeler olarak dikkat çekerken, aday sayısının en çok olduğu ülke 73 adayla Nijerya, ardından Tunus (26 aday), Kosta Rika (25) ve Zimbabve’dir (23). Başkanlık seçiminin iki turlu olduğu ülkelerde seçimlere katılan aday sayısı ortalama 11,9’dur. Aday sayısına göre bir gruplandırma yapıldığında, 36 ülkenin ikisinde son başkanlık seçimlerinde 2 (%5,5), sekizinde 3-5 (%22,2)  dokuzunda 6-10 (%25), altısında 11-15 (%16,6) , altısında 16-20 (%16,6) , dördünde 21-50 (%11,1) arasında aday yarışırken, birinde 73 aday (%2,7) yarışmıştır. Nijerya’da son seçimde 73 adaydan 71’i ancak 0,0 ile 0,4 arasında oy alabilmiştir. Başkanlık Sistemlerinde Başkanlar Kaçıncı Turda Seçiliyor? 1.Turda En Yüksek Oyu Alan İkinci Turda Seçiliyor mu? Başkanlık sisteminde 1.turda anayasaların aradığı çoğunluğa hiçbir adayın ulaşamaması nedeniyle 2.tura gidilen son seçimlerde  36 ülkenin 24’ünde başkan 1.turda seçilirken, 12 ülkede başkanın  belirlenmesi 2.tura kalmıştır. Başkanların birinci turda seçildiği ülkelerde seçime ortalama 10,9 aday katılırken, adayın ikinci turda seçildiği ülkelerde seçime katılan başkan sayısı ortalama 13,7. Aday sayısıyla seçimin ikinci tura kalma ilişkisine bakıldığında, belirgin biçimde başkan adayı sayısının arttığı ülkelerde seçimin 2.tura kalma olasılığının daha yüksek olduğu izlenimi ediniyoruz.
Millet İttifakı için en büyük risk, geçmişte en az bir kez AKP’ye oy vermiş seçmenin ittifak adayını beğenmeme, popülist ekonomik vaat ve uygulamalar gibi nedenlerle Erdoğan’a yönelme olasılığıdır ki, bu geçişler göz ardı edilmemeli.
Başkanın ikinci turda seçildiği 12 ülkenin sekizinde 1.turda en çok oyu alan adaylar (front-runner) ikinci turda başkanlık seçimini kazanırken (Arjantin, Brezilya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kolombiya, Liberya, Palau, Peru, Sierro Leone) , 4 ülkede (Şili, Kosta Rika, Guatemala, Uruguay) 1.turda ikinci olan adaylar ikinci turda başkan seçilmişlerdir. Literatürde 1.turda ikinci olan adayın (runner-up) ikinci turda seçim kazanması “comeback” olarak adlandırılır. Bu bulgular seçmenlerin birinci turda destekledikleri adaya ikinci turda seçim kazandırma eğilimlerinin daha yüksek olduğuna işaret etmektedir. Passarelli ve Bergman’ın çalışmalarına göre de ilgili dönemde iki-turlu gerçekleşen başkanlık seçimlerinin %29,3’ünde birinci turda ikinci olan aday ikinci turda seçimi kazanırken (comeback), %70,7’sinde ilk turda en yüksek oyu alan aday ikinci turda başkan seçilmiştir. Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin %31,8’inde, yarı-başkanlıkla yönetilenlerin ise %27,1’inde ilk turda 2.olan aday ikinci turda başkanlığı kazanmıştır. Ayrıca, mevcut başkanların %36,9’u yeniden seçilmek için yarışırken, 156 adaydan 102’si seçimleri kazanmıştır. 88’i birinci turda,14’ü ikinci turda seçilirken, 14’ünden sadece ikisi birinci turda ikinci olsa da, ikinci turda devlet başkanlığını elde etmiştir (Avusturya 1951, Güney Kıbrıs 1998). Yeniden seçilmek için yarışan işbaşındaki 54 başkanın 33’ü ilk turda başarısız olurken,  21’i ikinci turda yenilmiştir.[5] Yine, 7 başkan ikinci turda ikinci kalarak seçim yenilgisi yaşamıştır (Arjantin 2015, Palau 1992, Polonya 2002, Senegal 2000, 2012, Sırbistan 2004, Zimbabve 2008). Birinci turda ikinci olan adayın ikinci turda başkan seçilebilmesi (comeback) seçmenlerin oy verme davranışı, parti ve adayların stratejileri, aday profillerinin seçmene nasıl sunulduğuyla ilgili olup, bu veriler yeni gelenler  ya da “başkana meydan okuyanlar” için  işbaşındaki başkanlara göre birinci turda ikinci olan adayın ikinci turda seçilme durumunun daha ayrıcalıklı ya da iyi olduğunu dolaylı olarak doğrulamaktadır.[6] Konuyla ilgili bir diğer husus; 36 ülkenin 15’inde başkanlık seçimlerinde adaylardan bazıları ittifak adayı olarak yarışa katılırken, 21 ülkede başkanlık seçiminde herhangi bir ittifak kurulmadan adaylar yarışmıştır. TÜRKİYE’DE ÇOK ADAYLI BAŞKANLIK SEÇİMİNE İLİŞKİN OLASI SENARYOLAR VE SONUÇLARI Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin oy gücü yüksek olan çok adaylı gerçekleşme ihtimali düşüktür. Fakat, Millet İttifakının ortak aday belirleyememesi ya da belirleseler de Emek ve Özgürlük İttifakının ortak adayı desteklemeyip kendi adayını çıkarması ya da diğer partilerin seçime kendi adaylarıyla veya bir ortak adayla katılmaları halinde seçimin az ya da çok oy desteğine sahip çok adaylı olma ihtimali ise yadsınamaz. Millet İttifakı ortak aday belirleyip, Emek ve Özgürlük İttifakı bu adaya destek verse bile, küçük partilerin ittifaklı ya da ittifaksız en az 2-3 adayının da yarışabilecek olması seçeneği güçsüz adayların da bulunduğu çok adaylı seçime örnektir. Passarelli ve Bergman’ın hipotezlerini önümüzdeki seçim bağlamında test ettiğimizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kemikleşmiş bir seçmen kitlesine bağlı azımsanmayacak bir gücü  olmasına rağmen, kendisine yeni seçmen desteği çekememesi durumunda, Millet İttifakının ortak aday belirlemesi, Emek ve Özgürlük İttifakının da bu adayı desteklemesi koşuluyla ve adayın kim olduğuna da bağlı olarak son kamuoyu araştırmalarındaki Millet İttifaki ve HDP’ye yönelik destek düzeyleri veri alındığında, çok adaylı seçimde küçük partiler aday çıkarsa dahi seçimler ikinci tura kalmayabilir ve Millet İttifakı adayı kazanabilir.
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi, bugünlerde medyaya yansıyan kamuoyu araştırma sonuçları dikkate alındığında, hiçbir parti, aday ya da ittifak için çantada keklik değil.
Erdoğan’ın görevde iken yeniden seçilmek için yarışacağı bir seçimde dünya örnekleri dikkate alındığında seçimlerin ikinci tura kalma olasılığı hipoteze göre azalsa da adaylığına yönelen seçmen desteğinin son araştırmalarda 50+1’in altında olması nedeniyle, Altılı Masa ile Emek ve Özgürlük platformunun uzlaşamaması durumunda seçimin ikinci tura kalma olasılığı yüksektir. Bunun yegâne koşulu, küçük partiler olmasa dahi iki ittifak seçmeninin blok olarak Millet İttifakının ortak adayını desteklemesidir. Bu koşul gerçekleşirse, mevcut Cumhurbaşkanının ilk turda kaybetme olasılığı mevcuttur. İkinci tura gidilmesi halinde, oy makasının az olması durumunda Millet İttifakı adayının kazanabilmesi için, Cumhur İttifakı adayına yönelik oy geçişlerinin olmaması gerekir. Burada Millet İttifakı için en büyük risk, geçmişte en az bir kez AKP’ye oy vermiş seçmenin ittifak adayını beğenmeme, popülist ekonomik vaat ve uygulamalar gibi nedenlerle Erdoğan’a yönelme olasılığıdır ki, bu geçişler göz ardı edilmemeli. Seçmen tercihlerindeki oynaklığın seçim sonucuna olası etkileri bakımından değerlendirildiğinde, 2002’den 2018’e Türkiye’de toplam 100 seçmenden 49’ı parti değiştirirken, son 20 yılda parti tercihi değiştirme (oynaklık) ortalaması %12’dir. 2015’ten 2018 seçimlerine ise %10,3. Son araştırma sonuçlarından yola çıkıldığında oynaklığın Cumhurbaşkanlığı seçiminde %20’lerin üzerinde olması beklenebilir. Genel eğilim olarak seçmenlerin parti tercihlerinde değişim örüntüleri ideolojik bloklar arasındaki oynaklıkla karşılaştırıldığında partiler arasında daha yüksek düzeyde seyrediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi örneğinde düşünüldüğünde, Millet İttifakındaki 5 partinin, Cumhur İttifakındaki 3 parti gibi sağ ideolojik blokta konumlanması dolayısıyla bu oynaklığın Altılı Masa ve genel olarak muhalefetin lehine sonuç verme olasılığı yüksektir. Ne var ki, Altılı Masa’nın aday belirleme stratejisindeki hatalar, ortak adaya yönelik tepkiler, kampanya sürecinin iyi yönetilememesi durumunda, Erdoğan süreci çok iyi yönetirse, şiddetli politik kutuplaşma ve seçmen tercihlerindeki donmaya rağmen bu oynaklık iktidar adayının lehine sonuç doğurabilir. Bu durumda seçimin Cumhur İttifakı lehine 2.tura kalmadan sonuçlanma olasılığı vardır. Passarelli ve Bergman’ın incelediği ülkelerde çoklu adayla gidilecek bir seçimin çoğu ülke örneğinde olduğu gibi ikinci tura kalması  halinde 1.turda ikinci olanın ikinci turda seçilme olasılığı fazladır. Bizde bu koşulun gerçekleşmesi birinci turda hangi adayların 1. ve 2. olacaklarına ve ittifakların nasıl bir ikinci tur seçim stratejisi izleyeceklerine, milletvekili genel seçimlerinde oluşacak parlamento aritmetiğine ve tabii ki seçmenin oy verme davranışlarına bağlı olacak.  Parlamentoda çoğunluğu elde edecek ittifakın adayı birinci turda ikinci olsa bile, seçmen yasama ve yürütme dengesinin bozulmaması için adaylar arasında oy makası çok açık değilse, ikinci turda parlamentoda çoğunluğu elde eden ittifakın adayını destekleyebilir. Parlamentoda azınlıkta kalan ittifakın adayı birinci turda 1. olsa da seçmen yine kuvvetler arasındaki dengeyi bozmamak için ikinci turda parlamentoda çoğunluğa sahip ittifak adayını destekleyebilir. Buna karşılık, kitleleri peşinden sürükleyecek bir başkan adayı, çok iyi bir kampanya yönetimiyle seçmenin oy verme davranışı açısından kuvvetler dengesi düşünülmeden 1.turda seçim kazanabilir. Muhalefetin kazanmak için izleyeceği en uygun strateji tek tur-tek aday stratejisi gibi görünmektedir. Sonuç olarak, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi, bugünlerde medyaya yansıyan kamuoyu araştırma sonuçları dikkate alındığında, hiçbir parti, aday ya da ittifak için çantada keklik değil. Seçimlerin kaderi adayın niteliğinden kampanya yönetimine, adayın söyleminden vaatlerine, özellikle muhalefet bloklarının belirlenecek adayın  arkasında durma yol ve yöntemine, asıl önemlisi seçmenin hem duygu, hem de aklına hitap ederek onları  ikna etme stratejilerine bağlıdır. [1] Farklı senaryo tartışmaları için bkz. Murat Somer; “Muhalefetin Ortak Adayı “Kim” Olmalı?”, Politikyol, Erişim adresi: https://www.politikyol.com/author/muratsomer/, Mesut Yeğen; “Muhalefetin Tercihi”, Perspektif Online, Erişim adresi: https://www.perspektif.online/muhalefetin-tercihi/ [2] Bkz. Gianluca Passarelli, Matthew Bergman; “Runoff Comebacks in Comparative Perspektive: Two-Round Presidential Systems”, Political Science Review, January 1, 2022, p.1-17. Erişim adresi: https://www.deepdyve.com/lp/sage/runoff-comebacks-in-comparative-perspective-two-round-presidential-2epbyRwYtN? [3] Passarelli, Bergman; a.g.m., s. 4-6. [4] Verilerin alınıp, hesaplandığı site erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_the_most_recent_elections_by_country [5] Passarelli, Bergman, a.g.m., s.9. [6] A.g.m., s.2.