Her ne kadar Xi liderliğindeki ÇKP toplumsal adaleti sağlamayı amaçlasa ve bu yönde aşırı zenginliği törpüleyip orta sınıfları güçlendirmeyi hedeflese de unutulmamalı ki ÇKP’nin yönetimi altındaki Çin, bir sosyalist sistem değildir.
Liderler, orta ve altı sınıfların yaşamlarından yeterince memnun olmamalarından olsa gerek toplumlarının önüne uzun vadeli planlar koyma fikrini oldukça faydalı buluyor. Kitleleri bu şekilde bir ortak hedef altında birleştirmek, onlara parlak bir gelecek vaat etmek, özellikle yoksulluğun ve gelir adaletsizliğinin yüksek olduğu gelişmekte olan ülke liderleri arasında yaygın bir durum. Bu tür söylemler, aynı zamanda yönetici elitin iktidarlarını korumanın önemli bir aracı. Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonları da aynı yaklaşımın yansımaları. Çin de bu furyadan uzunca bir süredir nasibini almış durumda. Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Sekreteri ve Devlet Başkanı Xi Jinping’in Çin Halk Cumhuriyeti’ni, kuruluşunun 100. yıldönümü olan 2049 yılında “müreffeh, güçlü, demokratik, kültürel olarak gelişmiş, uyumlu ve güzel, büyük, modern sosyalist bir ülkeye” dönüştürme hayali tam da böyle bir hedef. Xi’ye göre, bu yalnızca kendisinin değil, Çin halkının da hayali. “Amerikan Rüyası”ndan esinlenerek “Çin Rüyası” olarak adlandırılan bu rüyayı ilk ortaya atan kişi Xi değil; ancak kavramın içini dolduran ve ete kemiğe bürünmesini sağlayan ta kendisi. Xi, Çin Rüyasını, en basit anlatımıyla Çin halkının canlanması olarak tanımlıyor. Bu tanımın altında yatan düşünce, Çin’i, ÇKP’nin öncülüğünde, 19. yüzyıl öncesinde olduğu gibi Asya’nın ve hatta dünyanın refah düzeyi en yüksek ve en gelişmiş ülkeleri arasına sokmak, mümkünse de bir numaralı gücü haline getirmek. Bu amaçla Xi, 2017 yılında gerçekleştirilen ÇKP’nin 19. Ulusal Kongresi’nde üç aşamalı bir plan ortaya koydu. Bu plana göre, ilk aşamada, ÇKP’nin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2021’e kadar Çin’de aşırı yoksulluk ortadan kaldırılarak Çin, orta halli müreffeh bir toplum haline gelecekti. Xi, yoksulluğun ortadan kaldırılması hedefine 2020 yılında ulaşıldığını ve böylelikle Çin rüyasının ilk aşamasının başarıyla tamamlandığını duyurdu. Böylelikle Çin, 1970’lerden bu yana 770 milyondan fazla kişiyi mutlak yoksulluktan kurtararak erişilmesi güç bir başarıya imza attı. Çin Rüyasının ikinci aşaması, 2035 yılına kadar sosyalist modernizasyonun gerçekleştirilmesini öngörüyor. Bu ara aşamada amaçlanan, orta derecede gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşarak temel modernleşmeyi sağlamak. Bu hedefe ulaşıldığında ortak refah, nüfusun tamamı için daha elle tutulur hale gelecek ve toplumun tamamının temel kamu hizmetlerine eşit erişimi sağlanacak. Bu hedeflere ulaşabilmek için ÇKP, Çin ekonomisini güçlendirilmeyi, modern ekonominin inşasını tamamlamayı ve Çin’i yenilikte (innovation) dünya lideri yapmayı hedefliyor. Orta derecede gelişmiş ülkeler düzeyine yükselmenin önemli bir koşulu da Çin halkının genel gelir düzeyinin yükseltilmesi. Çin Rüyasının nihai hedefi ise, büyük modern bir sosyalist ülkeyi kapsamlı bir şekilde inşa etmek. Diğer bir deyişle, nihai hedef, müreffeh, güçlü, demokratik, kültürel olarak gelişmiş ve her bakımdan uyumlu bir ülke inşa ederek Çin’i askeri, iktisadi ve kültürel açıdan dünyanın bir numaralı ülkesi haline getirmek. Xi, 1953 doğumlu, yani 68 yaşında. Çinli liderlerin uzun yaşamak gibi bir özelliği olmakla birlikte –eski liderlerden Deng Xiaoping 93 yaşında öldü, Jiang Zemin ise 95 yaşında– Xi’nin 2049’a gelindiğinde ülke yönetiminde yer alması olası görünmüyor. Dolayısıyla da Xi için öngörülebilir hedef, 2035 yılında tamamlanacak olan ikinci aşamanın başarıya ulaşması ki zaten başarılı olunması durumunda nihai hedefe giden yolun taşları da döşenmiş olacak. Bu durumun fazlasıyla bilincinde olan Xi, Parti içindeki gücünü pekiştirdikten sonra Çin ekonomisini altyapı ve inşaat sektörü odaklı olmaktan çıkararak ileri teknoloji ve yenilik odaklı bir ekonomiye dönüştürmek için kolları sıvadı. Xi yönetimi altındaki ÇKP, bir yandan teknoloji ve yenilik odaklı modern ekonominin inşası için çalışmalarını sürdürürken, diğer yandan da dünyanın en eşitsiz toplumlarından biri olan Çin’de toplumsal adaleti sağlamak amacıyla “ortak refah”ın inşası için adımlar atmaya başladı. Muğlak bir kavram olan “ortak refah”, Xi’nin ÇKP’nin önde gelen kuramsal dergilerinden Quishi’da 15 Ekim’de yayınlanan yazısında nispeten açıklığa kavuştu. Xi’ye göre, ortak refah inşasının birincil amacı, toplumsal gelirin zeytin şeklinde bir dağılımının sağlanarak daha adil bir düzenin kurulmasıdır. Toplumun büyük bir kısmının orta sınıfa, çok daha küçük kesimlerininse alt ve üst sınıflara mensup olduğu böyle bir yapı sayesinde daha adil bir gelir dağılımına sahip olan Çin toplumunun ÇKP’nin öncülüğünde uyum içinde yaşaması sağlanacaktır. Çin halkının mutluluğunu ve ÇKP’nin ülkedeki hakimiyetini sağlamlaştırmanın yolu, ortak refahı herkes için sağlamaktan geçiyor. Xi, yazısında bazı ülkelerde orta sınıfın çökmesi sonucunda zenginler ile yoksullar arasında bir kutuplaşma yaşandığını belirterek bu durumun toplumsal parçalanmaya, siyasi kutuplaşmaya ve popülizmin yükselmesine yol açtığını belirtmektedir. Xi’ye göre, bu tür bir duruma, Çin toplumunun uyumunu ve istikrarını bozacağı için kesinlikle izin verilemez. Bu nedenle Çin’in hızlı iktisadi büyümesinin sonucunda ortaya çıkan dengesiz ve yetersiz kalkınma ortadan kaldırılmalı ve ortak refahın gerçekleştirilmesi için çalışılmalıdır. Xi, ortak refaha erişmek için kavranması gereken dört ilkeden bahsetmektedir. Bunlardan ilki, refaha erişim için çalışkanlığın ve yeniliğin teşvik edilmesidir. Bu ilkeye göre, devlet, insanların eğitim düzeylerini ve profesyonel becerilerini geliştirmelerini sağlayacak koşulları sağlamalıdır. Bu, onların iş bulmalarına, yeni işler kurmalarına ve böylelikle zenginleşmelerine yardımcı olacaktır. ÇKP’nin önceliği, toplumsal katmanlaşmayı önlemek ve insanların zenginleşmesi için fırsatlar yaratmak olmalıdır. İkinci ilke olan temel ekonomik sisteme bağlı kalma ilkesine göre, Çin, ekonominin başlıca dayanağı olarak kamu mülkiyeti sistemini sürdürürken, aynı zamanda da çeşitli mülkiyet sistemlerini, yani özel sektörü geliştirmeye devam etmelidir. Bu ilke de ilk ilke gibi kişilerin zenginleşmesini desteklemeyi hedeflemektedir. Ne var ki bu, zenginleşenlerin diğerlerini unutacağı bir sistem olmak yerine önce zenginleşenlerin diğerlerine öncülük edeceği ve hatta destek vereceği bir ekonomik sistemdir. Ayrıca bu ilkeye göre yasalara aykırı zenginleşmeye izin verilmemelidir. Çin’in ekonomik kapasitesinin farkında olarak mevcut durum altında en iyiyi gerçekleştirme ilkesine göre, ÇKP, pastayı iyi dağıtmalı ve makul bir paylaşım modeli kurmalıdır. Bunun için ihtiyaçlar ve olanaklar iyi bir şekilde belirlenip iyi planlar yapılmalıdır. Böylelikle devlet, kişilerin iyi bir yaşam sürmeleri için gerekli olan temeli oluşturmalı; ama bunu yaparken de onları tembelliğe sürüklememelidir. Son olarak, Çin, kalkınmanın zahmetli ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunun ve uzun vadeli bir çaba gerektirdiğinin bilinciyle sabırlı hareket etmeli ve adım adım ilerlemelidir. Aksi durumda Çin, yüzyıllardır gelişme içinde olsalar da toplumsal yapıları gereği ortak refah sorununu çözememiş ve aksine toplumdaki gelir eşitsizliğinin giderek arttığı ülkeler gibi olabilir. Bu çerçevede ÇKP, kırk yıldır uyguladığı model uyarınca Zhejiang eyaletini ilk uygulama yeri olarak seçmiştir. Zaman içinde buradan elde edilen deneyimler, diğer bölgelere, o bölgelerin şartları dikkate alınarak aktarılacak. Her ne kadar Xi liderliğindeki ÇKP toplumsal adaleti sağlamayı amaçlasa ve bu yönde aşırı zenginliği törpüleyip orta sınıfları güçlendirmeyi hedeflese de unutulmamalı ki ÇKP’nin yönetimi altındaki Çin, bir sosyalist sistem değildir. Çin bugün, Maocu dönemin sosyalist yapısının 1980’lerden itibaren adım adım neoliberal dönüşümünü gerçekleştirmiş ve kapılarını iş insanlarına sonuna kadar açmış bir parti tarafından yönetilmektedir. Bugün gelinen noktada ÇKP yöneticileri neoliberalizmin ülkede yarattığı aşırılıkların ülkeyi sürükleyebileceği istikrarsızlığın farkına vardıkları için uyumlu bir toplum yaratma hedefiyle toplumsal adaleti, yine kapitalist bir yapıda sağlamak amacındadır. Yoksa hedeflenen sosyalist bir düzen kurmak değil, Xi’nin de belirttiği üzere gelirin nispeten adil bir dağılımını sağlayarak, günümüzde Çin orta sınıfı üzerinde yükselen ÇKP’nin varlığını sürekli kılmaktır.