2008'deki küresel ekonomik krizin tetikleyicisi Lehman Brothers’ın likidite problemiyle ani batışı akıllarda taze... Fitch Ratings uyarıyor; Çinli emlak şirketi Evergrande temerrüde düşerse domino etkisi ile dünya piyasalarını etkileyebilir. 2008'e benzer bir panik havası var...  Yine tarihi günlerden geçiyoruz.  COVID-19’un dünyanın aşılanmamış önemli kesiminde yarattığı sağlık sorunu bir yana ekonomilerde neden olduğu sorunlar, bugün dünyanın hemen her yerinde yükselen enflasyonun en önemli nedenlerinden.  Enflasyonun parasal bir olgu olduğu hatırlandığında merkez bankalarının 2008 Küresel Finansal Krizi’nden bu yana ve özellikle pandemi döneminde yarattığı para arzının, ertelenmiş ve yüksek taleple birleşmesi ekonomi ders kitaplarına uygun bir tempoda fiyat artışlarına neden oluyor. İklim Krizi küresel gıda fiyatlarını yıllık %33’e taşırken bir ayrı açıdan da ısınma ve susuzluğun etkilerini izliyoruz. Bir taraftan fiyat artışları ekonomileri zorlamanın ötesinde Almanya ve Kanada’da olduğu gibi siyaseti etkilemeye başlıyor, bir taraftan da hızlanan enflasyona yavaşlayan küresel ekonomik aktivite eşlik ediyor. Arka planda bu gelişmeler yaşanırken, bu hafta dünyada merkez bankalarının haftası.  ABD merkez bankası Fed ve TCMB dâhil 15 ülkenin merkez bankası para politikası kurullarını toplayacak ve faiz/para politikası kararlarını açıklayacak. Hemen hepsi de ekonomisinde işlerin nispeten iyi gittiği ancak enflasyonun yükseldiği Fed’in tahvil alım programında azaltmayı ilan edip etmemesine göre pozisyon almaya çalışacak. Fed’in para enjeksiyonu azalırken bir de ABD hükümetinin mali desteklerinin azalması dünya ekonomisi adına dönüm noktası. Faiz artışları mutlaka arkasından gelecek ancak hem tahvil programını ne zaman ne tempoda sıfırlayacağı tüm ülkelerde büyümenin ve enflasyonun seyrini etkileyecek. TRUMP GİTTİ, BİDEN GELDİ AMA ABD-ÇİN KAPIŞMASI BİTMEDİ Bu kadar belirsizlik yetmezmiş gibi bir de Çin ekonomisinden gelen bir dalga mevcut.  Trump gitti, Biden geldi ancak ABD-Çin eksenindeki ekonomik savaş hız kesmedi. Dili belki değişti ancak her iki dev ekonomi de önümüzdeki 50 yılda kimin dünyaya hâkim olacağının savaşı içinde.  ABD Biden yönetiminde rekabet gücünü tazelemek için altyapı yatırımlarına odaklanırken, son 40 yılın büyüme rekortmeni Çin ise ABD ile devam edeceği “savaşta” uzun soluklu yüksek büyüme döneminde ortaya çıkan dengesizlikleri temizlemek peşinde. Borç krizi ve etrafında gelişen panik havasını bu şekilde okumak doğru olur. Fed büyük olasılıkla 22 Eylül gecesi “tapering” açıklamasını pas geçecek ve piyasalar kısa süreliğine rahat nefes alacak. Ancak Çin’in dev inşaat şirketinden gelen kötü kokular yakın vadede dahi işlerin rahatlamayacağını anlatıyor. Bugün Çin ekonomisinde CSD primi son üç günde yüzde 30 artmış durumda.  Aynı günler içinde Türkiye’ninki de yeniden 400 bandını geçti. Tabi bunun nedenlerinden bir tanesi ortalık bu kadar toz dumanken faiz indirme macerasına girişmek üzere olan TCMB elbette. Evergrande, Çin'in en büyük ikinci emlak geliştirici şirketi.  Son on yıldaki devleşmesine eşlik eden 300 milyar dolardan fazla yükümlülüğü var. Yüksek borcu sonucunda sadece 2022'de ödemesi gereken 7 milyar dolar borcu bulunan şirketin bu perşembe günü gerçekleştirmesi gereken “faiz ödemeleri” konusunda akıbet net değil.  Ülkeyi, ekonomisini, şirketleri sıkı denetleyen Çin hükümetinin ise olası bir ödeyememe halinde devreye girip de şirkete yardım edeceğine dair henüz bir işaret yok. Perşembe günü Evergrande’nin yapması gereken ödemeleri arasında %8,25 faizli beş yıllık tahvilin faizi 83,5 milyon dolar var. Ödeme yapılmazsa temerrüde düşme ilanını izleyen 30 gün, ancak piyasaların 30 gün bekleyecek sabrı yok. Evergrande'nin aynı gün başka bir tahvil için de 36 milyon dolar kupon ödemesi gerekiyor. Şirketin bu yılın sonuna kadar ödenmesi gereken 669 milyon dolar kupon ödemesi var. Rakamlar çok büyük değil ancak şirket likidite krizinde.  Yatırımcıları da temerrüt fiyatlamakta. Borç yapılandırma sesleri duyulmaya başlandı bile. Küresel Finansal Kriz’in tetikleyicisi Lehman Brothers’ın benzer likidite problemiyle 2008 Eylül’ünde ani batışı ve ABD hükümetinin devreye girmeyerek batışına izin verişi tabii akıllarda taze.  Çin’de Evergrande benzeri kaç emlak şirket olduğu bilinmiyor. Ya da henüz bilinmemekte.  Fitch Ratings, Evergrande'nin temerrüde düşmesi durumunda çok sayıda endüstrinin kredi risklerine maruz kalabileceği konusunda uyarmakta; en çok da küçük bankaların ve finansal olarak kırılgan başka emlak şirketleri başta olmak üzere. Çin hisse senedi piyasasında benzer şirketlerin hisse değerleri sert düşüşle korkuyu yansıtır nitelikte.  Domino etkisi ile dünyanın büyük hisse senedi piyasalarında da benzer bir panik havası var. Çin Merkez Bankası likidite krizini aşmak amacıyla iki gün önce haftalık repo ihalesi ile 14 milyar dolar para verdi piyasaya, ancak tabii sorun bu rakamdan daha büyük. Çin Merkez Bankası sistematik bir likidite krizini engelleyecek araçları kullanmaktan çekinmeyecek ancak buzdağının görünmeyen kısmı mevcut durumun dünyanın lokomotifi Çin ekonomisinde büyümenin çok sert yavaşlayacağı. Bunun etkileri elbette Çin’den dışarı, dünya ekonomisine yayılacak nitelikte.  Tam da enflasyonla baş etmek üzere başta Fed olmak üzere büyük merkez bankaları parasal sıkılaştırmayı gündeme taşımışlarken. Üstelik delta varyantı nedeniyle kısmi yasaklar Çin ekonomisinde ve tabii tedarik zincirleri üzerinden dünya ekonomisinde çoktan frene basıldığını gösteriyor. Salgın yasakları diğer yandan Çin’de perakende harcamalara ve seyahatlere zarar verirken, emlak fiyatlarını soğutmaya yönelik adımlar da etkisini göstermekte. EVERGRANDE’NİN DURUMU ÇİN’DEKİ BÜYÜMEYİ DOĞRUDAN ETKİLEYECEK Çin ekonomi yönetimi bir yandan ekonomiyi desteklerken bir yandan da varlık balonlarını engellemeye çalışmaktaydı. Ancak denge bozulmuşa benziyor. Evergrande’in durumunun geniş emlak piyasası üzerindeki yansımalarının Çin büyümesi üzerinde büyük doğrudan bir etkisi olacağını söylemek doğru olur. Bunun salgın çıkışında zirveleri zorlayan emtia fiyatlarını aşağıya döndüreceği ve emtia gelirine bağımlı ekonomileri de olumsuz etkileyeceğini söylemek de gerekli. Gelişmekte olan piyasalardan bir tur daha para kaçışı anlamına geliyor aynı zamanda. Çin’den gelen bu dalga Türkiye dahil tüm ekonomiler üzerinde olumsuzluklar yaratacak boyutta. Türkiye ise mevcut eksi reel faizini belki bu hafta faiz indirimi işle daha da derinleştirmek üzere. TL’nin tüm bu olup bitenden yara alacağı, faiz inerse daha da sert bir dalgaya maruz kalacağı da kaçınılmaz bir gerçek. GA.