Ben ekonomist değilim, alanım daha çok iletişim. Günümüzde de olgudan çok algının geçerli olduğunu söylesem çok itiraz eden çıkmaz sanırım. Bir şeyin aslında ne olduğu değil, nasıl algılandığı geçerli olunca, neyi söylediğinizden çok nasıl söylediğiniz önemli hale geliyor. Bu yüzdendir ki, algı yönetmek de siyasetin temel kuralı haline geliyor. Acı bir gerçek: Hakikat bizden yana olsa da, AKP algı yönetimini ÇOK İYİ beceriyor. GERÇEK: Dolar yükselmiyor, Türk Lirası değer kaybediyor. Güncel bir örnek üzerinden gitmek adına dolar örneğini alalım. Hiç ekonomiden anlamayan birine anlatır gibi anlatayım: Dolar uluslararası paralar için bir ölçü birimidir. Tüm dünya piyasalarında geçerliliği olduğu için paranın değeri dolar karşısındaki değeriyle ölçülür. Yani “Dolar yükselmiyor, dolar halen 1 dolar” diyenler kısmen haklıdır. GERÇEK: Dolar yükselmiyor, düşüyor Peki her şeyi dolarla ölçüyorsak doların değerini nasıl ölçüyoruz. Bunun için kullanılan yöntem Dolar Endeksi: Dolar endeksi tanım olarak, ABD Doları'nın Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, Kanada Doları, İsveç Kronu ve İsviçre Frangı gibi uluslararası piyasalarda yüksek hacme sahip, gelişmiş ülkelerin para birimleri karşısındaki sepet kur değerini ifade eder.” Peki, nedir şu andaki güncel dolar endeksi? Yazının yazıldığı tarihte (25 Kasım) dolar endeksi 92,76 dır. Bu rakamın ne anlama geldiğini merak edenler için bir bilgi, Dolar Endeksi ilk hesaplanmaya başlandığındaki değer 100 olarak kabul edilmiş, bu değer 110’un üzerine hiç çıkmamış 90’ın altına hiç inmemiş. Yani Dolar tarihindeki en düşük değerlerden birine sahip. Ve bu şartlara rağmen TL dolar karşısında değer kaybetti. ALGI: Doların yükselmesi dışarıdan kaynaklanıyor. Muhalif milletvekilleri, sosyal medyada sözü dinlenen muhalif fenomenler, köşe yazarları, gazete manşeti atanlar Türk Lirasının değer kaybettiği gerçeği yerine doların yükseldiği algısına hizmet etmeyi sürdürüyor. “DOLAR UÇTU”, “DOLAR ALDI BAŞINI GİDİYOR”, “DOLARIN ATEŞİ SÖNMEDİ” vs vs. Oysa ki dolar ne uçuyor, ne alıp başını gidiyor, ne de sönmesi gereken bir ateşi var. O manşetlerin ve ajitasyonun doğrusu “TÜRK LİRASI DİPTE”, “TÜRK LİRASI ÇAKILDI”, “PARAMIZIN DEĞERİ DÜŞTÜ” olarak kullanıldığında hem gerçeğe yaklaşmış hem de ekonomik çöküşün sebebini dış güçlerden arayan sahte algıyı güçlendirmemiş olabilirdik. Keşke muhalif basınımız sitelerine tık almak için, muhalif vekillerimiz Twitter’da RT alıp takipçi “kasmak” için değil de, biraz da halkın algısını doğru yönetmek için kafa yorsalar. Keşke AKP bir laf ederken “acaba bunu derken neyi amaçlıyorlar” diye düşünse, keşke muhalefetin ana dinamiği CHP her alanda kullanılacak dile biraz daha özen gösterse. SORU: Algı yönetimi mi güçlü ekonomik yıkım mı? Yine dolar örneğinden gidersek, elindeki para gün geçtikçe değersizleşen, yoksullaşan kitleler, evinde içecek bir tas çorba bulamadığı zaman suçlu olarak “dolar”ı mı görecek, yoksa AKP’yi mi? Kafamızda bir ezber var ya hani: “Ekonomik kriz yaşanırsa AKP gider” diye. AKP’nin algı yönetimindeki hüneri ve bizim özensizliğimiz düşünüldüğünde, FETÖ’nün dahi suçlusu olarak CHP’yi ilan edip buna alıcı bulan AKP, “ABD ile bir olup hükümeti yıkmak için doları arttıran CHP” imajını oturturken zorlanır mı? “DOLAR UÇTU GİDİYOR” diye manşet ya da tweet atarken bunları da düşünsek fena olmaz mı? Sosyal medyada algı yönetsin diye trollere her ay milyonlarca TL harcayan AKP bunu neden yapıyor? Bu soruları düşünelim. Bir de algı yönetimine yüklenen negatif anlamdan kurtulalım. Algı yönetmek iyi veya kötü şey değil, günümüzün zorunluluklarından. Mesele algıyı gerçeğe doğru yönetme becerimizin olup olmaması.