Özgür Çoban yazdı | Alman siyasetinde koalisyon bilmecesi
Politikyol
Almanya’da, Hristiyan Birlik, liberaller ve Yeşiller arasında gerçekleştirilen koalisyon ön görüşmelerinin bir konsensüs sağlanmadan sona ermesinin neden olduğu siyasi kriz olanca gücüyle gündemi belirlemeye devam ediyor.
Koalisyon krizinin olması gerektiği yeri yani masayı terk edip hızla diğer alanlara metastaz yapıyor olması çözüme ulaşmayı daha karmaşık hale getiriyor. Görüşmelere katılan partilerin temsilcileri yaptıkları açıklamalarla birbirlerini suçlarken devreye Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier girdi. Ülkeyi bir anda politik kısırdöngüye sokan koalisyon krizine çözüm arayan Steinmeier, siyasi partilerin liderleriyle görüşmeye başladı. Steinmeier, herkesi sorumlu davranmaya çağırdı. Esasında Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasının ince bir mesaj içerdiği de gözlerden kaçmadı. Steinmeier’ın bununla içerisinden geldiği sosyal demokratlara da “hadi artık inadı bırakın, sıkıntı büyüyor” imasında bulunduğu söylenebilir. Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) daha seçimden birkaç saat sonra muhalefete çekileceğini açıklaması siyasete “Jamaika Koalisyonu”nu mecburi istikamet olarak tayin etmişti. Gelinen noktada, Alman kamuoyunda Cumhurbaşkanı’nın hali hazırda devam eden büyük koalisyonu sürdürmesi için partisini ikna etmesine yönelik beklentiler giderek ete kemiğe bürünmeye başladı. Konuya ilişkin yapılan anketlerde de erken seçim ya da Hristiyan Birlik-SPD koalisyonunun sürmesine yönelik eğilimler ağır basıyor. Bu süreçte, koalisyonu sürdürmesi için SPD Lideri Schulz’un ağır bir kamuoyu baskısına maruz kalmasına tanıklık edebiliriz. Zira ülkeyi erken seçime götürmenin bazı riskleri mevcut ve bunlar yabana atılacak gibi değil. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi aşırı sağcı AfD tehlikesi Almanya’da güneşi perdeliyor. Her ne kadar anketler olası bir erken seçim sonucunda şu anki oy oranlarının değişmeyeceğini gösterse de siyaset bilimcileri o yönde düşünmüyor. Siyaset bilimciler, koalisyon ön görüşmelerinin dağılmasını, “demokrasiye olan inancın zedelenmesine neden oldu” şeklinde yorumluyor. Başbakan Angela Merkel’in bir türlü “uzlaştırmacı” tavrını sergileyemediğini vurgulayan siyaset bilimciler, “erken seçimin en büyük galibinin ırkçı AfD olacağı” görüşünü savunuyor. Bu söylemden yola çıkarak, ülkeyi erken seçime götürecek siyasi liderlerin ırkçı partinin oy oranını artırması durumunda ağır bir siyasi bedelle karşı karşıya kalacaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bir anlamda ülkenin kaderini adeta bir front örgüt görüntüsü veren AfD’nin ellerine teslim etmek anlamına geliyor ki şu anda oldukça kaotik bir halde bulunan göçmenler, dış politika ve savunma politikaları, AB ve Euro bölgesi gibi sorunlar, iç politik çekişmeler nedeniyle buzdolabında bekletiliyor.
İhale liberallere kaldı
Bu aşamada Alman siyasetçilerin ivedilikle karar alması gerekiyor. Anketler, Almanların önemli bir bölümünün erken seçimden yana olduğunu gösteriyor. Görünen o ki bu durumu yalnızca SPD’li bir koalisyon uygulaması tersine çevirebilir.
Koalisyon ön görüşmelerine katılan partilerin liderleri “tüm tavizleri kendilerinin verdiğini hatta sınırlarını zorladıklarını” belirtiyor. Ancak kulislerden yansıyanlar durumun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Liderlerin, masaya “Rus ruleti” mantığıyla oturduğu, “ya hepsini alırım ya da hiçbir şey” şeklinde hareket ettikleri belirtiliyor ancak şu aşamada ihalenin ağırlıklı olarak liberallerin lideri Christian Lindner’in üzerinde kaldığını söyleyebiliriz. Zira masayı ilk olarak Lindner’in terk ettiğini unutmamak gerekiyor.
Durumu tek cümleyle özetlersek; Yeşiller liberalleri, liberaller Merkel’i, Merkel de Yeşiller’i ve liberalleri suçluyor. Bugünden yarına ülke siyasetindeki bu amorf görüntünün düzelmesini beklemek doğru olmaz ancak demokrasi alanında önemli birikimleri olan Almanya’nın bu sıkıntının da üstesinden zor da olsa geleceğini ifade edebiliriz.
Bu arada, görüşme masasında Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin sorunların da gündeme geldiği, bu maddede de hararetli tartışmalar yaşandığı basına yansıdı. Türkiye ile ilgili madde tabii ki masanın dağılmasında ana unsurlardan biri değil ama Merkel dışında üyelik müzakerelerinin devam etmesini savunan bir lider olmaması da kayda değer bulunabilir.
Sonuç olarak, Almanya’da siyaset kazanı bir süre daha hararetle kaynamaya devam edecek. Alman kamuoyunun şimdiden “erken seçim” düşüncesini satın aldığından hareketle liderleri zor bir sürecin beklediğini söylemek yanlış olmaz.
Yorumlar
Popüler Haberler
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Marmaray'da bir kişi intihar etti
Bahtiyar Aladağ isimli erkeğin katliamı: Ölü sayısı sekize yükseldi
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
DEM Parti eş genel başkan yardımcısı Sevtap Akdağ gözaltına alındı
Marmara Adası'ndaki toprak kaymasında göçük altında kalan ikinci işçinin de cansız bedenine ulaşıldı