Başörtülü bir kadın  polisin copla başörtülü göstericilere vurmasına şaşırmıyorum. Çünkü başörtüsü, bir kadını vicdanlı yapmak için yeterli değil. Tıpkı kimliğinde “Müslüman” yazmasının yeterli olmadığı gibi…  Günlerdir, elindeki copu başörtülü kadın göstericilere yönelten “başörtülü kadın polis” fotoğraf karesini konuşuyor Türkiye… Furkan Vakfı kurucusu Alparslan Kuytul ve destekçilerinin gösterilerinde polisin uyguladığı gücün orantısızlığı Türkiye’de yaşayan her kesimi endişeye sevk etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla orantısızlığı kabul ederek, soruşturma açıldığını ifade etti. Lâkin ifadesindeki “Kuytulcuların uzun zamandır tüm tahrik, hakaret ve istismarlarına güvenlik güçlerimiz hep sabırla orantıyla mukabele etmişlerdir. Ancak bugün tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç uygulamak, bizim yöntemimiz olmamalı idi. Adana Valiliği’mizce, gerekli soruşturma başlatılmıştır.” sözlerine katılmak mümkün değil. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla orantısızlığı kabul ederek, soruşturma açıldığını ifade etti. Lâkin Soylu’nun “Kuytulcuların uzun zamandır tüm tahrik, hakaret ve istismarlarına güvenlik güçlerimiz hep sabırla orantıyla mukabele etmişlerdir. Ancak bugün, tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç uygulamak, bizim yöntemimiz olmamalı idi.” sözlerine, geçmişte yapılan yöntemler göz önüne aldığımızda, maalesef  katılmak mümkün değil. Zira polis,8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle yürüyüş yapmak isteyen kadınlara da SERT müdahale etti. 14 Mart Tıp Bayramı’nda bir grup doktorun, Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koyma eylemine de SERT müdahale etti. Malum, 1 Mayıs İşçi Bayramı yaklaşıyor ve bizler muhtemelen polisimizin SERT müdahalesini yine konuşacağız.
Şiddete başvurmadığı sürece insanların yürümesi, anıta çiçek koyması, neden polisi tahrik ediyor?  Her iktidar döneminde bu manzaraları görmek zorunda mıyız? Hiç mi bir şeyler değişmeyecek? Neden her iktidara gelen sokaklardan nefret ediyor?
Şiddete başvurmadığı sürece insanların yürümesi, anıta çiçek koyması, neden  polisi tahrik ediyor Süleyman Bey? Her iktidar döneminde bu manzaraları görmek zorunda mıyız? Hiç mi bir şeyler değişmeyecek? Biz de yürüdük vakti zamanında, biz de el ele tutuştuk, biz de haklarımız için sesimizi duyurmak istedik. Neden her iktidara gelen sokaklardan nefret ediyor? Bununla birlikte en başta belirttiğim “başörtülü bir kadın  polisin copla başörtülü göstericilere vurmasına” şaşırmadığımı belirtmek istiyorum… Çünkü başörtüsü, bir kadını vicdanlı yapmak için yeterli kriter değil. Tıpkı kimliğinde “Müslüman” yazmasının yeterli olmadığı gibi…  Hazır yeri gelmişken söyleyeyim; aşırı kutsiyet yüklenilen başörtüsünün, günümüz Türkiye’sinde anlamını yitirmesine sebep olanlara da selam olsun. Allah’tan korktuğunu ve yaptıklarını Allah için yaptığını iddia edenlerin yaptıklarından korkar hale gelmemizin sorumluluğu bizlerde… Bizler, “Zulüm bizdense, ben bizden değilim.” diyebilen Rachel Corrie kadar haksızlık karşısında dik duramadık maalesef. Gerek ülkemizde gerek dünyada yaşayan genç insanların dinden uzaklaşmasının bana göre en büyük sebebi, yönetici konumundaki insanların söylemleri ve yaptıklarıyla ilgili tezat davranışlarını anlamlandıramaması… Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşta sivil yerleşim yerlerine yapılan saldırılar sırasında yaralanan bir öğretmeninin şu sözlerini unutamıyorum : “ Biz tarih okuduk ama bunun bizim topraklarımızda olabileceğini hiç düşünmedik.” Biz de vakti zamanında birlikte eylem yaptığımız, ekmeğimizi bölüştüğümüz, el ele tutuştuğumuz insanların iktidarın gücüyle nasıl değiştiğine ve dönüştüğüne şahit oluyoruz. Samimi olarak söyleyebilirim ki, bugün canım dünden çok daha fazla acıyor.