Ateşkes haftası mı?
Politikyol
TCMB’nin bir karar alması gerek; iktidarın rahatlama hayali kurduğu nisana kadar, yatırımcılarla bir ateşkes yapmak ya da yapmamak. Yani faiz indirimlerini sürdürmemek ve piyasayı yatıştırmak. Bu ateşkesle piyasalar nefes alabilir.
Merkez Bankası aldığı kararlarla Türkiye ekonomisinde son 3 ayda yarattığı yıkımı ölçebilecek yetkinliğe hala sahip. Ölçmek yerinde karar almak için gerekli bir ön koşul olsa da tek başına yeterli değil. Bozulan enflasyon beklentileri yalnızca döviz ve altına artan taleple döviz kurunu yükseltmiyor; ticaretin olağan bir fiyatlama ve ödeme sistemi içerisinde işlemesine de mani oluyor. Bu durumun ağır sonuçlarını satın alma gücü kaybı, batık krediler ve yüksek işsizlikle yaşayacağız. Bu esnada elde edilen cari fazla ise tek teselli ikramiyesi olacak.
Geçtiğimiz ayki PPK toplantısı öncekilerinden ayrıydı, çünkü toplantı öncesinde bir spekülatif atak yaşanmış, buna rağmen PPK zaten meyilli olduğu kararı uygulamıştı, yani hiçbir olağanüstülük yokmuşçasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen talimatı uygulamışlardı. Kararın ardından Erdoğan’ın ekonomiye ve özellikle faizlere ilişkin daha da sertleşen dili ile TCMB’nin yapmış olduğu döviz kuruna müdahale olmayacağına ilişkin ilk açıklama yangını daha da tutuşturdu. Ta ki dolar kuru 14 TL seviyesine ulaşıp önce 3 parça halinde, sonra 15 TL’ye yaklaşınca diğerlerinin toplam hacmini aşacak düzeyde dövize satım müdahalesi yapılana kadar. Enflasyon beklentilerinin bozulduğu, yani yeni faiz indirimleri gelmese dahi reel faizin eksi olacağına inancının arttığı bir ortamda, eksi rezervlere sahip TCMB’nin döviz satımı beklenildiği gibi pek etkili olmadı. Yalnızca TCMB için, en azından şimdilik, 14 TL civarının bir sınır olduğunu gördük. Fakat bunun sürekliliği pek de kolay değil.
Yine de bu konuya dair daha olumlu yanları da belirtelim; artık cari açık vermiyoruz ve yabancılara ait sıcak para ile büyük ölçüde vedalaştık. Yani TL’ye güvenmeyip çıkmak isteyen yabancılar artık ana oyuncular değiller. Dış ödemeler dengesi krizi beklenmediği için dış borç ve ithalat ödemelerinde de bir sorun yok. Ötesi cari fazla verdiğimiz için TCMB’nin rezervlerini bir taraftan boşaltırken diğer taraftan doldurması mümkün. Mesele şu ki bu kadar itibar yoksunu bir yönetimle ve eksi reel faiz beklentisiyle, döviz satıp istikrar satın almak zor.
Bu nedenle TCMB’nin bu hafta bir karar alması gerek; iktidarın rahatlama hayali kurduğu ilk dönem olan Nisan ayına kadar, yatırımcılarla bir ateşkes yapmak ya da yapmamak. Daha açık bir şekilde ifade edersek; faiz indirimlerini sürdürmek ve geleceğe ilişkin devam kararı mı vermek veya alınan kararların ilk hasarlarının tespiti sonrası duraklayarak piyasayı yatıştırmak.
Böyle bir ateşkes olursa piyasalar nefes alabilir ve reel sektör de kısa vadede önünü görebilir hale gelir. Tabii şu ana kadar gerçekleşen yoksullaşma baki kalır. Nihai bir barış ve haliyle denge sağlayacak bir faiz artırımının şu aşamada mümkün olmadığını biliyoruz. ABD piyasaları, Çin ekonomisi ve Covid-19 kaynaklı olumsuz gelişmeleri bir kenara bırakıyoruz.
Eğer TCMB piyasayla çatışmadan yana duruş sergilemeye devam ederse; ya tutarlı olup 14 TL düzeyinden döviz satmalı ya da Albayrak’ın bakanlık dönemindeki gibi kur yükseldikçe satış için şimdikinden daha yüksek mevziler aramalı. Dolarizasyon had safhada, yani bu durum tek başına kur artışını tetiklemez. Ama seçimler hedeflenerek kredi ve kamu harcaması muslukları açılırsa, işte o zaman yaratılan her TL dövize yeni talep yaratır. Bunun ilk sonuçlarını 2020 yılından biliyoruz; süreklilik arz eden kur artışları, fakat asıl soru nihai sonuçlarının ne olacağı?
Eylül 2018 ve Kasım 2020’de politika faizi bir anda artırılmıştı ve ikincisinde, döviz rezervleri de tüketildiği için, bu politikanın mimarı Berat Albayrak’a da veda edilmişti. Şu aşamada faiz artırımı gündemde değil, indirimlerde ısrar sürerse, cari fazlaya rağmen döviz kurunu tutmak güçleşir ve nihayetinde ekonomi yönetimi zor bir karar almak durumunda kalır. Yani faiz artırımı yoksa ve cari fazla yeterli gelmiyorsa; ya döviz kuru serbest bırakılır, ya kısmi sermaye kontrolleri gündeme gelir ya da tüm bu para politikalarına neden olanlara veda edilir.
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu