Louis-Philippe’nin çabucak çürüyen yumuşak, sulu ve bombe biçimli bir armut olarak tasviri, burjuvazinin ayrıcalıkları için çalışan, yozlaşmış, açgözlü yönetiminin bir metaforu olarak kullanılmıştır. Kralın rejiminin yolsuzlukları, çürümüş ve kokuşmuş armutla temsil edilmiştir. Fransa Kralı Louis-Phippe, 1831 yazında kendisini çok iyi hissediyordu. Temmuz Devrimi döneminde yaşanan siyasi ve ekonomik kaos yerini refaha ve istikrara, bırakmıştı. Ancak Lois-Philippe’in huzurunu kaçıran bir şey vardı. 1830’un sonlarında Charles Philipon adında, pek tanınmayan bir sanatçı La Caricature adlı bir hiciv dergisi çıkarmış, son derece ahlaksız ve beceriksiz bulduğu Kralın kafasını armut şeklinde çizmişti. Philipon’un karikatürleri, pek de hoş olmayan bir biçimde Kral’ın şişkin yanaklarını ve çıkık alnını akla getiriyorlardı. Kral çok kızmıştı. Yöneticilerden derginin çıkmasını engellemelerini ve bütün dergileri satın almalarını istedi. Ancak bu çabaları Philipoun’u durdurmaya yetmedi. Bunun üzerine 1831 Kasım’ında karikatürist “Kral’ın şahsiyetine hakaret etme” suçundan Paris’te mahkemeye çıkarıldı. Tıklım tıklım dolu bir salonda konuşan Philipon savcılara kendisi gibi tehlikeli bir adamı yakaladıkları için teşekkür etti, sonra da hükümetin Kral’ı küçültücü harekette bulunan asıl suçluları tutuklamadığını belirtti. Asıl suçlu armuttu. Armut biçimindeki her şeyin bir an önce tutuklanması gerekiyordu, hatta armutlar tutuklanıp bir hücreye kapatılmalıydı. Fransa’daki ağaçlarda binlerce armut vardı, bunların her biri tutuklanmayı gerektirecek bir suç işlemişti. Bu savunma karşısında mahkeme heyeti hiç eğlenmiş görünmüyordu. Altı ay hapis cezası aldı. Ertesi sene armutlu karikatürü yeni bir dergi olan Le Charivari’de tekrar çizince bu sefer yargılanmadan hemen hapse atıldı. Biraz geri gidelim. Louis-Philippe tahta çıkar çıkmaz ilk iş olarak 1814 Anayasasını yeniden düzenlemiştir. Basın özgürlüğü de bu anayasal düzenlemenin kapsamına dâhil edilmiş ve basın üzerindeki denetlemenin kaldırılması yeni anayasayla güvence altına alınmıştır: 1830 Anayasasının söz konusu 7. maddesine göre “sansürlerin yeniden uygulanmasına asla izin verilmeyecektir.” Ancak Ağustos’ta verilen bu güvence çok kısa ömürlü olmuş, aynı yılın Kasım’ında “kralın şahsiyetine yönelik hakareti” (lése majesté) yasaklayan ve ihlali durumunda hapis ile para cezası getiren basın yasası çıkarılmıştır. Basın tarafından kralın ve onun meclisinin haklarına ve otoritesine yönelik saldırıları cezalandıran bu yasa nedeniyle, dönemin muhalif siyasi hiciv dergileri sansüre uğramış, yayıncılar ve karikatüristler hapis/para cezasına çarptırılmıştır. Fakat bütün bu ağır cezalar siyasi muhalefeti hiçbir şekilde caydıramamış, aksine (ileride görüleceği üzere) daha da zekice kaçamaklara ilham vermiştir. İngiliz yazar William Makepeace Thackeray’ın "Sıradan bir sanatçı... Orta halli bir tasarımcı ve hayranlık uyandıran bir zekâ" olarak tarif ettiği Philipon, vasat yetenekli bir karikatürist iken, yayıncılık yapmak üzere çizimi bırakmış ve dönemin tanınmış iki hiciv dergisini, La Caricature (1830-1835) ve Le Charivari’yi (1832-1893) kurmuştur. Isabel S. Johnson’un “mizah gazeteciliğinin babası” olarak tarif ettiği Philipon’un yayıncılık imparatorluğuna, dergiler dışında Aubert isimli yayınevi ve dergilerde çıkan karikatürlerin taş baskılarının satıldığı karikatür dükkânı da dâhildir. Dükkânın vitrininde sergilenen karikatürler siyasi muhalefeti halkla buluşturma işlevi görmüş ve bu işlevi nedeniyle sergilenen baskılar sık sık sansüre uğrayıp toplatılmıştır. Philipon, “yalnızca Kasım 1831-Nisan 1832 tarihleri arasında üç kez yargılanmış, toplamda 13 aylık hapis cezası ve 4600 franklık para cezasına çarptırılmıştır”. Bu tutuklamaların ilkine yol açan, La Caricature’de 30 Haziran 1831 tarihinde isimsiz olarak yayımlanmış olan ve Louis-Philippe’yi bir duvar ustası olarak tasvir eden karikatür olmuştur. Burada kral, tahta çıkalı henüz bir sene bile olmamışken, elindeki malayla ve ayaklarının altında duran alçıyla, arkasında 1830 Devrimi’nin vaatlerinin yazılı olduğu duvarı sıvamakla meşguldür. Botton, karikatürle ilgili şu tespiti yapmıştır: “Philipon, yozlaşma ve beceriksizlikle suçladığı Kral Louis-Philippe'in yüzünü bir armut şekline soktu. Philipon'un çizdiği karikatür, Kral'ın şişkin yanaklarını ve biçimsiz alnını alaya almakla kalmıyor, Fransızcada hem armut hem de ahmak anlamına gelen poire sözcüğüne gönderme yaparak, Kral'ın hâkimiyet gücüyle ilgili saygısız ve alaycı bir tavır sergilemiş oluyordu”. Louis-Philippe’nin çabucak çürüyen yumuşak, sulu ve bombe biçimli bir armut olarak tasviri, burjuvazinin ayrıcalıkları için çalışan, yozlaşmış, açgözlü yönetiminin bir metaforu olarak kullanılmıştır. Kralın rejiminin yolsuzlukları, çürümüş ve kokuşmuş armutla temsil edilmiştir. Örneğin, Armut ve Çekirdekleri isimli 1831 tarihli taş baskısında Auguste Bouquet, kralın tüm yakınlarını (kraliçeyi, prens ve prensesleri) çürümekte olan armudun içinde ziyafet çeken çekirdekler olarak tasvir etmiştir. Meyve olma potansiyeli olan bu tohumlar, ülkenin bütçesini midelerine indirmektedir. Bouquet’in saraydaki kokuşmuşluğu ve çürümeyi temsilen eklediği sinek ayrıntısı dikkat çekmektedir.
Karikatürlerin herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek görsel dili, Louis-Philippe rejimini her zaman korkutmuş, toplum için bir zehir olarak görülmüştür. Sansürlerin altında yatan da bu korkudur.
Armut ile kral Fransa halkının zihninde ister istemez yan yana gelmiş, bununla da kalmayıp baş döndürücü bir hızla ülkede kök salmış, yayılmıştır. Formunun bir çocuk tarafından bile çizilebilecek kadar basit oluşu, armut imgesinin bu başarısına katkı sağlamış etmenlerden biri olmuştur. Louis-Philippe rejiminin bundan sonraki yıllarında kralın şahsı ile armut şekli birbirinden ayrılamaz bir bütüne dönüşmüştür. Karikatürlerin herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek görsel dili, Louis-Philippe rejimini her zaman korkutmuş, toplum için bir zehir olarak görülmüştür. Sansürlerin altında yatan da bu korkudur. O dönem taş baskı tekniğinin yaygın şekilde kullanılır hâle gelmesi, karikatürlerin etki gücünü daha da artırmıştır. Karikatürlerin okuma-yazması olmayan ya da sınırlı düzeyde olan alt sınıfları doğrudan etkileyebildiğini fark eden siyasetçiler, sözcüklerden daha tehlikeli olduklarını düşünmüştür. Dolayısıyla karikatürler, kamu düzenine ve toplumsal istikrara tehdit olarak görülmüştür. Sadece karikatürler değil, gravür veya taş baskıyla basılmış her görsel siyasetçiler için potansiyel tehdittir. Armudu tümüyle yasaklayan 1835 Eylül Yasalarının katı sansürlerine rağmen, bu çağrışım Fransa yurttaşlarının kalplerinden ve zihinlerinden silinmemiştir. Charles Philipon, La Caricature’deki bir yazısında şunları kaleme almıştır: “İnanıyoruz ki miras bıraktığımız şey, Louis-Philippe rejiminin ilk yılları hakkında bir şeyler yazacak ya da bu dönemi anlamak ve araştırmak isteyecek herkesin başvuracağı bir kaynak olacaktır.” Böyle düşünüldüğünde, Philipon ve dergisinde çizen karikatüristler, Louis-Philippe’nin krallığının ilk yıllarını, onu bir armuda dönüştürerek ölümsüzleştirmiştir. 29 Temmuz 1881 tarihi Fransa’da basın özgürlüğü için önemli bir tarih olmuştur; çıkarılan yasayla Fransa’da basın hukuku kurulmuş, yayıncılık ve matbaacılık serbest kılınmıştır. 1861’de vefat eden Philipon o günleri görememiş olsa da mizahın ve karikatürün gücünü kullanarak ülkede basın ve ifade özgürlüğü adına önemli katkılar yapmıştır. Er ya da geç, esaret ve zulüm bitirilir.