Günlük hayatta, ticarette, mahkemede bilfiil görmemiz gereken şu olmalıdır: Yasalar ışığında tereddütsüz karar veren, kendinden, kastından ve geleceğinden emin hüküm kuran kitleler ve merciler. Ekonomi, güven temelinde büyür. Güven karşılığını hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kararlar ve davranışlar bütünlüğünde bulur. Bu bütünün bir boyutu bireyin devletle olan ilişkisi, diğer boyutu da ekonomik hayatın gereği özel hukuk sözleşmeleridir. Hukuk devleti ilkesinin kapsadığı hukuki güvenlik, hukukun uygulanmasındaki belirsizlik veya ani değişim riskini ortadan kaldırmaya yönelik bir garanti veya koruma olarak tanımlanıyor. Hukuki güvenlik için anahtar kavramlar belirlilik, istikrar, öngörülebilirliktir. KASIM 1925’TEN BUGÜNE Mustafa Kemal Atatürk, 5 Kasım 1925’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi açılışında adaletle ilgili düşüncelerini ne güzel ifade ediyor: "Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu büyük müessesenin küş'adında (açılışında) hissettiğim saadeti hiçbir teşebbüste duymadım ve bunu izhar ve ifa­de etmekle memnunum.” Bugünlerde dünyada ve ülkemizde enflasyon artışı ile beraberindeki mali istikrarsızlıkları okurken Atatürk’ün sözlerinin arkasındaki mânâyı iyi anlamak gerek. Mustafa Kemal’in sözlerinin çekirdeğinde, bir uygarlık biçimi olarak hukuk toplumu amacı ve demokratik adalet duygusu başlığında hukuki güvenlik var. HUKUKİ GÜVENLİK VE BELİRLİLİK Günlük hayatta, ticarette, mahkemede bilfiil gördüğümüz şu olmalıdır: Yasalar ışığında tereddütsüz karar veren, kendinden, kastından ve geleceğinden emin hüküm kuran kitleler ve merciler. Belirliliğin ilkeselliği. TTK m. 1’de, Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun (TMK) ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilmiştir. Medeniyeti düzenleyen bu sistemde hep zikrettiğimiz tacirin basiretli bir tacir gibi davranması gerekliliğinde esas unsur, rasyonel, öngörülebilir bir düzen ve işleyişe göre formüle etme, planlama, karar alma ve gerçekleştirme sürecidir. Basiretin tanımı TDK’da ölçülü görüş, doğru görüş olarak belirlenmiştir. DOĞRU GÖRÜŞ NASIL OLACAK? Şartlarınızı hesaplayıp öngörülebilir riskleri alarak gerektiğinde yasalar gereğince hakkınız olana ulaşacağınıza, adil ve hızlı bir yargılamayla pozitif hukukun uygulanacağına inancınız tam olmalıdır.
Hakimlerin, karar verme mercilerinin yargı yetisinden ve tam bağımsızlığından eminseniz, tereddütsüz karar verebildiklerini mahkeme salonunda dahi gözlemliyorsanız hukuki güvenlik vardır.
Mahkemeye başvurduğunuz anda tüm şartları varsa ihtiyati tedbir kararını alacağınızdan, adil yargılanma hakkınızın gözetileceğinden, uyarlama davası şartları oluşmuşsa lehinize kararla döviz borçlanmalarınızın kendi ülkenizin para birimine uyarlanacağından ya da tam tersi durumda şartlar oluşmamışsa da uyarlanmayacağından ve projeksiyonunuzu buna göre çizeceğinizden kuşku duymamalısınız. Hak arama iradenizi kullandığınızda size herkesle eşit mesafe ve hızda hüküm kurulacağına güven tamsa, belirlenmiş koşullara ve dava şartlarına göre kararla hareket edilecekse, demokrasi ve adalet vardır. Hakimlerin, karar verme mercilerinin yargı yetisinden ve tam bağımsızlığından eminseniz, tereddütsüz karar verebildiklerini mahkeme salonunda dahi gözlemliyorsanız hukuki güvenlik vardır. İhracata dayalı bir ekonomik gelişme kaydetmek isterken, hammaddenin, ara malzemelerin de ithal edildiğini göz önünde bulundurarak bakış bütünlüğünü ve hükümlerini sağlayabilirseniz istikrar olur. Tüm bu iseler Cem Akaş’ın çok sevdiğim kitabına esin kaynağı oldu: İse, ki değil. Bununla birlikte hukukçunun görevi pozitif hukuku tespit etmek ve doğal hukuka bakışla uygulamayı yönlendirmektir. Adil bir düzen tasarımını içeren bir hayat kültüründe, demokratik hukuk sistemi ve tasavvuru esastır. Hukuk toplumu gerekçeli toplumdur. Herhangi bir işlemde sebep sonuç ilişkisine dikkat edildiğinde yapılan her hukuki işleminin- görevden almalar dahil- gerekçelendirilebildiği görülüyor, böylelikle şeffaflık kanaati getiriliyorsa süreç olumludur.
Adil bir düzen tasarımını içeren bir hayat kültüründe, demokratik hukuk sistemi ve tasavvuru esastır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 2015/94 Esas, 2016/27 Karar sayılı hükmü, hukuki güvenliği, açık, net, kesin, doğal hukuk ilkeleriyle pozitif hukuka uyarlayarak tanımlaması bakımından çok önemli! Buna göre: “Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirliliktir.” Bu ilkeye göre, kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde acık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karsı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi hukuki güvenlikle bağlantılı olup, birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir.Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. (Anayasa Mahkemesi 26.12.2013 gün ve E.2013/67, K.2013/164)” Hukuk devletinin unsurları, doktrinde de belirlenmiş olup, bunlardan konuyla ilgili iki tanesi “hukuki güvenlik” ve “belirlilik” ilkeleridir. Bireyin devlete güven duyması, ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir. Anayasada öngörülen temel ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarını insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür. Doktrinde hukuki güvenlik ilkesinin gerekleri de şu şekilde sıralanmıştır. 1- Devlet faaliyetleri, önceden öngörülebilir, tahmin edilebilir olmalıdır. 2- Devlet faaliyeti, önceden hukuk kurallarıyla düzenlenmiştir. 3- Hukuk düzeninde mümkün olduğunca hukuki istikrar sağlanmalıdır. 4-İdarenin tek yanlı işlem yapma üstünlüğüne karşı, güvence niteliğindeki kurallarla (bireylere katılma, dinleme ve savunma hakkı gibi haklar tanınarak) birey ile idare arasında denge sağlanmalıdır. 5- İdare, bireyin haklı beklentilerine uygun davranmalıdır. 6-Yasal düzenlemelerde hukuka ve devlete olan güveni zedeleyici hususlardan kaçınılmalıdır. 7-Devlet kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirilebilmesi için hukuk güvenliğinin sağlandığı bir hukuk devleti yaratmalıdır. (Prof Dr. Bahtiyar Akyılmaz, Prof. Dr. Murat Sezginer, Doç. Dr. Cemil Kaya- Türk İdare Hukuku - Ankara 2009, 5.130.131)”
Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir, öngörülebilir olması gerekmekte olup, takdir yetkisinini zorlayan ve keyfiliğe yol açacak kurallara yer vermemelidir.
Anayasa Mahkemesi kararında da ifade edildiği gibi, hukuk devletinin unsurlarından olan “hukuki güvenlik” ilkesi gereği devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir, öngörülebilir olması gerekmekte olup, takdir yetkisinini zorlayan ve keyfiliğe yol açacak kurallara yer vermemelidir. Anayasa Mahkemesinin mezkûr kararında belirtildiği gibi: “Belirlilik” ilkesinin gereği ise, maddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir bir açıklıkta ve kişilerin haklı beklentilerini bariz şekilde bertaraf etmeyecek düzenlemeler yapılmasını gerektirir. Aksi takdirde, verilen yetkilerin sınırları belirsiz olup takdirin keyfiliğe dönüşmesine neden olur ve yasanın verdiği ucu açık yetki kullanımıyla tesis edilen işlemlerin hukuki denetimi de yasa engeli sebebiyle gereği gibi yapılamaz (E. 2015/94 K.2016/27).” Teknolojiden ekonomiye büyük dönüşüm ve yenilenme, hukuki güvenlik ekseninde olursa orantılı, anlamlı ve cesur olmalıdır. Güvenlik politikası dahi yasaların uygulama dayanağı hukuki güvenliği öncelerse güçlüdür. İnsani ve vicdani sorumluluk, hayat kültürünün tamamını kapsayan bir idrak, adalet ve özgürlük kavrayışı içermektedir. Hak ve adalet tutkunu Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi açılışında işaret ettiği anlam şudur ki: Saadet ve memnuniyet ufkunda, hukukun üstünlüğü ilkesi ve hukuki güvenlik üzerine kurulu güzel zamanlar var.