Algıyla yönetim
Politikyol
29 Eylül’de gerçekleştirilen zirve, toplumda “Yeni Ekonomi Modeli” algısını pekiştirmek, büyük bir kesim tersini düşünse ve yaşasa da defalarca tekrarlanarak toplumda bir inanç oluşturmaya yönelik bir tiyatrodan öteye gitmiyor benim gözümde.
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin ev sahipliğinde “Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi" bir çok ekonomistin katılımıyla 29 Eylül 2022 tarihinde gerçekleştirildi. Böyle bir zirve yapılacağından davetiye gönderilen katılımcılar ve etrafındakiler dışında hiç bir kimse haberdar değildi diye düşünüyorum. En azından ekonomist ve konuyu yakından takip eden bir kişi olarak benim haberim olmadı. Bu zirveden toplumun geniş kesimlerinin haberdar olması ise hiç gecikmedi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin açılış konuşmasının videosu sosyal medyaya düştüğü andan itibaren görüntüler ve konuşma hızla yayıldı. Nebati’nin, kendisi tarafından yazılmadığı oldukça belli olan bir metin üzerinden yaptığı konuşma önce hayretle karşılandı, sonrasında konuşma sırasında okumakta zorlandığı kelimeler dolayısı ile mizah unsuru öne çıktı, daha sonra yapılan eleştirilerle, Türkiye’nin mevcut durumu ile metindeki düşünceler arasındaki uzay farkı nedeniyle kızgınlığa sebep oldu.
Reklamın İyisi Kötüsü Olmaz Derler...
Ben bu zirvede verilen mesajın, ne bakan Nebati’nin entellektüel seviyesinin ne kadar yüksek olduğunun anlaşılması ne de zirve ile yeni ekonomi paradigmasının tartışılması olduğunu düşünüyorum. Bu zirvenin ana amacının zirvenin başlığında gizli olduğu kanısındayım.
1928 yılında dünyaya gelen dilbilimci, filozof, sosyal eleştirmen ve poltik aktivist Noam Chomsky ‘ye göre basın büyük bir güç. Hatta o kadar büyük bir güç ki insan toplulukları üzerinde yönlendirici etkiye sahip. Chomsky’e göre basın çeşitli kurumlara bağlandığında taraflı bir hal alıyor ve böylece kendi amacına yönelik, toplumun amacı dışında bazı mesajlar gönderip ve yeterince de tekrar ettiğinde bunlar insanların inançlarına dönüşmeye başlıyor. Sonuç olarak, ne kadar geniş iletişim aracı bunu yayınlıyor ve tekrar ediyorsa toplumun büyük bir çoğunluğu, doğru olmasa bile söylenenlere inanmaya ve doğru olduğunu düşünmeye başlıyor. Dilbilimci olması nedeniyle Chomsky kelime kullanımının ve insanların zihninde nasıl yer ettiğinin önemini, “Rızanın İmalatı – Manufacturing of Consent” kitabında detaylı bir şekilde anlatırken, dilin kitlelere nasıl ulaştığını ve onları nasıl manipüle ettiğini detaylı bir şekilde inceliyor.
Şimdi yukarıdaki satırları akılda tutarak Bakan Nebati’nin sosyal medyada viral olan konuşmasında kullandığı dili buraya aktaralım.
“Neoklasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım, günümüzün giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi gibi alanların da etkisiyle daha fazla önem kazanmaktadır.”
Cümlenin uzunluğu, içinde kullanılan kelimelerin farklı kökenlerden gelmesi ve anlaşılmasının zor oluşu oldukça dikkat çekmektedir. Dahası bunu geçmiş televizyon programlarında samimi konuşmaları ile halk dili kullanan, bazı konuşmalarında “Ya arkadaşlar biz bir şey yaptık mı, Lan nasıl?” gibi bir söylemle ifade eden bir kişiden duyduğumuzda algımız tamamen o yöne çevrilmektedir.
Şimdi küçük birkaç veri ile reklamın iyisi kötüsü olmadığını göstermeye çalışalım. Google trends, herhangi bir konunun internetten araştırılmasının ne kadar yoğun olup olmadığı hakkında sayısal verilere dayanarak gündemin ne olduğu konusuna oldukça önemli bir ip ucu vermektedir. Aranacak kelimelerle bir ülkedeki trendler konusunda önemli fikir sahibi olmanız mümkündür.
Buna göre öne bakan Nebati ve sonrasında da kullanmış olduğu kelimelerin trendlerinin ne olduğuna bir bakalım.
Bakan Nureddin Nebati’nin 29 Eylül tarihinde internette nasıl bir trend çizdiğini sanırım aşağıdaki grafikten rahatça görmek mümkündür.
Bir de kullandığı kelimelere bakalım.
Epistemoloji; ya da bilgi felsefesi, bilgiyle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Epistemologlar, bilginin doğası, kaynağı ve kapsamı, epistemolojik gerekçelendirme, inancın rasyonelliğini ve diğer çeşitli konuları incelemektedir.
Neoklasik İktisat: Mal ve hizmetlerin üretim, tüketim ve değerlemesinin arz ve talep modeli tarafından yönlendirildiği şekilde gözlemlendiği bir iktisat yaklaşımıdır.
Sonuçlar göstermektedir ki, düzenlenen zirve bakan Nebati’nin kullandığı kelimelerle büyük bir ilgi çekmiştir. Bu zirvede alelade bir konuşma ile bir açılış yapılsaydı sonuçların aynı olmayacağını, bu zirveye ilginin son derece yüzeysel olacağını söyleyebilirdik. Bu nedenle her ne kadar bakan Nebati başkaları tarafından yazıldığı son derece belli olan, kullandığı terimler açısından da büyük bir olasılıkla hiç bir fikir sahibi olmadığı bu metinle bizleri reklamın iyisi kötüsü olmaz dedirtecek bir noktaya getirmiş gibi görünmektedir.
Yazılı ve dijital basının bu konuya verdiği yer de diğer başka bir kanıt olarak önümüze çıkmaktadır.
YENİ EKONOMİ MODELİ:
2021 yılı Eylül ayından itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirilmeye başlanan faizler ve 2 Aralık 2021 tarihinde Lütfi Elvan’nın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan affı sonrası Nureddin Nebati ile birlikte gündeme gelen, herhangi bir bütüncül ekonomi politikası, plan ve programı içermeyen Yeni Ekonomi Modeli, aklı başında birçok iktisatçının karşı çıkmasına ve ülkeyi büyük bir ekonomi krizine götüreceği uyarılarına rağmen defalarca ve defaatle söylenmeye, vurgulanmaya ve toplumda seslendirilmeye devam etti.
Bu model tanımlanırken, yine bakan Nebati tarafından kullanılan kelimelerin farklılığı çok dikkat çekiciydi. Hatırlanacağı gibi Bakan Nebati, yeni ekonomi modelini “Biz Ortodoks ekonomi politikalarını bir kenara bıraktık, Heterodoks ekonomi politikaları uygulayacağız ve bunu yaparken de eklektik olmayı öne çıkartacağız” ifadeleri ile tanıtmıştı. 2022 yılının başlarında yaptığı bu konuşmalarda da Heterodoks, eklektik kelimeleri yine toplumun gündemine oturmuş çokca konuşulmuştu.
MODEL DOĞRU YANLIŞ FARKETMEZ YETER Kİ TOPLUMDA ALGISI VE İNANCI OLUŞSUN
Aradan geçen süre zarfında ekonomik büyüklüklerin nereden nereye geldiği hemen hemen herkes tarafından yaşandı. Toplumun dilindeki enflasyon, genç işsizliği, konut fiyatlarının pahalılığı, araba almanın bile hayal olduğu, gıda ve beslenme sorunları, tatile bile gitmenin büyük lüks olduğu gerçekleri bas bas bağrıldığı, rakamlarla Türkiye’nin tarihi dış ticaret açıkları verdiği, Merkez Bankası rezervlerinin -eksi 60 milyar doları bulduğu, CDS risk primlerinin 900’lü seviyelere ulaşması ile birlikte temerrüde düşme riskinin önemli ölçüde arttığı, uygulanan para poltikası ile tarihte görülmemiş bir servet transferi yapıldığı, uygulanan Kur Korumalı Mevduat nedeniyle bütçe açıklarının patlayacağı gerçekleri dillendirildiği halde iktidar bunların bir uydurma olduğunu, ihracatın rekorlar kırdığını, enflasyonun dünyanın genelinde bir problem olduğunu, KKM olmasaydı çok önemli bir ekonomik kriz çıkacağını ve Yeni Ekonomi Modelin biraz sabırla bunları çözeceğini anlatıp durdu. Hala da anlatıp duruyor.
EKONOMİK DÖNÜŞÜM VE YENİ PARADİGMALAR ZİRVESİ
Belki abartılı olacak, belki de çok tepki çekeceğim ama düşündüklerimi yazmadan ve sizlerle paylaşmadan da edemeyeceğim. 29 Eylül’de gerçekleştirilen zirve, toplumda “Yeni Ekonomi Modeli” algısını pekiştirmek, büyük bir kesim tersini düşünse ve yaşasa da defalarca tekrarlanarak toplumda bir inanç oluşturmaya yönelik bir tiyatrodan öteye gitmiyor benim gözümde. Umarım katılımcıları yapılan tartışmalardan faydalanmışlardır. Neden tiyatro olduğunu sadece bir kaç rakam vererek açıklayayım ve sonra da bir özeleştiri yapayım.
Türk-İş tarafından açıklanan verilere göre Eylül ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 7,245 ₺, yoksulluk sınırı ise 23,599.93₺ olarak açıklandı.
Çalışan nüfusun %43’nün 5.500₺ asgari ücret aldığı ve geri kalanının neredeyse aldığı aylık maaşın asgari ücrete yakınsadığı bir ülkede henüz sağlıklı ekonomi zeminin oluşturulduğundan bahsetmek söz konusu değilken Yeni Ekonomi Modeli diyerek ve toplumda algısının pekiştirilmesi için süslü sözlerle zirveler düzenlemek büyük hayal kırıklıklarının tohumlarını şimdiden ekmek demektir.
TÜRKİYE EKONOMİ KURTULUŞ MODELİ
Sonuçta toplumun yaşadığı gerçekliğin geniş kitleler tarafından farkındalığını üst seviyede tutmak da bizlerin görevi. Bu amaçla yanlışlar üstüne inşa edilmek istenen ve algısı malum yöntemlerle pekiştirilmeye çalışılan bu sürece karşı bir süreçle cevap vermek, yöntem olarak iletişimi etkin bir şekilde kullanmak, bu iletişim dilinde gerçeklerden, sevgiden, sevmekten, birbirimize el uzatmaktan, yardımlaşmadan bahsetmek en doğru yöntem olacaktır düşüncesindeyim. Dikkat çekecek kelime seçimleri de belki bu dayanışmanın birer ürünü olarak ortak bir çalışma ile ortaya çıkar. Boş vaatler vererek, topluma rağmen algı ile yeniden iktidar olmaya çalışanların önüne geçmek için ortak aklı kullanmanın tam zamanıdır. Bu noktada kelimelerin gücünden faydalanmak ve sev kardeşim demek gerekir.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi