Seçim yaklaştıkça AKP’den kopacaklar ve kararsızlar için İYİ yeni bir adres olabilir. Akşener’in rotasını Merkez’e çeviren yolu, Ağıralioğlu gibi milliyetçilerin de sonu demek. Otomobillerin ön konsolundaki sürat sayacını gözünüzün önüne getirin, 0’dan 180’e eşit aralıklarla bölünmüş bir yarım dairedir. MHP, milliyetçilik gazlamasında herhalde 150’de falandır; İYİ kurulduğunda ise 120’deydi. AKP, şu manasız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmeden önce 90’ın etrafındaki geniş bir skalanın tek mukimi olarak rahat bir ömür sürüyordu. Ama ben AKP’nin merkeze Sağ’dan çok Sol’dan gittiğini düşünüyorum. Hatırlarsanız AKP, Baykal’ın CHP’si yerine Sosyalist Enternasyonal’e aday bir partiydi. “Etnik milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını” miting meydanlarından söyleyebilen devrimci bir başbakan vardı. O Başbakan, Diyarbakır’a gidip adıyla sanıyla “Kürt Sorunu benim sorunumdur,” demekten çekinmiyordu. Çözüm Süreci, büyük bir mutabakatla toplum tarafından benimsenirken Akil İnsanlar heyeti sahaya inip “büyük barışın” gelmesi uğruna projeler üretiyorlardı. Derken, her şeye tepetaklak oluverdi. Murat Belge ile Baskın Oran’ın istifa ettikleri Akil İnsanlar heyetinin hiçbir raporu günyüzüne çıkmadı, hiçbir önerileri yerine getirilmedi. Ve AKP milliyetçiliğin gazına yüklendikçe yüklendi. İkisi aynı anda devam edemeyeceği için de Tayyip Erdoğan’a belki Nobel Barış Ödülünü kazandıracak Çözüm Süreci masası dağılıverdi. İşte Meral Akşener önderliğindeki parti içi hareket milliyetçilik yarışında MHP’nin frenine basmayı amaçlıyordu. “Kentli milliyetçilik” denen de son kertede bundan başka bir şey değil. Çeşitli dalavereler sonucunda MHP’nin başına geçemeyen Akşener İYİ’yi kurdu. Öte yandan, çoğu MHP’den gelen İYİ kadrolarının kahir ekseriyeti otomobil hızlandıkça rahatlıyor, tabanla daha sorunsuz bir şekilde buluşuyordu. Akşener bu sonsuz süratin “güdük kalmak” anlamına geleceğini bildiğinden gücü hissettiğinde otomobili 90’a, yani Merkez’e çekmeye karar verdi. Tek tük emareleri daha önce görülse de Teşkilat Başkanlığını Koray Aydın’dan alıp kendine bağlaması ama her şeyden önemlisi Yavuz Ağıralioğlu’nu tepe yönetimden uzaklaştırmasıyla artık hedefinin Merkez’e yürümek olduğunu ilan etti. Bir ölçüde geç kabul edilebilecek bu hamle, daha büyük bir ölçüde de kaçınılmazdı; zira artık o Merkez’e doludizgin yürüyen iki parti var. DEVA ile Gelecek, iki sene önce, o Merkez’i hedefleyen partiler olarak siyaset arenasına çıktılar ve tavizsiz bir biçimde o yürüyüşlerine devam ediyorlar. Kürt seçmenden oy alabilmeleri, yirmi kadar şehirde neredeyse sıfır çeken İYİ’ye nazaran büyük bir avantaj sağlıyor. Akşener, bu handikapları aşabilmek için geçtiğimiz aylarda “Ömer’in Yolu” afişleriyle donatmıştı dört bir yanı.
Yatıp kalkıp HDP’ye laf ederek, altı liderin bir araya geldiği masayı tehdit eder hale gelen Yavuz Ağıralioğlu’na görevlerinden el çektirilmesi ile artık “İYİ’nin Yolu”ndan bahsedebileceğimizi düşünüyorum.
“Ömer’in Yolu”, aynı zamanda Müslümanlık üzerinden Kürtlerin de oyunu almak ve böylece Merkez’e yerleşmek isteyen bir yoldu. Bu slogan tutmadığı gibi ters tepti. Afişler toplandı, slogan unutuldu. Akşener, bu kez daha kararlı bir hamle yaparak Merkez’e yürüyüşü milliyetçilik gazına basarak baltalayabilecek isimleri uzaklaştırdı. Yatıp kalkıp HDP’ye laf ederek, altı liderin bir araya geldiği masayı tehdit eder hale gelen Yavuz Ağıralioğlu’na görevlerinden el çektirilmesi ile artık “İYİ’nin Yolu”ndan bahsedebileceğimizi düşünüyorum. Eğer bu hamleyi yapmasaydı Akşener, 2023 bence İYİ’nin iddialı olacağı son seçim olacaktı çünkü arkadan gelen DEVA ya da Gelecek’ten birini o Merkez’in sahibi görecektik. Akşener verdiği bu cesur kararla ayağını milliyetçilik gazından çeker ve herkesi kuşatan bir söylemi daha güçlü dillendirebilirse “İYİ’nin Yolu”nun taşlarını da Merkez’e doğru döşemeye başlar. Seçim yaklaştıkça AKP’den kopacaklar ve kararsızlar için İYİ yeni bir adres olabilir. Akşener’in rotasını Merkez’e çeviren yolu, Ağıralioğlu gibi milliyetçilerin de sonu demek. Ama onların vereceği tahribatı Akşener’in göğüsleyip göğüsleyemeyeceğini zaman içinde göreceğiz.