Büyük ölçüde yurt içi kredi genişlemesi yurt içi talebi güçlü tutan bir faktör olmuştur diyebiliriz. Dış talep ise gittikçe azalan bir trende sahiptir.Dış talebi ilgilendiren bir başka konu ise birinci çeyrek verilerinin Fed sıkı para politikasının küresel stagflasyon kaygılarını artırmadığı bir dönemi kapsamasıyla ilgilidir. Fed sıkılaşması devam etmektedir ve bununla birlikte Rusya-Ukrayna savaşı sürmektedir. Dolayısıyla ikinci ve üçüncü çeyrek büyüme kompozisyonunda dış talebin zayıfladığını daha net görebiliriz. Nitekim Nisan ayı dış ticaret verileri de bu yöndeki görüşümü destekler niteliktedir. Son olarak büyümenin gelir kompozisyonunu değerlendirmek isterim. Bu aslında ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerini kapsayıcı olmadığını göstermesi bakımından da önemlidir. Son üç yılın ilk çeyrek büyümelerindeki gelir kompozisyonuna baktığımızda büyümenin sermaye lehine ve emek aleyhine olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu büyüme adil bölüşümü içermeyen biçimde olmuştur ve kalkınmayı desteklememektedir. Bu biçimde büyüme aynı zamanda sürdürülebilir de değildir. Ekonomik istikrarı da desteklememektedir. Aşağıdaki son grafik bu durumu gözler önüne sermektedir:
Büyüme kamu ya da özel sektör yatırım harcamalarına değil, iç ve dış talebe dayalı olarak gerçekleşmiştir. Bu durum enflasyonu artırırken, bu biçimde gerçekleşen talep artışının geçiciliği yeni yatırımları teşvik etmemektedir.
Geçtiğimiz Salı günü yani 31 Mayıs’ta Türkiye ekonomisinin genel durumu hakkında ip ucu verebilecek iki veri açıklandı. Bu verilerden birisi GSYH (Gayri Safi Yurt İçi Harcamalar) 2022 ilk çeyrek büyüme oranı diğeri ise dış ticaret rakamlarıydı. Bu haftaki yazımı büyüme verisinin değerlendirmesine ayırdım. Haftaya dış ticaret kompozisyonunu tartışmaya açacağım.
GSYH üç farklı yöntem ile hesaplanabilmektedir. Bunlar üretim, harcama ve gelir yöntemleridir. Dolayısıyla büyümenin kompozisyonunu bu üç yöntem içinde ele almak gerekmektedir.
TUİK tarafından Salı günü açıklanan birinci çeyrek büyüme bültenine göre Türkiye ekonomisi birinci çeyrekte %7.3 büyümüştür. Büyümenin üretim yöntemi açısından kompozisyonunu TÜİK tarafından hazırlanmış olan aşağıdaki grafikte görebiliriz:
Grafikten de görülebileceği üzerine birinci çeyrek büyümesi büyük ölçüde finansal kazançlar ve hizmet ağırlıklı olarak gerçekleşmiştir. Bu çeyrekte inşaat sektörü küçülürken tarımsal üretimin büyümeye katkısı oldukça düşük kalmıştır. Sanayi sektörü ise GSYH büyümesine yakın bir büyüme performansı göstermiştir. Büyük ölçüde ihracatçı sektörlerin üretim artışı olarak düşünebiliriz. Ancak aşağıdaki ikinci ve üçüncü Grafikler dikkate alındığında yurt içi sabit sermaye tüketimindeki artış yani sermaye stokunda bir azalma olduğunu, sanayi sektöründeki büyümenin yeni yatırımlarla gerçekleşmediğini söyleyebiliriz.
Ekonomik büyümenin tüketim tarafından kompozisyonu ise yine aşağıdaki ikinci grafikte görülmektedir. Görüleceği gibi büyüme kamu ya da özel sektör yatırım harcamalarına değil, iç ve dış talebe dayalı olarak gerçekleşmiştir. Büyük ölçüde yurt içi kredi genişlemesi yurt içi talebi güçlü tutan bir faktör olmuştur diyebiliriz. Dış talep ise gittikçe azalan bir trende sahiptir. İç talebin krediye dayalı olması enflasyonu artırırken, bu biçimde gerçekleşen talep artışının geçiciliği yeni yatırımları teşvik etmemektedir.
Yorumlar
Popüler Haberler
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Marmaray'da bir kişi intihar etti
Bahtiyar Aladağ isimli erkeğin katliamı: Ölü sayısı sekize yükseldi
DEM Parti eş genel başkan yardımcısı Sevtap Akdağ gözaltına alındı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Marmara Adası'ndaki toprak kaymasında göçük altında kalan ikinci işçinin de cansız bedenine ulaşıldı