Erdoğan’ın siyasi olarak en zayıf olduğu bu günlerde onun iktidarını seçim yolu ile elinden almaya en yakın olan 6lı Masa ve liderleri dünyanın gündeminde değiller. Bu alanda da adımlar atılmalı, hem de hızla.  Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin gündeminin yoğunluğundan dolayı çok yankı bulmasa da Türkiye ile ilgili önemli bir haber kimi yerlerde görüldü. Bu habere göre dünyaca ünlü politik risk analizi şirketi Teneo’nun eş başkanı ve araştırma direktörü Dr. Wolf Piccoli Türkiye ile ilgili görüşlerini açıklamış ve 6’lı Masa’yı eleştirmişti. Açıklamalarında Dr. Piccoli Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en önemli seçim kozunun muhalefet olduğunu söylerken 6’lı Masa aktörlerinin umut vermekten yoksun ve heyecansız olarak tarif ediyor. Ona göre Erdoğan hiçbir şekilde işlemeyen ekonomik modeline ve yılların getirdiği yorgunluğa karşın böyle bir muhalefet anlayışı ile seçimi zor da olsa kazanabilir durumda. Bu açıklamalar aslında geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dediği ‘bu seçimi iktidar kazanamaz ancak muhalefet kaybedebilir ama bizim de kaybetmeye niyetimiz yok’ sözleri ile uyuşmakta. Kuşkusuz hiçbir muhalefet rasyonel düzlemde bir seçime kaybetmek için girmez. Temel amaç seçimlerde iktidarı devralmak ve kendi politikalarını uygulamak olmalıdır. Ancak ne yazık ki mevcut Türkiye’de muhalefetin ana omurgasını oluşturan 6’lı Masa ve hatta onun da ötesinde HDP ve diğer ittifaklar içeriden bakıldığı zaman başta koordinasyon sorunu, dertlerini anlatamama ve de halkın gündelik hayatına dokunacak politikalar üretememekten kaynaklı olarak umut olarak görülmüyorlar. Bu durum sadece Türkiye’den bakıldığı zaman tartışılmaz bir gerçeklik değil aynı zamanda yurt dışından bakıldığı zamanda durum böyle. Küresel bir dünyada yaşıyoruz ve eğer Andrew J. Woods’un 1973 yılındaki tanımını doğru olarak kabul edersek Türkiye coğrafi olarak dünyanın merkezinde yer alıyor. Kuşkusuz bu tanımlama tartışmalı ama Türkiye’nin gerek coğrafi konumundan gerek uluslararası ağları bakımından gerekse de ekonomik, tarihsel ve de insan gücü bakımından dünya için bir değer ve de önem olduğu tartışılmaz bir gerçek. Hal böyle olunca da Türkiye’deki irili ufaklı bütün siyasi yapılar dünyanın bir şekilde dikkatinde oluyor. Buna karşın Erdoğan’ın siyasi olarak en zayıf olduğu bu günlerde onun iktidarını seçim yolu ile elinden almaya en yakın olan 6’lı Masa ve liderleri dünyanın gündeminde değiller. Berlin, Londra ve Washington gibi merkezlerde elbette muhalefetin adayının kim olacağı tartışılıyor ama emin olun bu tartışmadan sonra konu bir şekilde bir dönem daha Erdoğanlı bir Türkiye olur ise ne olacağına dönüyor.
Yurt dışında yaratılacak etkinin Türkiye için ne önemi var sonuç olarak Türkiyedeki seçmenler son kararı verecek diyebilirsiniz ama başta küresel finans çevreleri ve ulus üstü yapıların muhalefette bir umut görmeleri hem uluslararası bilinirlik hem de küresel kaynaklara ulaşabilme açısından çok ama çok önemli.
Önceki dönemlerde de durum böyleydi ama şu anda fark gündemi belirleyen şeyin Erdoğan’ın yenilmezliğinden daha çok muhalefetin etkisizliği olması. Dahası muhalefet günden güne yurt dışında da bir etki yaratma şansını kaçırıyor. Yurt dışında yaratılacak etkinin Türkiye için ne önemi var sonuç olarak Türkiye’deki seçmenler son kararı verecek diyebilirsiniz ama başta küresel finans çevreleri ve ulus üstü yapıların muhalefette bir umut görmeleri hem uluslararası bilinirlik hem de küresel kaynaklara ulaşabilme açısından çok ama çok önemli. Düşünün sonuçta Erdoğan seçim havasına girdiğini sadece yurt içinde yaptığı mitingler ve de açıkladığı ekonomik yardım paketleri ile göstermiyor. Bunlarla eş güdümlü olarak doğudan batıya kadar arasının bozuk olduğu tüm ülkeler ile bir şekilde arasını düzeltiyor ve kendisine ekonomik olarak doğrudan ya da dolaylı yollarla yardım yapabilecek Rusya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle ise ayrı ilişkiler geliştiriyor. Buna karşın muhalefet yurt dışına çıktığı zaman akademisyenler ile görüşüyor ya da Türkiye kadar büyük bir ülkeye yetemeyecek kapasitedeki iş insanları ile görüşmeyi tercih ediyor. Böyle bir yöntem en kibar tabiri ile naif bir yaklaşım ve etkisi olmayan bir strateji. Bu noktada muhalefetin ama en önemlisi de 6’lı Masa’nın aktörlerinin dışarıya da içerisi ile eş güdümlü olarak eğilmeleri gerekmekte. Zira küresel dünya düzeninde Türkiye gibi bir geminin başına sadece Ankara’daki parti merkezlerini kullanarak oturamazsınız. Bu dediğim asla dışarıdan icazet almak değil, aksine oyunu kurallarına göre oynamak demek.