70’ler boyunca ABD’de TÜFE %7,1 ortalamayla seyretmişti. Ve Fed Başkanı Volcker ancak sert bir ekonomik durgunluk karşılığında bu döngüyü kırabilmişti. Bu kez sert mi bitecek, yoksa yumuşak iniş senaryosu mu gerçekleşecek, göreceğiz.
ABD merkez bankası Fed’in faiz kararı alacak komitesi FOMC, çarşamba gecesi 21:00 Türkiye saatiyle küresel ekonominin bundan sonraki seyrini belirleyecek çok önemli bir karara imza atacak. Pandemi sonrası oluşan dengesizliklerle yükselen, Ukrayna işgali ile eklenen enerji şokuyla daha 40 yılın zirvesinden geri bile dönmeye başlamadan yeniden yükselen ABD enflasyonunu “daha sert” adımlarla mı dizginleyeceği yoksa açıkladığı plana sadık kalarak sadece “sert” adımlarla mı dizginleyeceği küresel ekonominin gidişatı açısından çok önemli.
Uzun zamandır Fed’i yükselen enflasyona müdahalede geç ve yumuşak kalmakla eleştiren Allianz’ın meşhur baş ekonomisti El-Arian’a göre, mayısta %8,6’ya yükselen ABD TÜFE enflasyonu bu hızla devam edecek ve %9-10 aralığı da görülecek. El-Arian’a göre ABD ekonomisini durgunluktan koruyacak en önemli faktör emek piyasasındaki canlılık olsa da stagflasyon ortamına çoktan girilmiş durumda. Fed başkanı Powell ve ekibi yükselmeye devam edecek enflasyona rağmen atacakları adımlarla beklentileri daha hızla çıpalayabilirlerse durgunluktan kurtulma olasılığı halen var. Fakat, daha geniş bir ekonomist grubu çoktan 2023 ortalarında ABD ekonomisi için durgunluk alarmı vermiş durumda, üstelik 10 yıllık ve 2 yıllık ABD tahvil faiz farkı piyasaların da bu durgunluk hikayesini satın almaya başladığını gösteriyor.
Fed’in 2008 Küresel Finansal Krizi süresinde dümeninde olan Bernanke de agresif faiz artışlarının gerektiği konusunda hemfikir. Ekonomistlerin çokça dillendirdiği 2023’te olası durgunluk riskinin aşılması, Powell’ın bahsettiği “yumuşak iniş” senaryosunun gerçekleşmesi için ise arz tarafına yoğunlaşılmasını öneriyor. Arz taraflı enflasyon baskılarının hafiflemesi için de Fed’deki ekibin özgüvenle adım atarak 40 yılın zirvelerinde gezen enflasyonu indirmeye başlamaları, bu süreçte şanlılarsa adımlarına tedarik zincirlerinde iyileşmelerin ve enerji fiyatlarında istikrarın eşlik etmesi gerekiyor. Bernanke’nin de El-Arian’la hem fikir olduğu nokta, 1980’lerden çok farklı bir istihdam piyasası olmasının arz tarafında şansın da yaver gitmesiyle, Fed’e agresif faiz artışlarına rağmen yumuşak iniş için alan yarattığı.
Fed’in son yıllarda özellikle vurguladığı konu, piyasayı ters köşeye yatıracak sürprizler yapmadan, sözlü yönlendirmede açık ve net olarak para politikasını yönetmek. Pandemi etkilerinin azalmaya başlayıp önceliği istihdam/büyümeden yeniden enflasyona döndürdüğü geçen yaz ortasından bu yana bu sözüne sadık kaldı. Fakat gelen şoklar ve beraberinde artmaya devam eden enflasyon ilan ettiği adımlarının giderek keskinleşmesiyle sonuçlandı. Sözel olarak 50 baz puan faiz artışını ifade eden Fed başkanları ve Powell’dan 15 Haziran toplantısından şimdi beklenen 75 baz puan artış yapması. Hala geçerliliği olan bir olasılık ise 15 Haziran toplantısında 50 baz puan artışın ardından önümüzdeki aylardaki adımlarını 75 baz puana çıkaracağını açıklaması.
FED’İN 15 HAZİRAN KARARI TL’Yİ NASIL ETKİLEYECEK
Konu sadece enflasyonun yükselmeye devam edişinden öteye tabana yayılarak düşmesinin beklenenden çok daha uzun zaman alacağı keza. Dolayısıyla her iki durumda da küresel piyasalardaki satış dalgasının devam etmesi, Türk Lirası dahil tüm para birimlerinin dolar karşısında değer kaybının hızlanacağı bir ikinci yarıyıla girmek üzereyiz. Fed’in 15 Haziran kararı işte bu kapının ardına kadar açılmasıyla sonuçlanacak.
Enflasyonu düşürmek beklenenden daha uzun zaman alacak. Küresel piyasalardaki satış dalgasının devam etmesi, Türk Lirası dahil tüm para birimlerinin dolar karşısında değer kaybının hızlanacağı bir ikinci yarıyıla girmek üzereyiz.
Fed Başkanı Powell’ın açıklamalarına göre enflasyonda bir yavaşlama olduğunun ispatı kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonunun son 12 aydaki ortalama %0,4 artışının %0,2’ye gerilemesi. Bu tempoya düşülüp de hedef %211’ye yaklaşılmadığı sürece faiz artışlarının temposunu indirmeye yanaşmaları çok gerçekçi değil. Bu arada tüm dünya ekonomisini etkileyecek bir durgunluğa ABD ekonominsin gömülüp gömülmeyeceğini ise istihdam piyasasındaki dinamikler belirleyecek. El-Arian ve Bernanke’nin vurguladıkları gibi öncelik enflasyonla geç kalınmış mücadeleyi ateşlemek. Bu süreç belli ki uzun soluklu olacak çünkü enflasyon halen üretici fiyatlarındaki yükselişlerle desteklenmekte, üretici fiyatları da yüksek enerji fiyatları ve tedarik zinciri aksaklıklarıyla beslenmekte. PCE enflasyondaki aylık artışın %0,2 seviyesine indirilmesi süresince devam edeceği net olan 50-75 baz puanlık agresif faiz artışları ortamında ancak arz şoklarında bir iyileşme Powell’ın olası gördüğü yumuşak inişin gerçekleşmesine yardımcı olabilecek.
İstihdam piyasasında işsizlik oranının %3,4-3,6 arasında seyrettiği dipler yumuşak iniş senaryosunun gerçekleşmesi için halen bir alan olduğunu gösteriyor. Buna rağmen biraz korkularla ve arz tarafına bakarak sıkıntıların devam edeceğinin beklentisiyle şekillenen beklentiler Powell’ın enflasyonu kontrol altına almak için ABD ekonomisini durgunluğa sokmaktan başka çaresinin olmadığı yönünde. Korkuların kaynağı da bundan 40 yıl önce Fed’in efsanevi başkanı Volcker’ın yüksek enflasyonun belini kırmak için ABD ekonomisini derin bir durgunluğa sokmaktan çekinmemiş olması. Hatta başka bir ifadeyle ancak derin bir durgunluk yaratarak enflasyonu 1980’lerde kontrol altına alabilmiş olması.
Giderek artan sayıda ekonomist, ABD’deki enflasyonu tolere edilebilir seviyelere indirmek için ekonomik daralma ve daha yüksek işsizlik gerekebileceğini söylüyor.
Giderek artan sayıda ekonomist, enflasyonu Fed'in %2'lik fiyat hedefine geri döndürmeye daha yaklaşamadan tolere edilebilir seviyelere indirmek için ekonomik daralma ve daha yüksek işsizlik gerekebileceğini söylüyor. 2022 boyunca ABD ekonomisindeki ivme büyümeden durgunluğa geçişin neredeyse imkânsız olduğunu gösterse de endişeler zaten 2023 ilk yarısı için ciddileşmekte. Yeni bir küresel ekonomik durgunluk ise başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere pandemi şokunun ardından hiçbir ülkenin kolay kolay atlatabileceği bir durum değil.
Hafızalardan silinmeyen, 1970’ler boyunca, TÜFE enflasyonunun ABD’de %7,1 ortalama ile süregelmiş olması. Fed Başkanı Volcker’ın ise ancak sert bir ekonomik durgunluk karşılığında bu döngüyü kırabilmiş olması.
Çarşamba gecesi FOMC’den ister 50 baz puan faiz artışı, ister 75 baz puan faiz artışı kararı çıksın anlaşılması gereken enflasyonda TÜFE ve PCE’de anlamlı düşüş görene kadar Fed’in parasal sıkılaştırmada ayağı gaz pedalında yola devam edeceği. Bunun dolar hariç TL dahil olmak üzere tüm para birimlerinde değer kaybı baskısı yaratmaya devam edeceği.
Fakat enflasyonu düşürme süreci ABD ekonomisinde 1980’ler Volcker örneğindeki gibi 2023 ortalarından itibaren sert bir durgunlukla mı bitecek; yoksa Powell başkanlığında Fed’in in yumuşak iniş senaryosu mu gerçekleşecek elbette zaman gösterecek. Fakat aşağıdaki üç grafiğe bakınca ABD ekonomisinin 1980’ler ve 2022 işsizlik, enflasyon koşullarının arz kaynaklı şansızlıklara rağmen şimdilik Powell’dan yana göründüğünü düşünmek son derece mümkün.
ABD TÜFE Enflasyonu, yıllık%
ABD İşsizlik Oranı, yıllık%
ABD PCE Enflasyonu, yıllık%