Türkiye için 2021, bölgesel ilişkilerde “izolasyonu kırma” yılı oldu. Ve bölgenin önde gelen dört devleti İsrail, Suudi Arabistan Krallığı, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile uzlaşma arayışı başladı. Bir seneyi daha deviriyoruz. 2022, Türkiye’nin kendi içinde muhakkak ki sürprizleriyle geliyor. İç siyasette “seçim sancısı”nın iyice yoğunlaşacağı bir döneme giriyoruz. İçeride iktidar dengeleri sarsılıp  ekonomik ve politik dalgalanmalar arttıkça, dışarıda tansiyon düşürülmek zorunda kalınıyor. Tabii, bu arada Türkiye’yi çevreleyen coğrafya da yerinde durmuyor. Öncelikle, ABD’nin Ortadoğu’daki askeri varlığını ve dolayısıyla siyasi profilini düşürmesi, bir süredir bölgesel ittifak dengelerini de değiştiriyor. ABD, Avrupa Birliği ve NATO ile olan klasik ittifaklarında farklı ve aynı zamanda da birbirine bağlanan çözülmeler ve ayrışmalar yaşayan Türkiye için 2021, bölgesel ilişkilerde “izolasyonu kırma” yılı oldu. Ve bölgenin önde gelen dört devleti, İsrail, Suudi Arabistan Krallığı, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile uzlaşma arayışı başladı. “İSTİKŞAFİ” KALANLAR 2020'nin sonlarında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır ile “tarihi dostluğu” yeniden kurma arzusunu belirtmesi, bölgesel ilişkiler açısından dönüm noktasıydı. Bu sıcak çıkışa, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri’nin, “Türkiye'nin Mısır'ın eylemlerine paralel olarak bölgedeki durumu istikrara kavuşturmak için gerçek adımlar attığını görürsek, bu ilişkilerin normalleşmesinin temeli olabilir” yanıtı ise daha “ılık” sayılırdı. Yine de, Mısır'ın daveti üzerine Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal başkanlığında Türkiye'den bir heyet Mayıs'ta Kahire'yi ziyaret etti. Türkiye ve Mısır heyetlerinin Kahire'de yaptığı “istikşafi” nitelikli görüşmelerin “samimi “havada ve “kapsamlı” içerikte gerçekleştirildiği ve iki ülkenin, istişarelerin bu turun sonuçlarını değerlendirip müteakip adımları kararlaştıracağı bildirilmişti. Türkiye-Mısır istişarelerinin ikinci turu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ve Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hamdi Sanad Lozan başkanlığındaki heyetler arasında 7-8 Eylül'de Ankara'da düzenlendi. Ancak, söylenen güzel sözler dışında bir ilerleme kaydedilmedi. Zaten, herhangi bir görüşme ile ilgili “istikşafi” kavramı kullanıldı mı; ben orada bir duruyorum. “İstikşafi” nitelemesinin kullanıldığı ilişkiler de yerinde durup duruyor zira... 2015’te AK Parti ve CHP’nin “istikşafi” koalisyon görüşmeleri de böyle “kalakaldı”. Yunanistan ve Türkiye’nin 2021 başında (5 yıl aradan sonra) yeniden başlayan istikşafi görüşmeleri de öyle... “Ortada kalanlar” arasında Suudi Arabistan ve Türkiye diyaloğu da vardı. İlişkiler, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Mayıs’ta Riyad'ı ziyaretiyle yeniden başladı. Bu ziyaret, Suudi yönetimi, Türkiye'den ithalata yönelik zımni yasağı kaldırsa da, o noktadan ileri de gidilmedi. “Türkiye-İsrail ilişkilerinin Orta Doğu'da güvenlik ve istikrar için önemli olduğu” ve “karşılıklı anlayış durumunda anlaşmazlıkların en aza indirilebileceğinin” belirtildiği üst düzey telefonlaşmalar gerçekleşse de, henüz o cephede de perde önünde bir dişe dokunur gelişme yok.
Ankara’nın 2021’de ilişkilerini en geliştirdiği ülkeyse BAE oldu. Üstelik “Peker ayrıntısına” rağmen-veya belki Peker sayesinde... İki ülke arasında gidip gelmeyen laf kalmamıştı herhalde ama samimiyet de çok hızlı geri kuruldu.
2022’de olabilecek en yakın somut gelişmelerden biri, iki ülkenin “büyükelçi alışverişini” sonunda gerçekleştirmesi olur. Bilindiği gibi, Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı ve İsrail güvenlik güçlerinin Filistin protestolarına yönelik şiddetle müdahalesi ardından Türkiye ve İsrail büyükelçilerini geri çağırmıştı. HAYALLER KABİL HAVALİMANI Geçtiğimiz günlerde, Kabil Havalimanı’nın güvenliğinin sağlanması konusunda Türkiye-Katar ile Taliban yönetiminin anlaştığı haberlerini, Anadolu Ajansı’ndan almıştık. Ardından da “Taliban Ulaştırma Bakanlığı” Sözcüsü Imamuddin Ahmadi, “nihai anlaşmaya henüz varılamadığını” duyurmuştu. 2022’ye uzayan tartışma konularından biri de, Kabil’deki başta olmak üzere Afganistan genelindeki beş havalimanının güvenliğinin Türkiye ve Katar’a verilmesi olacağa benziyor. EN SICAK İLERLEYEN İLİŞKİ Ankara’nın 2021’de ilişkilerini en geliştirdiği ülkeyse, sürpriz biçimde Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Üstelik de, “Sedat Peker ayrıntısına” rağmen-veya belki Peker sayesinde demeliyiz... İki ülke arasında gidip gelmeyen laf kalmamıştı herhalde ama samimiyet de çok hızlı geri kuruldu. Kasım’da Erdoğan, Emirlik'in fiili hükümdarı Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'a ev sahipliği yaptı. Görüşmeler sırasında ikili ilişkilerde “yeni bir dönemin” başladığını ilan etmeye çok da istekliydiler. Birleşik Arap Emirlikleri ile beraber, gene sene sonu sürprizi olarak Ermenistan’la da ilişkiler hızla ilerliyor. Çavuşoğlu’nun açıklamasına göre, Ermenistan ve Türkiye’nin karşılıklı görevlendirdikleri özel temsilcilerin ilk görüşmeleri, Moskova’da olabilir. Bilindiği gibi, Aralık ortasında Türkiye eski Washington büyükelçisi Serdar Kılıç ve Ermenistan da, Ulusal Meclis Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan’ı özel temsilci olarak görevlendirmişti. “SİHA DİPLOMASİSİ” ARTARAK SÜRECEK 2021’i kapatırken Ukrayna’da savaş çıkıp çıkmayacağı da gündemimizdeydi. Rusya, sınıra yığdığı 120 bin askerden yaklaşık 10 binini geçtiğimiz günlerde çekerek tansiyonu düşürme yönünde bir adım atmış oldu. Kremlin’in bu “jesti” sonucu, 10 Ocak 2022’de ABD ve Rusya arasında “Ukrayna görüşmeleri” başlayacak. 12 Ocak’ta da, Rusya ve NATO arasında temaslar olacak; 13 Ocak’ta ise, Avrupa ülkeleriyle Moskova ve Washington bir araya gelecek. Türkiye’nin Kiev’e SİHA satışının Rusya ile ilişkileri gerdiği malum. Ancak, şurası da kesin ki; 2021’de silah satışı konusu Türkiye’nin en ön plana çıkan “güçlerinden” biri olmaya başladı. Rusya ile Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya “sert gücünü” uzatmış bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Örneğin, 16-18 Aralık’taki Türkiye-Afrika Zirvesi’nin en önemli gündem maddelerinden biri, SİHA anlaşmalarıydı. Gene hatırlara getirelim ki; Türkiye, Etiyopya’daki savaşın kaderini Başbakan Abiy Ahmed’in lehine SİHA satışlarıyla değiştiriverdi. Tabii, Ahmed’in 2020’de Nobel Barış Ödülü aldıktan sonra ülkesinde iktidarını tehdit eden Tigray bölgesindeki güçlerle savaşa girişmesi ironisi bir yanda; Ankara’nın Ahmed’i desteklerken girdiği ittifakın İran ve Birleşik Arap Emirlikleri ile olması öte yanda... Bu arada, Beyaz Saray’ın Etiyopya’da SİHA kullanımı konusunda Türkiye’yi 22 Aralık’ta uyardığını ve “insani kaygıları” olduğunu da ifade ettiğine dikkat çekelim. ABD Kongresi’nde Türkiye konusunda gündeme gelebilecek konulardan biri de SİHA satışları olacağa benziyor. Ancak, bu konu da Ankara’nın geri atmaya pek de niyeti olacak bir mesele değil.