Süleyman Bey muhalefeti terörle ilişkilendirmeyi gelenek hâline getirdi. Bu, tehlikeli olduğu kadar toplum nezdinde terörün anlamını yitirmesine de sebep oluyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili “İşe başlayanların terör örgütüyle intisabı var.” iddiası gündemde. Üzerine Tayyip Bey’in de bu iddiayla birlikte Ekrem İmamoğlu’na yüklenmesi, akıllara “İBB’ye kayyum mu atanacak?” sorusunu getirdi.
Umarım böyle bir hata yapılmaz... Seçimle göreve gelen bir belediye başkanını görevden alıp yerine kayyum atanması, siyasi mızıkçılıktan başka bir şey değildir.
Vatandaşın geçim sıkıntısını yok saymak ile siyasi iradesini yok saymanın arasında hiçbir fark yok.
Hepimiz farkındayız ki iktidar, İBB seçim sonuçlarını kabul etmekte hâlâ zorlanıyor. Bu bir seçim kaybetmenin de ötesinde; vatandaşın, siyaseten bir başka ismi sevmesinin ve ona güvenmesinin kabul edilememesi aslında…
Seçim sonuçlarının ilan edilmesinin hemen ardından günümüze gelene dek Süleyman Soylu, adeta iktidar adına İBB’de bir açık bulmak için gayret eden bir yaklaşım içinde.
Süleyman Bey, özellikle seçim öncesi muhalefeti terörle ilişkilendirmeyi gelenek hâline getirdi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu başta olmak üzere tüm Saadet Partililer bu etikete maruz kalanlardan… Bu, tehlikeli olduğu kadar toplum nezdinde terörün anlamını yitirmesine de sebep oluyor.
Ülkemizde adeta terörün iki türlü tanımı var;
Birincisi, Terörle Mücadele Kanununa göre “Terör: cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek. Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.
İkincisi, AK Parti iktidara göre terörün tanımı; AK Parti icraatlarını eleştirmek, sorgulamak, seçimlerde Ak Partili rakibinden yüksek oy almak, Ak Partili kişilerin yanlışına “Yanlış” demek, hakkını savunmak, elinde döviz bulundurmak ve yatırım yapmak, ekonomi konusunda yorum yapmak, Ak Parti’li olmayan belediyelerde yönetici veya çalışan olmak, hatta bazen yazar, doktor veya herhangi biri olmak…
Bizzat yaşayıp tecrübe ederek edindiğimiz yakın tarihimiz, bu siyaset tarzının yanlış olduğunu defalarca ispat etmesine rağmen neden aynı şeyleri yapmakta ısrar ettiğimizi anlayamıyorum cidden.
İBB’nin bu şekilde gündeme getirilmesi; ekonominin konuşulmaması ve gündemin değiştirilme çalışması olarak değerlendirilmekle birlikte, tabanda “Acaba iktidarla Ekrem Bey arasında gizli bir anlaşma mı var? Ekrem Bey’in, Cumhurbaşkanı adayı olması için organize edilen bir şey mi bu?” yorumlarının dahi yapılmasına zemin hazırlıyor.
Naçizane bir vatandaş olarak iktidara mesajım; tarihte adalet yok sayılarak yerine getirilmeye çalışılan hiçbir kutsal ve ideoloji uzun ömürlü olmamıştır.
“Avrupa’nın bizi kıskanması” ile başladığımız yola “Orta Doğu’nun bizi kıskanması” seviyesine gelmemize sebep olacak kadar siyasetimizin sığlaşması ve kutuplaşmasının uzun vadede ne iktidara ne vatandaşa hiçbir faydası olmayacaktır. Bu yanlıştan tez vakitte dönülmesi gerekmektedir.
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu