12 Şubat siyaset için neden önemli?
Politikyol
Muhalefet partileri arasındaki karşılıklı ziyaretler, birbirine kuşku ile bakan kesimlerin ilişki kurması, ortak bir gelecek tahayyülü için bir umuttur. Bu aynı zamanda, siyaseti devlet tekelinden kurtarmak açısından da önemlidir.
12 Şubat sadece Türkiye için değil siyaset için önemli bir tarih. Olağanüstü bir gelişme olmazsa o gün, muhalefetteki 6 siyasi partinin (CHP, İYİ PARTİ, SAADET, DP, DEVA ve GELECEK) genel başkanları (Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu) birlikte ilgili genel başkan yardımcılarının üzerinde uzlaştığı “Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistemi” için bir araya gelecekler.
Bu birliktelik, bugüne kadar muhalefet partilerine yönelik “birlikte sahaya çıkmama”, “birlikte hareket etmeme” ve en önemlisi topluma “güven verememe” yönündeki eleştirilere de cevap vermesi açısından çok değerlidir.
Bu birlikteliği en önemli kılan nokta, devlet tekeline alınan siyaseti toplumsallaştırma çabasıdır. Neden mi?
Biraz geriye dönelim. Siyasi iktidarın, iktidar olma halini korumak için devlete yanaşması ve ona eklemlenmesi ile Türkiye, 2015 sonrasında yeni bir evreye girmişti.
Bunu 15 Temmuz Kanlı Darbe Girişimi ve Anayasa Referandumu izledi. Bütün bu süreç iktidar ve MHP’nin birbirine eklemlenerek bütünleşmesi ve devletleşmesi oldu. Bu eklemlenme ile devlet, AK Parti üzerinden siyasetin alanını yeniden denetimi altına aldı.
Bu yüzden son yıllarda Türkiye’nin temel sorunlarına bakış, AK Parti öncesi dönemlerinden farklı değildir. Yani hakim bakış siyasetsizliktir. Kürt sorunundan dış politikaya her alanda bir siyasetsizlik hakimdir. Yani siyaseti yapan iktidar değil devlettir.
Özetle, AK Parti devlete eklemlendikçe, devlet de AK Parti’yi dönüştürdü, devletleştirdi.
Bugün karşı karşıya olunan durum bu topraklarda kadim zihniyet olan otoriterliğin kendini bir kez daha ataerkillik üzerinden tahkim etmesidir.
Bu açıdan yaşadığımız, eskinin devamıdır.
Siyasetin devletin tekelinde olması ve devletin izin verdiği ölçüde yapılması iktidar olan parti/ler için apolitikleşme iken; aynı durum muhalefet için tam tersine siyaset için imkan yaratmıştır.
Bugün eğer siyasi, kültürel ve ideolojik olarak birbirinden farklı altı siyasi parti bir aradaysa bu; Kemal Kılıçdaroğlu’nun gördüğü siyaset yapma imkanı ve bunu yapma iradesiyle doğrudan bağlantılıdır. Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesini özellikle ilk dönemlerde zaman zaman parti içinde siyasi yalnızlığa yol açsa da devam ettirmiş ve bugüne kadar getirebilmiştir.
İşte 2017 Anayasa Referandumu’ndan bu yana gerek 2018 Genel Seçimlerinde gerekse 2019 Yerel Yönetim Seçimlerinde muhalefet partileri arasında var olan açık ve/ya örtülü koalisyon, var olan tek adam rejimine dayalı Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi karşı bir alternatif üretmesi açısından önemlidir.
Eğer siyaseti, farklı olan ile ortak bir gelecek kurma, birlikte karar alma, toplumsal taleplerin siyasal karar süreçleri ile kesişmesi olarak tanımladığımızda, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Türkiye’de istisnai dönemler dışında siyaset olmamıştır. Ve bugun muhalefetteki altı partinin özellikle var olana alternatif olan “Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem” üzerinde uzlaşması, siyasi alanının yeniden inşaası ve kurumsallaşması açısından büyük bir adımdır.
Muhalefetteki partilerin sadece “Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem” üzerine anlaşmaları değil, özellikle son dönemde parti liderleri arasındaki artan ziyaret trafiği, farklı toplumsal kesimlerin demokrasi ortak keseninde bir araya gelmesi, önyargı olmadan birbirleriyle konuşabilmeleri açısından da önemlidir.
Siyasi iktidar ve devlet bugün, içe kapanan gettolaşmış toplumsal kesimler, milliyetçilik ve hamaset üzerinden devlet politikasına yedekleyebileceği bir muhalefet -ki bu konuda devletin başarılı olduğunu hemen not olarak düşelim.- istiyor.
Oysa Millet İttifakı ve muhalefet partileri arasındaki karşılıklı diyaloglar, tam tersine içe kapanmış, gettolaşmış, birbirine kuşku ile bakan kesimlerin ve onların siyasal temsilcilerinin birbiriyle siyasal ilişki kurması, birbiriyle konuşabilmesi ve ortak bir gelecek üretebilmesi için bir umuttur.
Özetle altı partinin birlikteliği siyaset üzerinde devlet tekelini kırmak açısından büyük bir imkandır.
Tam bu noktada şunu da ifade etmekte yarar var. Altı partinin bir araya gelmesi evet önemlidir ama tek başına siyasetin varlığını garanti etmez. Bu siyasallaşmayı güçlendirecek olan ise bizlerin yani vatandaşların bireysel olarak ya da örgütlü olarak sivil toplum üzerinden siyasete katılmamızla doğrudan bağlantılıdır.
12 Şubat’ta altı parti liderinin aynı karede ortak bir siyasi metin üzerinde uzlaşması muhalefetteki siyasi partilerin siyasallaşması açısından çok önemlidir. Bunu tamamlayacak olan tek tek biz vatandaşların bu siyasallaşmayı beslememiz yani siyasete doğrudan ya da sivil toplum üzerinden katılmamız olacaktır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu