Dövizde olan da sıkı sıkıya dövizi tutuyor. Gerçi dövizin de reel getirisi şimdilik ekside. Ancak çıkacak beklentisi var. Buna karşın kimse enflasyon düşer beklentisinde değil. Enflasyon %48. Mevduat faizi %18, İki yıllık tahvil %21. Kaba hesapla mevduat sahipleri EKSİ 30, tahviller EKSİ 27 getiri sağlıyor. Herkes kaybediyor, herkes fakirleşiyor. İşin uzmanları diyecekler ki; “Reel getiri için bir yıl sonraki enflasyona bakmak gerek”. Doğru. 2023 Ocak ayında enflasyonun %20 altına düşmesini bekleyen kaç kişidir bu ülkede? %1, %2 hadi abartalım %5. Hadi ilkokul matematiği ile toplama ve çıkarma işlemi yapalım. Ocak 2022 ayı enflasyonu %11.10. Bundan sonraki aylarda mucize olsa ve her ay enflasyon %1 olsa, yıllık enflasyon %24 eder. Bu mucize karşısında tahvil getirisi yine eksi üç olur. Tam formüle edersek eksi 2,4 eder. Şimdi diyecekler ki ; "Türkiye de faiz getirisi yok. Vatandaşı yatırıma yönlendiriyorlar." Hangi şirket ve vatandaş faiz geliri yok diye parasını yatırıma yönlendirir. Deli olması gerek. 100 bin dolarlık yatırım için 1.3 milyon TL para ayırdı. Üç ay sonra doların 18 lira, yatırım bedelinin 1.8 milyon TL ye çıkma riskini kim alır? Üstelik vatandaş hayat pahalılığı sebebiyle temel gıda dışında tüketimini durdurmuş evine kapanmışken. Ürettiğini kime satacaksın? Ülke vergi gelirlerinin %65 kadarı dolaylı vergi. Vatandaş harcamazsa devlet gelirlerinin ve yatırımlarının, desteklerinin azalacağını bildiğin halde. Reel getirilerin eksi olması insanları döviz ve gayrimenkule itiyor. KKM artışı bundan. Dövizde olan da sıkı sıkıya dövizi tutuyor. Gerçi dövizin de reel getirisi şimdilik ekside. Ancak çıkacak beklentisi var. Buna karşın kimse enflasyon düşer beklentisinde değil. Gayrimenkulde korkunç kazanç var. Müteahhit bir milyona sattığı evi 200 bin gösteriyor. Vergi 200 bin üstünden. Vatandaş iki milyona sattığı evi 500 bin gösteriyor. Emlak vergisi 500 bin üzerinden. Sonrada da vergi kaçıranlara lanet okuyor :) Ortalık emlakçı dolu. Emekli banka müdürlerinin neredeyse son beş yılda tamamı emlakçı oldu ve banka müdürlüğünde kazandığının katlarını kazanıyor. Tapu daireleri ana baba günü. Parası olan vatandaş reel kazanç için, güvenli ve vergisi yok diye gayrimenkul alıyor. Türki devlet ve Körfez ülkeleri vatandaşları ucuz ve risksiz diye gayrimenkul alıyor. Yıllardır inşaat ile ayakta durmaya çalışıyoruz. "Türkiye çok ucuz, yabancı gelecek" diyen  görüşler de var. "Kur yükselince ihracat patlayacak, ülke düze çıkacak" diyen görüşle aynı iyimserlik. Bu dostlara ülke ithalatın %85'i  hammadde ve ara mal. İhracat yapmak için ürettiğinde, alacağın hammadde ve ara malda kur artışından yükselecek. Bir, iki ay sonra ihracat yapamaz hale geleceksin dedik. Ne yazık ki inandıramadık. Ocak ayını gördünüz ihracat %17, ithalat %55 arttı. Sen Almanya değilsin kardeşim. Çin de değilsin. Onları taklit ederek başaramazsın. Almanya sanayi devi. Parasını rakip paralar karşısında düşük tutup büyümesini ve cari fazlasını katladı. Sen yapamazsın. Türkiye çok ucuzladı ama yabancı gayrimenkul dışında gelmiyor. Türk lirası tarihimizin en düşük seviyelerine geldi. Ona rağmen gelmiyorlar. Tahvil ve hisse senedi piyasasından ısrarla çıkıyorlar. Portföy yatırımlarındaki yabancı payı yüzdesel olarak son otuz yılın en düşüğünde. Buna rağmen her hafta satıp gidiyorlar. 2013 yılında yabancıların Türkiye’deki hisse senedi ve  tahvil yatırımları toplamı 150 milyar dolar civarındaydı. O zaman dolar 2 lira, Avro 2,5 liraydı. Şimdi dolar 13,5 lira, Avro ise 15,5 lira. Buna rağmen yabancı portföy toplamı 22 milyar dolar. Üstelik dünyanın baba ülkelerinin merkez bankaları son iki yılda dünyayı paraya boğdular. Neredeyse 10 trilyon dolar para sürdüler piyasaya. Türkiye’ye bir Cent gelmediği gibi gitti.
Yabancı gelecek diye beklerken kadrolarımız ve sermayedarımız yurtdışına gidiyor. Son beş yılda 500 bin avro karşılığı 450 vatandaşımız Portekiz vatandaşlığına geçmiş.
Daha da vahimi: Yabancı gelecek diye beklerken esas bizim nitelikli uzman kadrolarımız ve yatırım yapabilecek sermayedarımız yurtdışına gidiyor. Son beş yılda 500.000 avro karşılığı Portekiz vatandaşlığına 450 vatandaşımız geçmiş. Kanada, Balkan ülkeleri, Avrupa ülkelerine ne kadar sermaye aktardık kim bilir! Lütfen iyimserliği, iktidarın her sözüne gözü kapalı inanmayı bırakın artık. Paranızın değerini düşürerek üretimi, ihracatı patlatamazsınız. Güven yoksa ülkeye nitelikli yatırımcı çekemezsiniz. İki körfez ülkesi vatandaşı iki kuruş yatırım yapacak diye bayram ederken kendi nitelikli sermayedarınızı yurtdışına kaptırırsınız. “Bunları MB ve Hazine yetkilileri görmüyor mu” diyeceksiniz. Vallahi orasını bende bilemiyorum işte. Ekonomistler, akademisyenler, benim gibi ekonomik okur yazarlar ve vatandaşlar aylardır can havliyle bağırıyoruz. Allah aşkına hiç sesimizi duyan yok mu!