Yüksel Işık yazdı | Topbaş’ın medceziri: Hata ile ihanet!
Politikyol
“Düşenin dostu olmaz.”
Hele “düşen” iktidardan düşüyorsa denilmedik söz bırakılmaz arkasından.
Kadir Topbaş istifa etti.
İstifa haberinden hemen sonra İBB koridorlarında, “yakası açılmadık” çok laf edildiğine eminim.
Gün geçtikçe Kadir Topbaş’a ilişkin pek çok olumsuz haber servis edileceğine de…
Körün fili tarif ettiği gibi herkes gördüğünü anlatacak ve biz onları dinledikçe aklımıza “çok laf yalansız olmaz” sözü gelecek.
Gerçeğin tümüne ise iki kişi vakıf; biri istifa eden, diğeri de, en hafif tanımlamayla istifa etmesi için gereken zeminin oluşmasına göz yuman…
İSTANBUL MU, RANTIBUL MU?
Bizim “vakıf”lığımızın özeti, İstanbul’un “Rantıbul” olduğudur.
İSPARK’ın kestiği otopark ücretlerinin nasıl uçtuğu, silüetin nasıl bozulduğu, afet toplanma alanlarının nasıl imara açıldığı, “herkesin bildiği sır”lar sıralamasında başı çekiyor.
Zaten bu yüzdendir ki toplamda 23, özelde ise 13 yıldır “yönettikleri” İstanbul’u, sık sık “sele verdiler”.
“Bardağı taşırıyor” olarak görünenler ise “son beş dosya.”
Bütün “o dosyalar”ın içeriğine baktığınızda, bundan önceki 23 yıl boyunca yapılanların benzerini görüyorsunuz ama “görünenle yetinen” Türkiye’nin gözünün içine baka baka güya ranta karşı çıkılıyormuş gibi yapılarak dosyalar iade edilmiş.
Dosyalarda rant var ve Belediye Meclisi, Başkanın yeniden görüşülmek üzere iadesine rağmen o dosyaları kabul ediyorsa Başkanın yapması gerekenler, Belediye Yasası’nın 23. Maddesinde açıkça belirtilmiş.
Yasanın ilgili fıkrası şöyle:
“Meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.”
Topbaş, öyle mi yapmış?
Hayır!
O, yasanın gereğini yerine getirmektense istifa etmiş ama istifasını da tuhaf bir “aileme vakit ayıramıyorum” perdesinin arkasına sıkıştırmış.
İSTİFANIN TÜRKÇE MEALİ!
Hiçbir inandırıcılığı olmayan Topbaş’ın “istifa” açıklamasındaki “müjdelenmiş şehir”, “emaneti tevdi etmek”, “Kılıçdaroğlu kazanamadı” gibi peşrev bölümlerini geçelim ve satır aralarına bakalım.
Yani istifanın “Türkçe meali”ne!
Öncelikle belirtmek gerekir ki Topbaş’ın büyük bir titizlikle dile getirdiği her söz, edilmesi mümkün olmayan binlerce sözün üstünü örten kamuflajdan ibaret.
Sanki bütün o konuşma, asıl “muhatabına” mesaj vermek için yapılmış.
Şöyle demiş Topbaş:
“Hata ile ihanet birbirine karıştırılmamalı. İhanet edenler asla affedilemez.”
“İnsan her şeyi affeder ama adam yerine konulmamayı affetmez.”
Ne demek şimdi bu?
Topbaş’ın bu sözlerinin muhatabı, İstanbul’u kevgire çevirme konusunda birbirleriyle yarışan İBB’nin AKP’li Meclis üyeleri mi?
Elbette değil!
“Gerçeğin tümüne vakıf iki kişi”den biri olan Topbaş, “partimden ayrılmadım”, “buradan muhalefete ekmek çıkmaz” gibi anlamsız cümlelerin arasına serpiştirdiği yukarıdaki “mesajı” ile “asıl kişi”ye seslendiği anlaşılıyor.
“Hata yapmış olabilirim ama ihanet etmedim”; demesi de, sözü Belediye Meclis üyeleri üzerinden sınanmış olmasına getirerek, kırgınlığını, “adam yerine konulmamış olmayı affedemem” cümlesi de “asıl muhatap” için.
“Peki ya İstanbul halkının iradesi ne olacak” diye soruyorsanız, yanıtım şudur:
“Hata ifratı ile ihanet tefriti arasında gidip gelen sarkacı seyrederek uyumaktan vazgeç.”
Yorumlar
Popüler Haberler
Marmaray'da bir kişi intihar etti
Bahtiyar Aladağ isimli erkeğin katliamı: Ölü sayısı sekize yükseldi
DEM Parti eş genel başkan yardımcısı Sevtap Akdağ gözaltına alındı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Marmara Adası'ndaki toprak kaymasında göçük altında kalan ikinci işçinin de cansız bedenine ulaşıldı
İletişim başkanlığı, bakanlığın kreş yazısını doğrulayıp geri adım attı