TL’nin bu kadar değer kaybettiği bir senede ticaret açığımız bir önceki seneye göre sadece $4 milyar azalmış görülmektedir. Üstelik 2021, dış talebin bir önceki yıla göre oldukça güçlü seyrettiği bir yıldı… Aralık ayı dış ticaret rakamları açıklandı. Bu sene 46 milyar Dolar dış ticaret açığı verdik. Bir sene önceki açık 50 milyar Dolar kadardı. Tabi bu söylediklerim yaklaşık rakamlar. Dış ticarette sepet döviz kuru referans almak gerekiyor. 2021 yılının başında sepet kurun değeri yaklaşık 8,2 TL iken Aralık ayında 14,4 TL olmuştur. Yani Sepet Kur, TL karşısında yaklaşık olarak %75 değer kazanmıştır. Sepet kurun bu kadar değer kazanmasına,ihraç mallarımız ucuzlamasına rağmen dış ticarette açık vermeye devam etmişiz. TL’nin bu kadar değer kaybettiği bir senede ticaret açığımız bir önceki seneye göre sadece $4 milyar azalmış görülmektedir. Üstelik 2021 yılının dış talebin bir önceki yıla göre oldukça güçlü seyrettiği bir yıl olduğunu da ilave etmek gerekiyor. Aralık ayında altın ve enerji hariç ithalatın artış oranının ihracat oranından daha yüksek olduğu düşünüldüğünde dış ticarette ilişkinin kur/fiyat avantajının pozitif katkısının oldukça düşük kaldığını da söyleyebiliriz. Aşağıdaki Tablo 1 de tüm bu söylediklerimi destekler biçimdedir. Tablo 1. Aralık Ayı Dış Ticaret Rakamları Kaynak: TUİK, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Aralik-2021-45535&dil=1   TİCARETİN KOMPOZİSYONU ÜRETİMİN DIŞA BAĞIMLILIĞI Türkiye’nin dış ticaret kompozisyonu aşağıdaki Tablo 2 de görüldüğü gibidir. Türkiye açık bir biçimde imalat sanayi malları ihracatçısı (%94) bir ülke iken ithalatının çok büyük bir kısmını ara (%77) ve yatırım (%13) malları ithalatı oluşturmaktadır. Dolayısıyla küresel enerji ve metal fiyatlarındaki artış ihracatçıların üretim maliyetlerini yükselterek, stokları erittikten sonra yeniden üretim yapmalarını zorlaştırmaktadır. TL’nin aşırı değer kaybı küresel fiyat artışlarının yurt içi üretim maliyetleri üzerindeki etkisini daha da artırmakta ve artan maliyet enflasyonu kur artışının ihracat için sağlayabileceği avantajı ortadan kaldırmaktadır. Şekil 2. Dış Ticaret Kompozisyonu Kaynak: TUİK, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Aralik-2021-45535&dil=1 Türkiye’nin yüksek enflasyonunun en önemli nedenini kur etkisi olarak gören hükümet, Dolarizasyonun kur-enflasyon geçişkenliğini hızlandırmasını da dikkate alarak Aralık ayının son haftasından itibaren yukarıda bahsettiğim TL değer kaybına dayalı dış ticaret politikasından vaz geçerek örtük sabit kur uygulamaya başlamıştır. Bunu destekleyici biçimde Dolarizasyonu engelleyici ve döviz hesaplarının TL’ye dönmesini sağlamaya yönelik adımlar atmıştır. Bu politikanın bir parçası olarak uygulanan ihracat dövizlerinin %25 kadarının TCMB’ye yatırılması ve yine Eximbank kredilerinin temininde döviz bozdurma zorunluluğu ihracatçıların üretim için ihtiyaç duyabilecekleri döviz temininde sorun yaşamalarına neden olabilir. İhracatçılar için bu durum üretim maliyetlerindeki artışa ek olarak yeniden üretim yaparken karşılaşabilecekleri bir zorluktur. Diğer yandan, yurt içinde baş gösteren enerji güvenliği ve Rusya-Ukrayna gerilimi gibi küresel siyasi sorunlarının akabinde artan yerel ve küresel enerji riskleri ihracatçılar için bir diğer önemli zorluktur.Ayrıca pek çok defa dile getirdiğim üzere 2022 yılında küresel sıkı para politikası döngüsünün başlaması dış talebi azaltıcı bir etki yaratabilir. Yani 2022 yılında dış talebin ihracatı destekleyici etkisi 2021 yılı kadar güçlü olmayabilir. SONUÇ OLARAK Öte yandan hükümetin seçim yılına yaklaşırken büyüme isteğinden vazgeçmeyeceği düşünüldüğünde yukarıda saydığım nedenlerden dolayı büyümeyi büyük ölçüde iç talebe dayandırmak zorunda kalabilir. Bu durum bir önceki yazımda bahsettiğim yurt içi kredi genişlemesine dayalı geçmiş dönem politikaları gündeme getirebilir. Elbette böyle bir politika ithalatın ve dolayısıyla döviz ihtiyacımızın da artmasına neden olabilecektir. Kısacası 2022 yılı dış ticaret, döviz açığı ve finansmanı konuları açısından oldukça sorunlu bir yıl olabilir.