CHP Lideri, artık resmiyete kavuşması beklenen ittifakın doğal adayı ve iyi yönetilecek bir seçim kampanyası sonucunda Türkiye’nin renovasyonunu başlatacak yeni Cumhurbaşkanı olarak karşımızda duruyor. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran 2017 tarihinde Adalet Yürüyüşü ile başlayan, 2019 Yerel Seçimler zaferi ile taçlanan ve Türkiye’nin yeniden demokrasiye geçişini, toplumsal barış ve mutabakatı sağlayacak olan iktidar yürüyüşünü artık daha büyük bir iştah ve keyifle takip ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun büyük bir satranç oyuncusuna dönüşerek yönettiği 2019 Yerel Seçim süreci sonrasında, mutfak konuşmaları ile iktidarın dengesini bozmaya başlamış, sonrasında emeklilere ikramiye, asgari ücret zammı, TRT Payının kaldırılması, 3600 ek gösterge, KYK borçlarına ilişkin faizlerin silinmesi, ÖTV indirimi beyanatları ve son EYT açıklamaları ile adeta rakibini ringin köşesine sıkıştırmış bir boksör gibi sağlı sollu yumruklarıyla şaşkına çevirmiş durumda. Türkiye’yi yönetme kabiliyetini kaybetmiş olan siyasi iktidar se Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin söylemlerini takip etme, yerine getirme dışında politika üretme, yeni söz söyleme yetisi kalmamış durumda. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, 2019 Yerel Seçimlerinde kazanılan zaferin getirdiği moral, motivasyon ve özgüvenin yanı sıra siyasi deneyimi ve devlet adamlığı tecrübesiyle, yirmi yıllık Erdoğan iktidarının yarattığı, biriktirdiği sosyo-ekonomik tüm sorunlara ilişkin çözüm önerileri ile toplum nezdinde salt Cumhurbaşkanı Adayından daha ötede konumlandırılmaya başlandı. Memleketin ve milletin içinden geçmekte olduğu bu derin ekonomik krizden çıkışı sakince ve akılla yönetecek, ülkenin iç ve dış politikada yaşadığı savrulmuşluğa son vererek, devletin itibarını yeniden hakkettiği noktaya getirecek, aile şirketi devletini yıkarak devlet kurumlarının liyakat sahibi kişilerce yönetilmesini , toplumun ve ülkenin yeniden refaha ve huzura, demokrasiye dönüşümünü, geçmişte yaşanan mağduriyetler ve acılarla yüzleşmeyi/helâlleşmeyi sağlayabilecek yegane profil olarak karşımızda duruyor artık. Sayın Kılıçdaroğlu’nun çabası ve gayreti ile ilmek ilmek işleyerek oluşturduğu muhalefet bloğu artık Türkiye Masası haline evrilmiştir. Toplumun sol, sosyal demokrat, liberal, muhafazakar, milliyetçi tüm seçmen kitlelerinin vücut bulduğu ittifak partilerini, bu güzel ülke yurttaşlarının insanca yaşayabileceği bir ülkeyi yeniden yaratmanın mümkün olduğu inancı ile, iktidarın her türlü tehditlerine, baskılarına, zorluklarına, mahkeme kararlarına ve müdahalelere rağmen bir arada tutarak liderliğini perçinleyen CHP Lideri, artık resmiyete kavuşması beklenen ittifakın doğal adayı ve iyi yönetilecek bir seçim kampanyası sonucunda Türkiye’nin renovasyonunu başlatacak yeni Cumhurbaşkanı olarak karşımızda duruyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Çankaya’da son bulacak yürüyüşü, Türkiye’deki otokratik yönetimin seçimle son bulmasını, ülkenin derin bir nefes almasını sağlayacaktır. Nasıl ki, Kuruluşun ve Kurtuluşun Partisi CHP ve Lideri İnönü, Türkiye’nin çok partili yaşama geçişini ve demokrasi ile tanışmasını sağlayıp, 1950 seçimleri ile birlikte milli mücadele ile gelinen iktidar noktasından, tüm devlet gücüne rağmen, halk kimi seçti ise o iktidar olsun diyerek Çankaya’dan inerek demokrasi yolcuğunu başlattı ise, şimdi Kılıçdaroğlu ve CHP ‘si devam eden Çankaya Yürüyüşü ile yeniden demokrasi meşalesini Çankaya’da yakacaktır.