Hatice hanımla geçirdim bugün öğle tatilimi, anlattı anlattı... Giderken, ilaçlarının yanı sıra daha kararlı ışıldayan bakışları da vardı artık... Bense elime kalemi aldığımda ilk yazdığım şu oldu: "kadın olmak bizim coğrafyamızda her zaman zordu belki ama sanki artık daha da zorlaşıyor"
Tıp fakültesindeki ilk öğrencilik yıllarımda çok kararlıydım, "psikiyatrist olacam" derdim. Sonra psikiyatri stajında, 12 yaşındaki ensest mağduru "anne" olmuş çocuk ile yapılan bi terapide bundan vazgeçtim. "Ben yapamam" demiştim...
Bugün yine anladım son kararımda haklı olduğumu. Çok zor gerçekleri görmek, çok zor "hasta" olarak gelen ama asıl hastaların veya kötülerin gazabına uğramış yaralı ruhlarla karşılaşmak... "İçinden ağlamak" diye bir deyim var mı bilmiyorum ama ben bugün içimden ağladım...
"Mide ilacımı yazar mısınız?" diyerek girdi odama Hatice hanım. 40’lı yaşlarının sonunda görünen, yazmasının kenarıyla adeta tüm yüzünü kapatmaya çalışan, uzun boylu, esmer kadın. "Bi kutu da raporlu ilacım Alfamet'i yazar mısın hocam, biliyon gebelikten miras kaldı ya bu tansiyon bana" dedi hemen sonrasında. "Onu 3 kutu yazıyorum, 1 ay sonra tekrar görüşene kadar yetsin diye" dediğimde "aman hocam 1 kutu tek yaz, anca o kadar param var şimdi" dedi... Bi dondum, alışamadım bu cümlelere, bu yokluklara, alışamadım napiym...
"Bi kutu da Alfamet yazar mısın hocam” dedi. "Onu 3 kutu yazıyorum, 1 ay sonra tekrar görüşene kadar yetsin diye" dediğimde "aman hocam 1 kutu yaz, anca o kadar param var" dedi... Bi dondum, alışamadım bu cümlelere napiym...
Oturmasını rica ederken "nasıl yapsam da hiç incitmeden, ilaçlarını temin edip versem" diye düşünüyordum. Anladı niyetimi, dedi ki: "aman hocam üzülme bana, ben bugün mutsuz değilim artık, boşandım nihayet. Nafakaya param yok dediyse de desin, ben çalışır kendime de oğluma da bakarım. Suç bende, 5 yıl önce ne gerek var çalışmana, benim param bize yeter derken kikirdeyip mutlu olmayaydım, işimi bırakmayaydım böyle olmazdım zaten. Çocuk muydum ben, 35 yaşında madem yaptım bu hatayı, bana ders olsun."
5 yıl önce evlilik raporu almaya, bana geldiklerinde nasıl mutlu olduklarını, Ahmet doğduktan sonra ilk aşısına nasıl heyecanla geldiklerini anlattı, "hiç bitmeyecek gibiydi mutluluğumuz hocam, bi daha yalnız kalmam gibi geliyodu... Hocamm sahi, küçük de değildim ki gençlik hatası diyeyim, sence kendime tercihlerime kızmaktan vazgeçebilir miyim bi gün acaba?" dedi...
Bazen sonuçta kaybetmiş görünsek de, kararlarımızın arkasında durup "iyi ki" diyebilmek lazım... Yel değirmeni olup, her rüzgarda yön değistirmektense, Don Kişot olup yeldeğirmenlerine saldırmayı seçmek lazım...
"Yalnızlık her zaman güçsüzlük değildir, bazen başlı başına kimsece tüketilemeyen bir güç kaynağıdır" demek istedim ama büyük büyük konuşmaların yeri değildi, sustum... Sustum dediysem, o cümleye sustum, yoksa ne mümkün Hatice hanım yorgun bakışlarla yaşlı gözlerle bana bakarken... "Bazen sorgulamamak lazım... Tercihlerimizi, kararlarımızı... Hele hayattaki her duruşumuzu, her tercihimizi kazandıklarım/kaybettiklerim diye sınıflamayıp, artılarla eksilerle matematikleştirmeden yaşamak lazım... Bazen sadece kendi kararımız, kendi doğrumuz olduğu için, sonuçta kaybetmiş görünsek de, kararlarımızın arkasında durup "iyi ki" diyebilmek lazım... Yel değirmeni olup, her rüzgarda yön değistirmektense, Don Kişot olup yeldeğirmenlerine saldırmayı seçmek lazım..." dedim. Biraz dikleşti omuzları, "belki de haklısın hocam" derken.
Almışım sazı elime, durur muyum, nerde okuduğumu hatırlamadığım bi alıntı geldi aklıma, onu da paylaştım Hatice Hanım'la : "İnsan çok toysa daha hayat denen şarkının hala açılış notalarındaysa, hayatın şurasını burası değiştirip yeniden yazabiliyor, karşısındakiyle nota değiştokuşu yapabiliyor. Ancak daha geç yaşta ya da daha doygun karşılaşmalarda, iki insanın şarkıları az çok tamamlanmış oluyor. Her nota, her sözcük, her olay her biri için farklı anlama geliyor. Yanlış anlaşılmalar ve kırılmaların kolaylığı da bundan oluyor... Kararlarını sorgulama, işe başlamaya karar vermen gibi her kararın sağlam bi duruş içeriyor, emin ol" dedikten sonra "ne dersin, sence de böyle olabilir mi" diye sordum... Yani Hatice hanımla geçirdim bugün öğle tatilimi, anlattı anlattı... Giderken, ilaçlarının yanı sıra daha kararlı ışıldayan bakışları da vardı artık... Bense elime kalemi aldığımda ilk yazdığım şu oldu: "kadın olmak bizim coğrafyamızda her zaman zordu belki ama sanki artık daha da zorlaşıyor"... Güçlü ve mutlu kadınlar ülkesi olmak umuduyla...