Türkiye’de her 4 kişiden 3’ü kadınların mecliste daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyor. Her 5 kişiden 3’ü partilerde kadın kotasının uygulanması gerektiği fikrinde birleşiyor. Üstelik toplumun yarısı, yarı yarıya kotadan yana... Ben Seçerim Derneği yaklaşık 1 yıl önce siyasetçi, akademisyen ve hukukçu kadınlar tarafından kuruldu. Başkan Nilden Beyazıt derneğin amacının “siyasi iklimin, siyasi dilin, aslında siyasetin değişmesi için daha demokrat, daha eşitlikçi siyaset için kadınların karar mekanizmalarında yer alabilmelerini sağlamak, baskı yapmak olduğunu” ifade ediyor. Dernek yaklaşık 1.5 yıl bu alanda çalışan dünyadaki pek çok örneği incelendikten sonra kurulmuş. Derneğin kısa vadede hedefi ise ilk genel seçimlerde, isimleri Ben Seçerim tarafından belirlenen İstanbul Sözleşmesi savunucusu 5 kadının, 5 siyasi partiden meclise girmesini sağlamak. Dün derneğin seçmen üzerindeki kadın siyasetçi algısını ölçen Türkiyede Kadın Siyasetçilerin Durumu ve Beklentiler araştırması”nın sonuçlarının açıklandığı bir toplantıya katıldım. Kanada hükümeti desteği ve KONDA’yla işbirliğiyle yapılan araştırmada, Türkiye genelinde 31 ilin 80 ilçesindeki 126 mahalle veya köyde, toplam 2258 kişi ile yüz yüze ve derinlemesine görüşmelerle, kadın siyasetçilerin seçmen üzerindeki algısı ölçülmüş. Araştırma kapsamında deneklere yöneltilen çok farklı sorularla toplumda;
  • Kadın siyasetçi algısı,
  • Kadın siyasetçilerden beklentilerle oy verme davranışı arasındaki ilişki ve değişkenler,
  • Mevcut siyasi partilerin kadın politikalarına dönük değerlendirmeler,
  • Siyasi partilerin özellikle kadın politikaları bakımından kendi tabanlarında ortaya çıkan oy verme davranışı ve bunu davranışı belirleyen değişkenler,
  • İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışın farklı partilere oy vermiş kadın ve erkek seçmen tarafından nasıl değerlendirildiği,
  • En önemlisi önümüzdeki seçimde ilk kez oy verecek genç seçmenin siyasi tercihleri ve kadın siyasetçiye bakışına
dair çok önemli veriler elde edilmiştir. Sunumu dernek yönetim kurulu üyesi Doç. Dr. Özlem Kaygusuz ile birlikte KONDA’dan Bekir Ağırdır yaptı. Sunumun sonunda da Prof. Dr. Binnaz Toprak dünyadan örneklerle kadının siyasete ve karar süreçlerine katılmasının hangi alanlarda, nasıl değişim yaptığını bizlerle paylaştı.
Her 5 kadından 4’ü ve her 3 erkekten 2’si, kadınların yönetici olarak karar vericiler arasında daha fazla yer alması gerektiğini söylüyor.
Kaygusuz, kendilerini araştırmaya iten nedenleri bizimle paylaşırken; Ağırdır; “Araştırmadan edindiğim ilk izlenim, toplumun bu değişime hazır olduğu yönünde.” tespitini yaptı. Zihinsel değişimin kurullar ve kurumları da kapsamasının önemine dikkat çeken Ağırdır, bunun yolunun da siyaset olduğunu söyledi. TOPLUMUN YAKLAŞIK YÜZDE 65’İ DEĞİŞİM İSTİYOR Araştırmada, toplum genelinde kadınların siyasete katılması ve yetki-karar-yönetim düzeyinde söz sahibi olması yönünde bir irade var. Türkiye’de her 4 kişiden 3’ü kadınların siyasette ve mecliste şimdikinden daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyor. Bu anlamda her 5 kişiden 3’ü, partilerde mecburi kadın kotasının uygulanması gerektiği fikrinde birleşiyor. Üstelik toplumun yarısı, kota uygulamasının yarı yarıya olmasından yana. Araştırmanın bu sonuçları bile; siyasi partilerin toplumun gerisinde olduğunu söylüyor. Peki bunun nedeni ne? Araştırmaya göre, kadınların mecliste ve genel olarak siyasette sayıca az temsil edilmesi, yüzde 43 oranında partilerin kadınlara yeterince fırsat vermemesine bağlanıyor. Kadınların siyasetten anlamadığını düşünenler toplumun yüzde 23’ünü, kadınların aile sorumluluklarının ağır bastığını düşünenler ise yüzde 22’yi oluşturuyor. Seçmenlerin kadın milletvekili istemediğini düşünen yalnızca yüzde 12’lik bir kesim var. Yine araştırma, kadınların siyasette sayıca az temsil edilmesinin -tıpkı hayatın diğer alanlarında olduğu gibi- bu alanda da erkek egemen yapının kadınların önüne çıkardığı kemikleşmiş engellerle bağlantılı olduğunu söylüyor. Her 4 kişiden 3’ünün ailesinden bir kadının siyasete girmesini destekleyeceğini belirtmesi, oylarını “değişimden yana” kullanmak istediklerinin de bir göstergesi olarak okunabilir. Toplumun yarısı siyasi partilerin kadın adayları seçilemeyecekleri yerlerden listeye koydukları görüşünde. Her 8 kişiden 3’ü, kadın adaylara öncelik veren bir siyasi partiyi özellikle tercih edebileceğini kaydediyor.
Araştırmada, dürüstlük, çalışkanlık ve iyi eğitim anket bulgularında öne çıkan ve siyasetçi kadında aranan üç özellik.
Araştırma sonuçlarına göre, her 5 kadından 4’ü ve her 3 erkekten 2’si, kadınların yönetici olarak karar vericiler arasında daha fazla yer alması gerektiğini söylüyor. Yine araştırma toplumun yüzde 37’lik bir kesiminin, yönetim kadrolarında kadın bulunan bir partiyi özellikle tercih edeceğini gösteriyor. Toplumun yarısı bu durumun bir tercih sebebi olmayacağını ifade etse de kadınların yüzde 46’sının kadın yöneticiye sahip bir partiyi tercih edeceğini söylüyor. NASIL BİR KADIN SİYASETÇİ? Bu noktada toplumun karar mekanizmalarında nasıl özelliklere sahip kadın siyasetçiler görmek istediğinin cevabı ise; toplumsal algıda “idealize edilmiş siyasetçi” görünümünde olması dikkat çekici. Araştırmada, dürüstlük, çalışkanlık ve iyi eğitim anket bulgularında öne çıkan ve siyasetçi kadında aranan üç özellik. Araştırmanın ilginç bir verisi de; eşcinsellik ve alkol kullanımı toplum nezdinde tolere edilmesi güç iki büyük günah olarak görülmesi. Her 2 kişiden 1’i, partisi eşcinsel bir aday koyduğu takdirde oy vermeyeceğini söylüyor. Toplumun yüzde 27’si içki içen adaya da aynı şekilde olumsuz yaklaşırken, aday içki içen bir kadın ise bu oran yüzde 35’e çıkıyor. Kadınların siyasette daha fazla yer alması ile genel üslubun iyi yönde değişeceğini düşünenler, toplumun yüzde 73’ünü oluşturuyor. Araştırmanın önemli bir verisi de kadınların siyasete katılımının siyasetin kendisini de dönüştüreceği konusunda hemfikir. Kadınların siyasette daha fazla yer alması ile genel üslubun iyi yönde değişeceğini düşünenler, toplumun yüzde 73’ünü oluşturuyor. Yine kadınlara atfedilen yapıcılık, samimiyet, iletişim becerisi, yumuşaklık gibi özelliklerin kadınların daha aktif olacağı bir siyaset iklimini de yumuşatacağı düşünülüyor. KADININ KATILIMI NELERİ DEĞİŞTİRİYOR? Sunumdan sonra konuşan Binnaz Toprak dünyada yapılan araştırmalarda kadının siyasete katılımının;
  • Sağlık, eğitim, çevre ve sosyal adalet alanlarında iyileşmenin görüldüğünü,
  • Kamu kaynaklarının daha verimli kullanıldığını
  • Kurumsal kalitenin yükseldiğini,
  • Yolsuzluk, nepotizim azaldığını gösterdiğini örneklerle açıkladı.
Sonuçta araştırma bize toplumun yüzde 65’nin siyasette karar verici noktalarda kadınları daha çok görmek istediğini gösteriyor. Bu açıdan partilerin, toplum kadın siyasetçi istemiyor tezi de büyük ölçüde çökmüş oluyor.