Kentin yeşil varlığını geliştirip çoğaltmak çok önemli. Belediyeler elbette görev yaptıkları kentsel mekanın parklarını, doğal ortamlarını korumak ve çoğaltmakla yükümlüler.
Ama bir kentsel ortamın yeşil kalitesinin artırılması, yapılan yeşil alanların kendilerinden beklenen yararı sağlayabilmesi açısından bu çaba tek başına yeterli değildir...
Bir sistem içinde ele alınmayan yeşil alanlar yapı gurupları arasında parçalı, dağınık ve düşük nitelikli açık alanlar olarak kalır ve kentliye yeterli kalite ve etkinlikte hizmet veremez.. Kendilerinden beklenen yararları gösterebilmesi için yeşil dokunun kent ölçeğinden konut grubu ölçeğine dek belirli bir bilinçle oluşturulması gerekir. Kent içi yeşil alanların vadiler, su yüzeyleri, yaya yolları, bulvarlar vb. gibi doğal ve yapay koridorlarla birbirine bağlanarak, bütüncül bir yapı için de planlanması ve uygulanması gerekir.
Örneğin Avrupa Komisyonu, kentsel çevre kalitesini belirleyen önemli bir kriter olarak konut ile yeşil alanlar arasında ulaşılabilirliği özellikle vurgulamaktadır.
Çağdaş yeşil alan politikasına göre, oyun parkları, semt parkları, spor alanları gibi semt ölçekli yeşil alanların evle arasındaki mesafe yürüme hızıyla 15 dakika; kent parkı, kent ormanı , botanik ve hayvanat bahçeleri, fuar ve sergi alanları, su yüzeyleri, oyun parkları, lunapark, kapalı, açık spor alanları gibi kent ölçeğine hizmet veren yeşil alanların yine yürüme hızıyla yarım saat -1 saat ve bölge parkları, ormanlar, kamping, kamp alanları, doğa sporları alanları, su kıyısı düzenlemeleri gibi bölge ölçeğine hizmet veren yeşil alanların ise araç hızıyla 30 dakika ile 1,5 saatlik bir mesafede vatandaşlar açısından ulaşılabilir hale getirilmesi gerekir”
Ulaşılabilirlik kıstası dışında bir başka belirleyici kıstas da bu yeşil alanların kaliteli birer doğa parçaları olmalarıdır. Her yeri beton ve ticari işletmelerle doldurulmuş, yeşil alanı az, yeşil kalitesi düşük alanların kentin yeşil dokusuna ciddi bir katkısı olamaz,.
Çağdaş yeşil alan politikası...
Kentlerimizdeki yeşil alanların korunması için bu alanların Doğal SİT alanı ilan edilmesi, hatta koruyucu yasalar çıkarılması hedeflenirken. gerçekleşen tam tersi yönde...
Tam ya da kısmen SİT statüsünde olan tarihi ve yeşil alanlar bile bu statülerine rağmen yok oluştan kurutulamıyorlar ne yazık ki... Doğal su alanları ortadan kaldırılmış; derelerin, çayların üzeri kapatılarak kanalizasyon sistemine dahil edilmiştir.
Bu deneyimler bize açık biçimde göstermektedir ki, yeşil alan çalışmaları ancak kamusal sorumluluk ekseninde, kentin ve kentlinin gereksinimlerini öne alan bir anlayışla ve planlı bir biçimde yürütülürse bir kentin yeşil değerini artırabilir; kendisinden beklenen yararları yerine getirebilir.
Amaç bütün semt ve mahallerde yürüme mesafesinde kaliteli yeşil alanlar kazandırmak olmalıdır.
Parklar ticari işletme alanları değil doğanın hissedildiği yeşil vahalar olabilmelidir.
Buralarda doğal topografya özenle korunmalı betonlaşma da zorunlu gereksinimlerle sınırlı tutulmalıdır.
Parklarda ve yollarda kullanılan ağaçlar, kentin iklimine uygun olmalı ve dikildiği bölgelerdeki temel gereksinimlere göre seçilmelidir.
İşin bir de bilinçli ağaç seçimiyle ilgili çok önemli bir yanı var ki, bu konuyu da ayrıca ele almak gerekmektedir.
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | “Toplum için belediyecilik” nedir? Neleri hedefler?
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Bir seçenek: Toplum için belediyecilik
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Kent yoksulluğu ve “Toplum için belediyecilik”
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Üretimci kent, istihdam sağlayıcı belediye
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Güçlü tarım sağlıklı kentleşme
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Yerel sosyal politika önemlidir…
“Toplum İçin Yerel Yönetim” Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Rantsal dönüşüm değil toplum için kentsel
yenileme