Çin’le birleşmek isteyen Tayvanlıların oranı yüzde 1,3... Zira Tayvanlılar, Hong Kong'daki siyasi yenilgiyi ve antidemokratikleşmeyi yakından izlediler ve tıpkı Hong Konglular gibi ulusal kimliklerini inşa edip, Çinli kimliğine karşı durmaktalar. "Stratejik muğlaklık" siyaseti izleyen ABD ve diğer Batılı müttefiklere göre Tayvan’ın mevcut statükosunun korunması NATO'nun Pasifik’teki siyasi ve askeri stratejisi için hayati öneme sahip. Dolayısıyla Pelosi'nin Tayvan ziyareti, ÇKP'nin Tayvan’ı ana kara ile birleştirme iradesine karşı siyasi bir hamle olarak nitelenebilir. Biz ABD'nin dış politika ajandasındaki ağırlığı ile tanınan Tayvan meselesine uluslararası ilişkiler perspektiften bakmaya alışığız. Oysaki Tayvan yönetiminin önemi ABD ve Çin çekişmesinde oynayan rolünden daha fazla… ÇİN - TAYVAN GERİLİMİNİN TARİHÇESİ İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Çin Cumhuriyeti, Tayvan yönetimini devraldı. Çin İç Savaşı’nda yenilgiye uğrayan milliyetçi Çin partisi (国民党) ve parti lideri jiang zhe shi (蔣介石) Tayvan’a kaçtı. Orada sürgünde bir hükümet kuruldu ve 25 yıl ayakta kaldı. Tayvan halkı otoriter yönetime karşı direndi ve siyasi yönetimini demokratikleştirdi. Günümüzde Çin’in kendi topraklarının bir parçası olarak gördüğü Tayvan; demokratik, modern anayasaya ve seçilmiş liderlere sahip, kendi kendini yöneten, kendini bağımsız olarak niteleme iradesi gösteren bir yönetime sahip. TAYVAN NEDEN ÇİN’LE BİRLEŞMEK İSTEMİYOR? Tayvan'ın Çin’le birleşmemesinin ana nedenlerinden biri Çin'in katı otoriter rejimidir. Tek partili sistem, medya tekeli, sivil toplum ve ticari kuruluşlardaki ÇKP etkisi Tayvan’ın siyasi elitlerini hep ürkütmüştür. Ayrıca Çin'deki soykırım ve geniş kapsamlı insan hakları ihlalleri Tayvanlılara Çin'in otoriter rejimi hakkında net mesajlar veriyor. Zaten modern değerleri ölçen siyasi ve sosyolojik istatistikler de Çin'in otoriter rejiminin doğasını anlamamız için önemli ipuçları sunuyor. Tayvan "Tek ülke, iki sistem" politikası ile Çin yönetimi altına giren Hong Kong'taki olayları yakından izliyor. Dolayısıyla Hong Kong demokrasisinin ve liberal ekonomisinin Çin müdahalesiyle nasıl çöktüğünü anlamak Tayvan meselesini anlamak açısından çok önemli. TAYVAN’I ANLAMAK İÇİN BAKMAMIZ GEREKEN YER: HONG KONG ÇKP, Hong Kong, Tayvan ve Makao gibi liberal kapitalist sistemi benimseyen, demokratik kurumlara daha yatkın bölgeleri Çin’in ana karası ile birleştirmek için “Tek ülke, iki sistem”( 一個國家,兩種制度) olarak adlandırılan siyasi seçeneği sundu. Bölgelere Çin yönetimine bağlanması halinde büyük oranda özerklik izni vereceğini belirtti. Bu seçenekle 1997 yılında Hong Kong Çin’e bağlanmıştı. 1989'da patlak veren Tiananmen Hareketi’nin (六四事件) kanla bastırılması, Çin’deki baskı sistemi altında apolitikleşmiş genç kuşak için yeni bir siyasi uyanışa neden oldu. Bu öğrenci ve işçi hareketinin bastırılış şekli Hong Kong’lu gençleri beklenen gelecek hakkında siyasi taleplerde bulunmaya itti. HONG KONG’LU SOLCULAR ÇİN’E KARŞI: ŞEMSİYE HAREKETİ Çin’e devredildikten sonra, Çin yönetimi Hong Kong’un temel yasasına bir madde eklemek istedi. Hong Kong’un statüsünü düzenleyen temel yasanın 23. madde teklifine göre, ‘Çin Halk Cumhuriyeti rejimini yıkmaya yönelik’ olarak geniş bir kapsamda tanımlanan her türlü siyasal örgütlenme ve etkinlik yasaklanacaktı. 2003’ten itibaren ciddi bir kitleye ulaşan 1 Temmuz protestoları bu maddenin onaylanmasını engellemeyi amaçlamıştı. 1 Temmuz mitingleri Çin'in Hong Kong’u otoriter rejime süreklemesine muhalif bir sol eyleme dönüştü.
Tayvan "Tek ülke, iki sistem" politikası ile Çin yönetimi altına giren Hong Kong'taki olayları yakından izliyor. Dolayısıyla Hong Kong demokrasisinin ve liberal ekonomisinin nasıl çöktüğünü anlamak Tayvan meselesini anlamak açısından önemli.
Çin, ekonomik nedenler ve Hong Kong’un siyasi bir başkaldırıya gitmesini önlemek için güçlü bir ticari anganjman geliştirdi. Çin yönetimi 10 Haziran 2014’te Hong Kong’un geleceğine dair bir “Beyaz Kitap” yayınladı. Rapora göre, Hong Kong öncelikli olarak Pekin’e bağlı bir bölge ve dolayısıyla içişlerinde özerkliği devletin bekasından sonra geliyor. Hong Kong’daki seçimler çoğunluğu Pekin temsilcilerden oluşan bir Seçim Komitesi’nin süzgecinden geçtikten sonra yapılabilecekti. Protestolar polisin şiddetli tepkisi yüzünden "Şemsiye Hareketi" (雨傘廣場) olarak adlanan kitlesel bir direnişe dönüştü. Hong Kong’lu kimliğinin Çin karşıtlığı üzerinden gelişmesi Şemsiye Hareketi’nde siyasi söylemin milliyetçileşmesine yardımcı oldu. Özetle “Tek Ülke, İki Sistem” Hong Kong’u ana karaya entegre etmeye çalışırken aslında Hong Kong’lu kimliğinin varlığını da konfirme etmiş oldu. Protestolar sonrasında Çin, suçluların iadesi tasarısını Hong Kong yargı sistemine dayattı. Pekin yönetiminin söz konusu protestolara karşı söyleminde yaptığı değişiklik ve bölge sınırına gönderdiği askeri araçlar Tayvan siyasi yönetiminin ve Tayvan halkının Çin'in siyasi vaadlerine olan güvenini sıfırladı. Çin, geçen sene Hong Kong'da uygulanması planlanan ve merkezi hükümeti yıkmaya teşebbüs, vatana ihanet ve ulusal güvenliği tehlikeye atan eylemleri yasaklayan Ulusal Güvenlik Yasası'nı onayladı. TAYVAN HALKI NE İSTİYOR? Tayvan Çin’in "Tek ülke, iki sistem" siyaseti ile birleştirdiği Hong Kong'daki siyasi yenilgiyi ve antidemokratikleşmeyi yakından izledi. Tayvan dünya çapında önde gelen demokrasilerden biri. Demokrasi, basın özgürlüğü ve insan haklarına verdiği önem açısından bazı AB ülkelerinden bile gelişmiş durumda. Elde ettiği demokratik kazanımı Çin'in otoriter rejimine teslim etmek Tayvan için korkunç sonuçlar doğurabilir. Tiananmen hareketinin kanlı kareleri toplumsal hafızasına işlemiş Tayvan halkı, 2000 yılında açıkça “bağımsızlık” yanlısı olan Demokratik İlerici Parti (民主進步黨) lideri chen shui Bian’ı (陳水扁) cumhurbaşkanı olarak seçti. Bu Pekin’i alarm durumuna geçirdi. 2005 yılında Çin hükümeti, ayrılmaya kalkması durumunda Çin’in Tayvan’a karşı “barışçıl olmayan yöntemler” kullanma hakkını tanıyan yeni bir yasa çıkardı. Anketlere bakılırsa birçok Tayvanlı hükümetin “bağımsızlığı koruma” yönündeki yaklaşımını destekliyor. Haziran 2022’de yapılan bir ankete göre, Çin’le mümkün olan en kısa zamanda birleşilmesini isteyenlerin oranı ise yüzde 1,3. Ulusal Chengchi (國立政治大學) Üniversitesi tarafından yayımlanan anketlere göre çoğu ada sakini kendini Tayvanlı olarak tanımlıyor. Çin’in Tayvan’a uyguladığı baskı siyaseti ve iç politikada otoriterliğin yükselmesi nedeniyle tıpkı Hong Konglular gibi Tayvan halkı da kendi ulusal kimliğini inşa etmiş, Çinli kimliğinin karşısına yerleştirmiş durumda. TÜRKİYE’NİN TAYVAN POLİTİKASI NEDİR, NE OLMALIDIR? Türkiye'de Çin ve Tayvan ilişkileri diğer siyasi meseleler gibi sadece reel politik perspektifinden analiz ediliyor. Çin'in "büyük birleşme" arzusundan, Batı’nın Tayvan meselesinde nasıl bir oyun oynadığından bahsedenler Tayvan halkının demokratik iradesi ve Çin'in yavan yönetim şeklinden bahsetmiyor. Doğu’nun en gelişmiş demokratik yönetiminin Çin gibi katı totaliter rejim tarafından "birleşme" adı altında yok edilme tehlikesinde olması diğer demokratik rejimler için bir kâbus niteliğinde.
Tayvan halkının demokratik kazanımları ve Tayvan halkının siyasi iradesi Çin-Tayvan ilişkilerini analiz ederken temel perspektif olarak ele alınmalı.
Tayvan halkının demokratik kazanımları ve Tayvan halkının siyasi iradesi Çin-Tayvan ilişkilerini analiz ederken temel perspektif olarak ele alınmalı. Çin için Tayvan halkının siyasi iradesi ve seçme hakkı hiç de önemli değil gibi gözüküyor. Çinli diplomatlar Tayvan’ı ihlak ettikten sonra Tayvanlıları "yeniden eğiterek" ÇKP yanlısı yapabileceklerini söylüyor. TAYVAN, DOĞU TÜRKİSTAN’IN AKIBETİNE UĞRAR MI? Örneğin, Çin’in Fransa’daki büyükelçisi Lu Shaye (卢沙野) daha bir kaç gün önce, Tayvan’ı yöneten Demokratik İlerici Partisi’ni “aşırılık yanlısı” propaganda yapmak ve Tayvan halkını Çin ile “yeniden birleşmeye” karşı koyamaya teşvik etmekle suçladı.
Çin’in Paris Büyükelçisi’nin Tayvan halkını yeniden eğiteceğini söylemesi, Tayvan’da "Doğu Türkistan'da olduğu gibi toplama kampları mı inşa edilecek?" sorusunu beraberinde getiriyor.
Tayvan halkı hakkında soru sorulduğunda Lu: “Yeniden eğiteceğiz. Eminim ki ... Tayvanlılar yeniden birleşmeye tekrar olumlu bakacak ve tekrar vatansever olacak." gibi ifadeler kullandı. Birçok gözlemci “yeniden eğitim” terimini Çin yetkililerinin Uygurlara yönelik muamelesini tanımlamak için kullanıyor. Çin’in Paris Büyükelçisi’nin Tayvan halkını yeniden eğiteceğini söylemesi, Tayvan’da "Doğu Türkistan'da olduğu gibi toplama kampları mı inşa edilecek?" sorusunu beraberinde getiriyor. Çinli demokratlar Tayvan’ı demokratik Çin için bir umut olarak görmeye tercih ediyor.  Putin despotizminin Ukrayna’ya karşı işgal savaşı başlattığı ve otoriter rejimlerin yükseldiği dönemde Tayvan demokrasisinin önemi Batı’da bir sembole dönüşmüş durumda. Özetle, Çin totaliter rejiminin olası Tayvan ilhakı sadece Çin'in bahsettiği gibi topraklarını geri kazanma mücadelesi değil, ayrıca totaliter rejimlerin demokratik yönetimlere karşı açtığı savaşın büyük başarısı olur.