Toplum 5.0’ın temel amacı teknolojik gelişmelerin topluma entegre edilmesini sağlamaktır. Böylece teknolojiden korkan bir toplum yerine teknoloji ve onun getirdikleri ile işbirliği içerisinde yaşayan bir toplum yaratmak amaçlanmaktadır. İnsan uygarlığının yerleşik hayata geçmesi ve avcılık ile başlayan toplumsal yaşamı; sırasıyla tarım, endüstri ve bilgi toplumuna evrilmiş, son birkaç yılda ise Japonlar tarafından Toplum 5.0 adıyla anılan Süper Akıllı Toplum fikri ile son hâlini almıştır. Toplum 5.0 adıyla anılan Süper Akıllı Toplum fikrine gelene kadar; 18.yüzyılın ortalarında endüstri alanındaki gelişmeler ile Endüstri 1.0 olarak tanımlanan hızlı dönüşüm süreci başlamış, Endüstri 1.0’dan 4.0’a olmak üzere dört evrede bu süreçler yaşanmıştır. Endüstri 1.0: 18. Yüzyılın ortalarında, sanayi açısından ilk hareket İngiltere'de başlamıştır. İngiltere’yi, ABD ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinin izlemesinin ardından tarım toplumu sanayi toplumuna dönüşmeye başlamıştır. Endüstri 2.0: İkinci devrimin temel özellikleri elektrik gücünün ve otomasyona dayalı üretim modellerinin gelişmesidir. Bu teknoloji, merkezi olmayan motorlara ve harekete olanak tanımıştır. Ayrıca, dünya çapında demir-çelik üretimi hızla artmış ve köprüler, demiryolları ve gökdelenler için malzemeler sağlanmıştır. Bu husus, otomobil teknolojisinin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Endüstri 3.0: Dijital devrim” olarak da adlandırılan bu dönemde, ilk programlanabilir mantıksal denetleyici ve 1971 yılında mikro bilgisayar olan Altair ile Apple’ın bilgisayarı olan Apple I üretimi bu dönemin başlarında gerçekleşmiştir. Endüstri 4.0:  Endüstri 4.0 terimi, 2011 yılında, iş, politika ve akademi temsilcilerinin birliği olarak Alman imalat endüstrisinin rekabetçiliğinin güçlendirilmesine yönelik bir fikrin kamuoyunda sunulmasıyla tanınmaya başlanmıştır. Alman Federal Hükümeti de Almanya için Yüksek Teknoloji Stratejisi 2020” girişiminin ayrılmaz bir parçası olacağını açıklayarak bu fikri desteklemiştir. Toplum 5.0 fikri ise; Almanya’da düzenlenen bilişim fuarı CEBIT 2017’ye katılan Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından ilk defa dünya kamuoyu ile paylaşılmıştır. Toplum 5.0 felsefesi olarak tanımlanan bu Süper Akıllı Toplum fikrinde Teknolojinin toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanması gerektiği” belirtilmiştir ve bu yeni dönem, Tokyo’da Toplum 5.0 ismiyle böylece başlamıştır. Toplum 5.0’ın temel amacı teknolojik gelişmelerin topluma entegre edilmesini sağlamaktır. Böylece teknolojiden korkan bir toplum yerine teknoloji ve onun getirdikleri ile işbirliği içerisinde yaşayan bir toplum yaratmak amaçlanmaktadır. Toplum 5.0’ın sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve amaçları ile toplumların refahı üzerinde önemli bir etkisi olduğu görülmektedir. Bu nedenle Toplum 5.0 Türkiye’nin uluslararası ekonomik ve sosyal alanda rekabet edebilmesi için oldukça önemli bir konudur.
Toplum 5.0 adıyla anılan Süper Akıllı Toplum fikrinde dijitalleşmenin toplumsal etkileri olacağı gibi üretim ilişkilerinde yaratacağı değişikliğe bağlı olarak doğrudan insanlar üzerinde de etkileri olacaktır.
HANGİ DAĞ EFKÂRLIYSA ORADAYIZ Türkiye’den baktığımızda bizim gündemimizin ne kadar dışında bir husus olduğu düşünülse de aslında hiç de öyle değildir. Biz istesek de istemesek de her zaman hayat kendi gerçekliğini dayatacaktır. Gözlerimizi kapatarak yaşanan değişimi reddedemeyiz. Üretim ilişkilerindeki dönüşümün kendi üst yapı kurumlarını nasıl yarattığını inceleyip, ilmin ve fennin ışığında hayatın her alanında çağın gereklerini yakalamaya çalışma zorunluluğumuz vardır. Toplum 5.0 adıyla anılan Süper Akıllı Toplum fikrinde dijitalleşmenin toplumsal etkileri olacağı gibi üretim ilişkilerinde yaratacağı değişikliğe bağlı olarak doğrudan insanlar üzerinde de etkileri olacaktır. Meslekler zamanla değişecek, üretim ilişkileri ve üretim unsurları tamamen farklılaşacaktır. Hayatımıza girmeye başlayan yapay zekâ ürünü yazılımlar, robotik üretim modelleri günümüzde en basit hâliyle bu dönüşümün ispatı niteliğindedir. Dünya hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşarken; tüm insanlarda güvence duygusu yaratmak, bu değişim, dönüşümden kaynaklı toplumların ve bireylerin karşılaşacakları sosyal risklerin etkilerini en aza indirmek ya da ortadan kaldırmak için sosyal güvenlik kavramı ön plana çıkmaktadır. Geldiğimiz noktada, sosyal güvenlik ihtiyacı ve kavramı ekonomik, sosyal gelişmelere paralel olarak yepyeni bir içerik ve görünüm arz etmektedir. Önemli olan bu ihtiyacı mümkün olduğunca erken hissederek, tüm kurum ve kurallarıyla toplumsal değişime ve dönüşüme açık olmaktır. Bu bağlamda, ülkemizin gelmekte olan dijital çağı yakalayacak gücü ve iradesi her daim vardır. Soyut ve kuramsal bir çözümü değil, hayat kadar somut ve gerçek bir çözümü yaratacak irade ise, Hangi dağ efkârlıysa oradayız” diyen bu halkın mayasında mevcuttur. SGK PERSONELİNİN ADI YOK Kurumlar personelleri vasıtası ile hizmet sunarlar. Türkiye’de de sosyal güvenlik hizmetinin büyük bölümü doğumdan ölüme insanların hayatlarına müdahil bir kurum olan SGK tarafından verilmektedir. Toplum 5.0 ve dijitalleşmeden bahsettiğimiz bir dönemde gerek rutin işlemlerin yürütülmesinde gerek yapılandırma dönemlerinde ve son dönemde EYT gibi özel düzenleme dönemlerinde gecelerini gündüzlerine katarak hizmet veren bu kamu çalışanlarının hakkı mesai ödemesi gibi geçici nakdi çözümlerle geçiştirilemez. SGK için Taşra Uzmanlığı kadrosu ihdas edilerek; İcra Uzmanlığı, Tahsis Uzmanlığı, İşveren Uzmanlığı, Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Uzmanlığı gibi kadrosal düzenlemeler ivedi olarak hayata geçirilmeli, uzmanlaşma sağlanmalıdır. Bir vatandaş olarak, şartlar ne olursa olsun elinden geldiğince vatandaşa hizmet verme gayreti içinde olan tüm SGK çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. Emeklerinize sağlık…