Sosyal bağın kıymeti salt kendinden olan manayla birlikte ahlaki, insani, hukuki, ekonomik, medeni, çağdaş, küresel doğruları kapsayan bir ekonomi yönetimi tekniğine varabilmesinde saklı.
Apple, 2021’in en iyi uygulamalarını seçti: Türkiye’de 'Hayat Eve Sığar' uygulaması birinci sırada yer aldı. Apple, yılın trendini ise 'sosyal bağ' olarak belirledi.
Söz konusu belirleme, “sosyal bağın”; karantina, salgın, ekonomi başlıkları atılırken bir dinamik olarak kaydını ifade ediyor. Bununla birlikte, kamusal alanda Hayat Eve Sığar’ı yüklememiz bir zorunluluk. Bazı zaman meşruiyetini toplumsal hayattan alan bir gereklilik, bazı zaman iradeye dayalı kişisel ilişki kurma biçimi.
Bireysel diyaloğun yanında yönetimsel idare ve kâr hedefi olmadan faaliyet gösteren esnek paydayla kurulu grupların da varlığı aşikâr. Neden? Çünkü sosyallik hem sebep hem sonuçtur. Toplum sadece bireylerden değil, bireylerden kurulu topluluklardan da oluşuyor. Eşgüdümlü çalışma ve işbölümü ile yaşıyoruz. Sosyal yaşantı içinde kural koyucu ve denetleme mekanizmasını işleten hukuk da hakkaniyet ve norm güvencesiyle koordinasyon kolaylığı getirirse sosyal yaşamın getirdiği yeni edimler değer kazanıyor.
Sosyal bağın dayanışma ve adalet yönünde doğru bilgi, muhakeme, kararlar ve kararların uygulanması gerçeği var.
SOSYAL BAĞIN KENT FOTOĞRAFLARI
Bu husus kentler ve kent hayatı için de geçerli. Nasıl?
Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin Mainz şehrine yaptığı katkı bilimle, üretimle, fikri mülkiyetle insanlığa tarifsiz faydanın yanında, bir şehre nasıl marka değeri katılacağını da gösteriyor. Aşı öncesi Mainz’ın bütçesi, 40 milyon EUR açık verirken Biontech’in aşı sonrası gelir vergisi sayesinde 1 milyar EUR artıya geçti.
Sosyal bağ, fikirlerin özgürlükle gerçekleştiği, böylelikle devletle birey arasında ifade özgürlüğü bazında çoğulcu ilerlemeyle, öte yandan toplumda Medeni Kanun’da tanımı yapılan dürüstlük ve iyi niyet kuralı temelinde yükselebilir.
Başka bir örnek de geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi çağrısıyla gerçekleşen B40 Balkan Şehirleri Zirvesi’ydi. İklim krizinden göçe, akıllı şehircilik örneklerinden sosyal konulara farklı alanlarda Balkan şehirlerinin ortak bir duyguda ve saikte buluşması, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun ısrarlı dayanışma telaffuzu önemliydi.
Neden?
Aristoteles’in tanımladığı yurttaş dostluğu, “Kentleri bir arada tutar gibi görünen” bir yapıştırıcı olabileceği düşüncesinde filizlenir. Hugh LaFolette’e göre
[1] “Onun bu olumlu rolü oynaması büyük ölçüde yurttaşların inançları ve eğilimlerine bağlıdır.” LaFollette’in üzerinde durduğu “adil olmayan bir ortamda gerçek kişisel ilişki kurma olanağı tamamen ortadan kalkmış olsa bile sınırlıdır.” “…bir insan ahlaklı değilse eğer, yakın kişisel ilişkiler kurma olasılığı düşüktür.”
[2]
Bu durumda sağlıklı sosyal bağların oluşumu, hukuktaki karşılığını her gün dile getirdiğimiz Medeni Kanunun 2. maddesi Objektif Hüsnüniyet (İyi Niyet) Kuralında buluyor. TMK. m. 2/I’e göre, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” Sosyal bağ; fikirlerin, eleştirilerin, yaratıcılığın özgürlük içinde gerçekleştiği, böylelikle devletle birey arasında ifade özgürlüğü temelinde serbest ve çoğulcu ilerlemeyle, öte yandan toplumda Medeni Kanun’da tanımı yapılan dürüstlük ve iyi niyet kuralı temelinde yükselebilir.
Kent ve sosyal bağın bir yansıması da sanat oluşumlarında. Geçen hafta Sanat Hukuku toplantımızın ardından Dasdas’ın bir duvarını kaplayan Disyon 01 sergisini ilgiyle, notlarla, bellek kitaplığımın imgelerini celp ederek izledim. Serginin özelliği bir duvarda on yedi sanatçının eserinin bir arada olmasıydı. Bir duvarın bir sosyal bağ haline gelişi, sosyal bağın da fotoğrafı.
SOSYAL BAĞ VE TAHAKKÜMDEN UZAK ÖZGÜRLÜKLER KÜLTÜRÜ
Dürüstlük; kamusal anlamda, bilgilenme - bilgilendirme güvencelerini de kapsar. Editoryal bağımsızlığı da içerir. En önemlisi tahakkümün olmadığı bir dünya görüşünü çevreler.
Sosyal bağ ülkenin, ülkelerin bağımsızlığının teminatı. Akıl ve yürekle diyebiliriz ki tahakküm sosyal bağın ruhuna aykırı… Hukuk dilinde kanun yorumu yaparken kanunun lafzına ve ruhuna uygunluk veya aykırılıktan bahis açarız. İşte tahakkümün olduğu hiçbir yerde bağımsızlığın bulunamayacağı sarihtir.
Akıl ve yürekle diyebiliriz ki tahakküm sosyal bağın ruhuna aykırı. Hukuk dilinde kanun yorumu yaparken kanunun lafzına ve ruhuna uygunluktan bahis açarız. İşte tahakkümün olduğu hiçbir yerde bağımsızlığın bulunamayacağı sarihtir.
Sosyal bağın kıymeti salt kendinden olan manayla birlikte ahlaki, insani, hukuki, ekonomik, medeni, çağdaş, küresel doğruları kapsayan bir ekonomi yönetimi tekniğine varabilmesinde saklı.
Bireyin iyi niyetle kurduğu kişisel ilişkiler karşısında tahakkümün doğallaşması sosyal bağa tezat olur.
Yasaları yaşamak, hakkaniyetin ruhuna uygun kararlar ve sosyal bağlar bu nedenle önemlidir.
Bu mantıkla, Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in fikri mülkiyet haklarının temelini nasıl analiz ediyor ve fikri mülkiyet hukukuna göre açıklıyorsam Dünya Sağlık Örgütü’nün dünyanın her noktasına daha çok aşı temini için desteklenmesi gerektiğini de aynı kararlılıkla dile getiriyorum.
[3]
Hak ve sorumluk metinleri bu nedenle önemlidir.
Yasaları yaşamak, hakkaniyetin ruhuna uygun kararlar ve sosyal bağlar bu nedenle önemlidir.
Açıklık ve şeffaflık bu nedenle önemlidir.
Olanaklar, teknoloji, haklar sosyal bağla ve dürüstlük kuralı ile hukuku doğru yaşayarak öğrenilirse öncü bir anlayış içerir.
Hem bireysel hem de kolektif haklar, politik katılım ve özgürlükler hukuku bağlamında tahakkümden arındığında gelecek günler aydınlıktır.
MEŞRUİYET VE KAMUSAL MÜZAKERE
Hukukun sosyal bağlarla ilişkisi anlatımında belirtmeliyim ki; Jürgen Habermas’a
[4] atıfla, hukukun, yasanın ve yargılamanın meşruiyeti hususu sadece hukuksal değil, ahlaksal ve politik bir kapıdır. Bu kapının açılmasıyla hukuk bağı, müzakereci demokrasi ve kamusallık kavramları temelinde siyasal felsefe içerisinde kurulur. Habermas’a göre, müzakereci demokrasi modeli, demokratik haklar sisteminin meşruiyetinin kaynağı. “Meşruluğun iradesi, bireylerin önceden belirlenmiş iradesi değildir; daha ziyade bu iradenin oluşması, yani bizzat müzakere edilme sürecidir.”
[5] Hakikaten de süreç vurgusu hayatın ve insan olmanın ta kendisini işaretliyor.
Hem bireysel hem de kolektif haklar, politik katılım ve özgürlükler hukuku bağlamında tahakkümden arındığında gelecek günler aydınlıktır.
Göstergenin bir neticesi de fikri takiple ya da dava ve hukuki vakıaların bizzat dosyayı yürüten hukukçular ve avukatlar tarafından incelenmesinin ve raporlanmasının, sürecin kamusallığına ilişkin kanıtlarla belgelenmesi için gerekli ve yararlı olduğu.
Özgürlük ve eşitliği tamamlayan etmen, dayanışma. Dayanışmadan alınan güçle varılan bir başka durak uzlaşma ya da uzlaştırma. Özgürlükleri uzlaştırma düşüncesi, onları uygulama ve belli ölçüde gerçekliğini sağlama amacını da meydana getirir.
Ve dayanışma, ancak güvenlik içinde olanaklı olabilir. Güvenlik ve hukuk ilişkisinde dikkat çekecek bir kavram: Normlar Enflasyonu. Bu kavramın nedenleri, boyutları üzerinde duran D. Maus’a göre yurttaşların kendilerine uygulanacak kurallardaki fazlayı bilmeleri güç olacağından normların değerleri ancak akıl, lügat ve hakikat odağıyla artırılır.
Özgürlük ve eşitliği tamamlayan etmen, dayanışma. Dayanışmadan alınan güçle varılan bir başka durak uzlaşmadır. Özgürlükleri uzlaştırma düşüncesi, onları uygulama ve belli ölçüde gerçekliğini sağlama amacını da meydana getirir.
Açık! Özgürlüğün bağımsızlık özelliği, erk niteliğinden önce geliyor.
Sosyal bağın temel gereği, objektif iyi niyet kurallarına dayalı hukuksal ilişkiler ve vicdana dayalı muhakeme ve müzakere!
Evet, Apple’ın 2021’den süzdüğü sosyal bağ ifadesinin izdüşümünde fikri mülkiyet hukukundan bilime, görsel sanatlardan kent hakkına sonsuz bir köprü var.
[1] ABD Doğu Tennessee Eyaleti Üniversitesi Felsefe Profesörü.
[2] Hugh LaFolette, Kişisel İlişkiler (Personal Relationships Love, Identitiy and Morality, Blackwell Yay.) Çev: Fermâ Lekesizalın)
[3] Pınar Sönmez, Covid Aşılarında Fikri Mülkiyet ve “Evrensel Erdem” https://yetkinreport.com/2021/05/14/covid-asilarinda-fikri-mulkiyet-ve-evrensel-erdem/
[4] Jürgen Habermas, Between Facts and Norms, çev: William Rehg, The MITT Press, Cambridge, Massachusetts
[5] Jürgen Habermas, Kamusallığın Yapısal Dönüşümü, çev: Tanıl Bora - Mithat Sancar, İletişim Yay, s. 43, 1997