Salı gecesi Ankara’nın Altındağ ilçesinin Battalgazi Mahallesi’nde iki grup arasında yaşanan kavgada bıçaklı saldırıya uğrayan iki kişiden biri olan Emirhan Yalçın hastanede yaşamını kaybetti. Bu olaydan sonra Çarşamba gecesi ilçenin bazı mahallerinde yaşananlar, Türkiye’de insanların farklılıklara tahammül ve hoşgörü eşiğinin ne kadar düştüğünü hepimize bir kez daha gösterdi. İlçenin çeşitli mahallerinde yaşayan Suriyelilere, onların ev ve iş yerlerine yönelik şiddet, ne insan ne de vicdani olarak kabul edilebilir değildir. Yaşanan bu olaylardan dolayı muhalefeti, hele hele CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sorumlu ve suçlu ilan etmek  siyasi iktidarın kendi sorumluluğunu bilinçli biçimde görmemek demektir. SONUÇLARI DEĞİL NEDENLERİ TARTIŞALIM Türkiye’de neredeyse her sorunu nedenleri ile değil sonuçları ile tartışıyoruz. Suriyeliler konusu da böyle. Suriyeliler bu ülkede yeni değil. 2011’den beri ülkemizdeler ve sayıları da her yıl aratarak yaklaşık 5 milyonu buldu. Bunların bir kısmı da Türkiye’de doğdu. Erdoğan en başından bu yana özellikle kendi tabanını kast ederek; gelen Suriyelilere Ensar olunması gerektiğini vurguladı. Peki bizatihi siyasi iktidar, Suriye’den gelen bu insanlar için ne yaptı? Bunları kontrollü ve denetimli biçimde mi ülkeye aldı, yoksa her gelen giriş yaptıktan sonra farklı illere mi gitti? Siyasi iktidar gelenlerin bir kısmını siyasi kaygılarla demografik olarak seçilmiş bölgelere yolladı mı, yollamadı mı? Bazı ilçelerde seçim sonuçlarını etkileyecek biçimde gelen Suriyelilere vatandaşlık verdi mi, vermedi mi? Bunları yapan iktidar ne yapmadı? Ya da hangi politikayı ikincilleştirdi? Gelen Suriyelilerin topluma entegrasyonunu. Oysa bu en önce yapılması gerekendi. Bu toplumsal barış ve bir arada yaşamak için en öncelikli iken, siyasi iktidar bunu neredeyse en sona koydu. Diğer yandan şunu da kabul edelim ki bu, sadece merkezi idarenin değil, yerel yönetimler ve uluslararası kurumların işbirliği ile gerçekleştirilebilecek bir süreçtir. Ancak bunun olmama nedeni de açıktır. O da, AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye’nin AB’nin mülteci kampı olmaya razı olmasıdır. Ve bunun karşılığı alınan birkaç milyar avrodur. Oysa mülteci ve göçmenler sadece Türkiye’nin sorunu değildir. Ve bu sorumluluk para ile devredilemez. Ancak siyasi iktidar bunu kabul etmiştir. NEDEN ŞİMDİ? Peki neden Suriyeliler karşı 2012’de, 2014’de, 2016’da ya da 2018’de değil de son aylarda rahatsızlıklar ifade edilmeye başlandı ve fiili saldırılar olmaya başladı? Bunun temel nedenleri Türkiye’nin içinde bulduğu siyasi kutuplaşma ve giderek ağırlaşan ekonomik koşullardır. Siyasi iktidar 2011 yılından bu yana ağır bir kimlik siyaseti izlemektedir. Hatta Suriye’deki iç savaşa taraf olma nedeni de bu kimlik siyaseti tercihidir. Bu siyasetin içerde geldiği nokta ağır bir kutuplaşmadır. Bu kutuplaşmanın bir yansıması da Suriyelilere çıkmıştır. Bununla birlikte ikinci neden; ülkenin içinde olduğu ekonomik sıkıntıların pandemi ile derinleşmesi karşısında insanlar işsiz kalırken; Suriyelilerin uzun süredir onların yerini ucuz işgücü olarak almaya başladıklarını gördüler. Nitekim, Altındağ’da yaşanan şiddet olaylarının özneleri siyasi iktidarın, Erdoğan’ın Suriyelilere Ensar olmasını beklediği toplumsal kesimler. İlçenin siyasi tercihlerine baktığımızda AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın yüzde 60’ların üzerinde olduğunu görüyoruz. Yani Erdoğan’ın "Gelenlere Ensar olacaksınız" sözünün muhatapları, onlara Ensar değil milliyetçi bir refleksle ırkçı saldırılarda bulundular. Siyasi iktidarın, onlara yakın yazarların yaşananları Kemal Kılıçdaroğlu’nun ya da muhalefetin söylemine bağlaması tam bir akıl tutulmasıdır. Ama bunun neden olduğunu biliyoruz. Biliyoruz çünkü, siyasi iktidar bir kez daha sorunlarla yüzleşmek, sorunları çözmek yerine onların sonuçlarından yararlanarak iktidarını sürdürmek istiyor. Bunun içinde en kolayını seçip muhalefeti suçluyor. *** “Dünyadan” Politikyol’da yeni bir sayfa daha açıyoruz: “Dünyadan” Bu sayfada dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan akademisyen ve gazeteci arkadaşlarımız bulundukları ülkede yaşanan hayata dair gelişmeleri belli aralıklarla sizler için kalem alacaklar. Şimdilik Almanya, İngiltere, Kanada, İtalya, Japonya, Rusya, Lübnan, Karadağ, ABD ile başlıyoruz. Bunun zamanla artacağını düşünüyoruz. Umarım yeni sayfamızı beğenirsiniz. Politikyol önümüzdeki dönemde de farklı alanlardan uzman kalemlerin katılımı ile güçlenmeye ve kamusal alanda sözünü söylemeye devam edecek. Bu vesileyle biz kez daha yeni dönemde bize verdiğiniz destekten dolayı hepinize teşekkür ederiz.