Ben değil bir ilahiyat profesörü haykırıyor. Onun İbni Hazm’dan atıfla söylediği üzere bu ölümün arka planında hepiniz varsınız. Timsah gözyaşı dökenler, omerta yasasıyla susanlar…   Mehmet Hayri Kırbaşoğlu’nu dün akşam Radyo Sputnik’de dinleyen herkes bugün artık bir milat olmalı diye düşünmediyse kendini sorgulamalıdır. https://www.youtube.com/watch?v=ksvvDWhsCT4&list=PLM7oN_J-EsD-QzVJz_f9EOV72QPCun1LK Bir ilahiyat profesörü Sevgili Enes’in yok edilmesine dair şu cümlelerle meramını anlattı : - Dindar aileler, çocuklarını yetiştirme işini kurumlara havale ediyor. - Bu kurumlar açık/şeffaf/denetlenebilir değil. - Son 20 yılda hukuk dışı varoluşları himaye görüyor, korunuyor, kollanıyor. - Dini/milliyetçi bu ideolojik kurumların/yapıların tek bir amacı var, o da beyin yıkamak. - Anne-baba kendileri de kurumlarla aynı fikirde ise, beyin yıkamak için bu kurumları tercih ediyor. Ama bu bir yanılgı. Hem de büyük yanılgı. - Kapalı yapılarda, kapalı kapıların ardında ne yaşandığının bir kontrolü yok. Kamusal düzende asgari de olsa bir mekanizma kontrol sağlıyor ama burada ondan eser yok. - Çocuklarımızın sadece ruhları değil, bedenleri de tehlike altında. Yangınlarda yok olanları anımsayın. - Son 20 yılda cemaat yurtları için devlet yurtları bilinçle sınırlandı. Gençler yurt bulamasın da bize; bu yurtlara, cemaatlere, tarikatlara muhtaç olsun, istendi. - Din zehirlenmesi ile karşı karşıyayız. İslam’ın kurucu metni Kuran ile onun Peygamber ile uzaktan yakından alakası olmayan bir inançtan söz ediyoruz. Karanlık düşüncelerin cirit attığı yerler bunlar. - Vefat eden çocuğun anlattıkları tamamen doğru. Bizatihi ben deneyimledim bu süreci genç bir öğrenci iken. Nurcuların istedikleri tam da Enes’in anlattıklarıyla aynı. - Maalesef dogmatik skolastik yozlaşmış statükocu çürümüş yozlaşmış dindarlıkla (!) karşı karşıyayız. Bu tehlikedir. Kurani değildir ve peygambere karşı bir oluşumdur. - Bilgi kirliliği ve din zehirlenmesinin bir örneği burada gözler önüne serildi. Enes kardeşimizin cenaze namazını sorgulayan zihniyettir bu. Bu çocukları bu hale kim getirdi? - Endülüslü İbni Hazm “bir beldede bir insan açlıktan ölürse o beldede yaşayanların tamamı onun katili sayılır ve kan bedelini ödemek zorundadır” diye boşuna yazmadı. - Eğer “bu çocuk niçin intihar etti?” sorusu sorulmuyorsa. Bunu sormayanların hepsi bu intiharın da sorumlusudur. Bunlar dinen de ahlaken de yargılanmaya tabidir. - Akla ziyan ahlaka aykırı sözler zeytinyağı gibi üste çıkmaktadır. - Dini zehir kusar gibi insanlara nefret aracı haline getirmek bu ülke için en kötüsüdür. - Son 20 yılda bu din modeli zirveye taşındı. Eskiden de bir siyasi parti lideri cemaatlerle oturur onlara kontenjan verirdi. Dindar kesim kölelik sistemine dönüştü. Bugün müridinin kimle evleneceğine karar veriyor. - Son 20 yılda devlet yönetimi bunu bütünüyle kendi çıkarı için kullandı. - Yozlaşmış kokuşmuş din, dinden değil hayattan soğutuyor. İnsanları canından ediyor. - Çözümün kaynağı olması gereken din, sorunun kaynağı haline geliyor. - Birileri dini kullanarak, dini toplumda problem haline getiriyor. - Cennete girmek için yola çıkanların, hayatı cehenneme çevirdiği bir dönemde ve toplumda yaşıyoruz. - Din ilham kaynağı değil, insanların uzaklaşıp kaçtığı problem kaynağı olmuştur. - Mevcut iktidardan bir şey beklemek nafile.  Okullarda 3-4 yaşında pedagojik olarak uygun olmayan çocuklara, ne eğitimi olduğu belli olmayan Kuran adı altında gösteriş üzerinden, “biz dindar iktidarız” demenin dışında bir niteliği olmayan işler yapılıyor. - Aileler, politikacılar sivil toplum akademisyenler gazeteciler bu konuları ele almalı. - Yoksa hepimiz tehdit altındayız. Bunları söyleyen Mehmet Hayri Kırbaşoğlu. Özgür Özel ya da Engin Özkoç değil (*) Türkiye’yi mengene misali sıkan siyasal dincilik ne ekonomi bıraktı ne dış politika. Hızını alamamış bir ejderha gibi gençlerimizi çocuklarımız yakıyor yıkıyor yok ediyor. Enes Kara sahip olduğu en değerli şeyi yani hayatını yani umutlarını yani geleceğini bu uğurda hiçe saydı. Bu ölümün arka planında Hayri hocanın İbni Hazm’dan atıfla söylediği üzere hepiniz varsınız. Timsah gözyaşı dökenler, Omerta yasasıyla susanlar, kendi çocuğunun neden öldüğünden çok zarar görmesin diye onu baskı ile ezenleri savunanlar var. Ben değil bir İlahiyat Profesörü haykırıyor: Bu ülkede cennete gitmek isteyenler, hepimizin hayatını cehenneme çeviriyor.