Aynıların aynı yerde ittifak yapmaları yadırganası bir durum oluşturmuyor. Kürt siyasi hareketi dün sol ilkelerle uyumlu bir hatta buluşmuş olabilir. Bugün gelinen noktada sosyalistler ile farklılıkları çok geniş bir açı oluşturuyor. Düzen siyasetinde ittifaklar çoktandır var ve bir gelişkinliğe ulaşmış durumda. İktidar ittifakının muhalefetteki ittifakı dağıtmak için kimi girişimlerde bulunduğu ama şimdiye kadar sonuç vermediğini de gördük. Bu ittifaklarda yer alan bir siyasi partilerden biri diğerine geçse neden diye sorgulanmayacak. Bu durum benzerlerin oluşturduğu ittifaklarda küçük ince ayrımlar dışında farklılıkların olmamasından kaynaklanıyor. Düzen siyaseti ve ittifaklarının temel ilkeleri belli, ayrıldıkları nokta ince yanlar. Şimdi farklı bir ittifak tartışması var. Üçüncüsü yani diğerlerinden tamamen farklı ilkeleri programı olan üç sosyalist partinin içerisinde olduğu görüşmeler devam ediyor. Seçimleri de içine alan ama seçimle sınırlı olmayan bu siyasi çıkışa düzen cephesinden sesler geliyor. Tartışma Kürt siyasi hareketi olmadan nasıl bir ittifak olacağından başlayıp, neden millet ittifakının desteklenmediğine kadar uzun uzadıya tartışılıyor. Tabii manipüle edilip bu ittifakın kurulması da engellenmeye çalışılıyor. İçinden geçtiğimiz ekonomik buhranda uzunca zamandır meşruiyet krizinde olan kapitalizmin çıkışsızlığında düzen dışı yeni bir sistem öneren siyasete tavır geliştirmesi anlaşılır bir durum. Anlaşılmayan şey düzen değişikliğinden bahsetmeden iktidar değişiminde edinilebilecek siyasi faydaların sosyalist siyasette karşılığını buluyor olması. Daha demokratik ortamlarda siyaset yapmak, sosyalistlerin bir mücadele başlığı, hatta tek mücadele başlığı haline nasıl gelebilir? Siyasette sosyalizmin seçenek olmadığı durumlarda, kapitalizm ve siyasi temsilcileri reform yapma gereği duymuyorlar. Kapitalizm otoriterleşti ise nefes almak içinde kendisini risk altında görmeli ki kemeri biraz açsın ve bir rahatlama söz konusu olsun. Siyaset eğer gerçekten seçimler ile sınırlı ise Türkiye tarihinde en demokratik seçim yasası 1960 darbesinin hazırladığı anayasasının ürünüdür. Bu anayasanın halka bol geldiğini düşünen ordu, 1971 12 Mart’ta bir tadilat girişiminde bulundu. Bugünkü seçim yasası ise Türkiye toplumuna zorla yeni bir gömlek giydiren 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı Anayasanın çıktısıdır. Bu söylediklerimden siyasette seçimlerin hiçbir önemi yoktur anlamı çıkmasın. Ancak tek mücadele başlığı değildir. Bu çıkabilir. Halkın örgütlenmesi ve kendi çıkarlarını her dönem savunması hem de takipçisi olması gereklidir. Bunların ışığında farklılıklar unutulmadan ancak ilkelerin bu ittifakta çok da önemli olduğunu bilerek kurulacağının bilinmesi gerek. Aynıların aynı yerde farklıların da kendi içerisinde ittifak yapmaları çok yadırganası bir durum oluşturmuyor. Kürt siyasi hareketi dün sol ilkeler ile uyumlu bir hatta buluşmuş olabilir. Bugün gelinen noktada sosyalistler ile farklılıkları oransal olarak çok geniş bir açı oluşturuyor. Dayanışma, yan yana gelişler olabilir ancak ittifaklar ilkelerde aynılaşanlar tarafından kurulur. Sosyalistler, Kürt siyasi hareketini yok sayıp, bununla beraber Kürtleri gözden çıkarmış değildir. Sosyalist partilerin sosyalizm anlayışı farklılık gösteremez. Demokratik sosyalizm, özgürlükçü sosyalizm yoktur. Sosyalizm başına eklenenleri tezahür etmiş yönetim biçimidir. Kurulacak sosyalist cumhuriyette bütün halkların emekçileri ortak kurucu olup eşit haklara sahip olacaktır. Af edersiniz ama CHP ile HDP dışında bir ittifak düşünmeyenlerin "bağımsız siyaset üretmesi" ve bununla ilgili söylemlerde bulunması, bu sosyalistlerin öncülük iddiasını başka siyasi güçlere teslim edip, aksesuar konumlarının dışında başka bir değerleri olmadığının farkındalığına varamamasına neden olur. Sosyalistler gelecek hedeflerini emekçi halka seçenek olarak sunmaya hazırlanıyor. Kurulacak olan ittifak emekçi halkın çıkışı olacaktır.