Sezen Aksu’ya verilen tepkileri görünce aklıma Roma dönemindeki arenalardaki izleyiciler geliyor. Gerçek hayattan ve sorunlardan uzaklaştıran bir şovun içinde gibiyiz adeta… Son günlerdeki siyasetçilere veya sanatçılara yönelik tepkilerle ilgili olarak, inanç üzerinden yapılan ve haddi aşan linçle ilgili bir şeyler yazmak istiyorum… 2015 yılı genel seçimleri öncesinde “Neden milletvekili adayı olmuyorsun?” sorusu çok gelince bir sosyal deney yapmaya karar vermiştim. Yeğenime bir görsel hazırlatmış ve sosyal medya hesabımdan paylaşmıştım. Görseldeki sözde adaylığım, çevremdekilerin aday olmamı beklediği siyasi partiden değil aksine hiç beklemedikleri parti olan HDP’dendi… Bir iki gün sonra da adaylık gibi bir şeyin söz konusu olmadığını, bunun bir sosyal deney olduğunu açıklamıştım. Bu sosyal deneyin bana öğrettiği çok şey oldu. O günden sonra bir sosyal olayda aşırı tepki gösterenleri masum ve art niyetli olarak ikiye ayırıyorum. Ve yine bu olay sonucu; yaşadığımızı sandığımız Müslümanlığın, İslam’la zerre kadar ilgisi olmayan düşünce ve tavır içinde olduğuna kanaat getirdim. Peygamber hayatında beni derinden etkileyen, örnek aldığım ve hayatımda uygulamaya çalıştığım en önemli şey; “Güvenilir insan olmaktır.” Malumunuz, Peygamberimize 40 yaşında görev verildi. O zamana kadar Mekke’deki lakabı “El-Emin” idi. Yani “en güvenilir kişi”. Mekke’de herhangi bir anlaşmazlık durumunda hakem olarak aranan ve kıymetli malların emanet edildiği kişiydi. Peygamberliğini ilan edince Mekke’nin ileri gelenleriyle arası açıldı. Eziyetler, baskılar yapıldı. Lakin hiç biri “Muhammed yalan söylüyor!” demedi…İslam tarihine azılı din düşmanları olarak geçen o insanlar, Muhammed’in getirdiği dini kabul etmediler ama bir gün dahi El- Emin olduğuna inandıkları kişinin şahsına söz etmediler. Bu küçük görülen detay, aslında o kadar mühim ki… İslami inanca göre “Müşrik” dediğimiz kişiler, hayat tarzlarını değiştirecek iddiada bulunan birine karşı adil davranabiliyorsa, biz Müslümanlar olarak oturup düşünmeli ve davranışlarımızı sorgulamalıyız. Sezen Aksu’ya karşı, yıllar önce yazmış olduğu şarkı sözleri (ki şahsen sözleri tasvip etmediğimi belirtmek istiyorum) üzerinden haddi aşan tepkiler normal değil. Tıpkı geçtiğimiz yıllarda programına telefonla bağlanan bir öğretmenin sözleri üzerinden Beyazıt Öztürk’e gösterilen tepkilerin normal olmadığı gibi… Farkındaysanız kimse Sezen Aksu’nun ne diyeceğini merak etmiyor. Gerçi Aksu’nun açıklamasının da bir anlamı olur mu bilmiyorum. Zira birbirimizi anlamak gibi bir niyetimiz yok… Zaman zaman-kamuoyuna bakarken Roma dönemindeki arenaların izleyicilerini görür gibi oluyorum. Hani şu aslanın önüne atılan kurbanı izleyen ve hayvanın insanı parçalamasından zevk alan insanlar vardı ya… Gerçek hayattan ve sorunlardan uzaklaştıran bir şovun içinde gibiyiz adeta… Bir gün aslanların ağzına verilecek kurban olma ihtimalimiz olduğunu unutarak, coştukça coşuyoruz.