Muhalif seçmene, seçimler için “Türkiye’nin son seçimi”, “Otokrasi mi demokrasi mi”, “Laiklik mi şeriat mı” derseniz ve sonrasında en ufak özeleştiri vermezseniz, seçmene açıklama yapmak yerine kapalı kapılar ardında görüşmeye devam ederseniz seçmen küsebilir ve bu küskünlük kalıcı hale gelebilir. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra özellikle muhalif seçmende siyasete ilgisizlik oluştu. Bu ilgisizliğin nedeni ise seçimlerde yaşanan hayal kırıklığı ve siyasetçilere duyulan öfke. Hayal kırıklığı ve öfke duygusu, siyasetin hayatlarını etkilemesine rağmen insanların siyasetten soğumasına, uzaklaşmasına neden olabiliyor. Reform Enstitüsü, İstanbul odaklı apati (siyasete ilgisizlik) bazlı bir araştırma yaptı. Bu araştırmada, seçmen 'şimdilik' siyaseti takipten çıkma aşamasındayken siyasetçilerin “halkı umursamadığı”, “kapalı kapılar ardında siyaset yapıldığı” ve “parti ve adayların seçmeni temsil etmediği” görüşleri yabancılaşmanın/uzaklaşmanın ana sebepleri olarak gözüküyor. Seçmen Neden Siyasetten Uzaklaştı? Seçmenin siyasetten uzaklaşmasında 3 temel sebep yatıyor:
  • Siyasetçilerin halkı umursamaması,
  • Kapalı kapılar ardında siyaset yapılması,
  • Parti ve adayların seçmeni temsil etmemesi.
Seçmenin, siyasetçilerden beklentileri farklı iken siyasetçiler halk için siyaset değil, çıkar için siyaset yapıyor. Siyasetin, şeffaf bir şekilde yürütülmemesi, gizli kapılar ardında yapılması, 5 senede bir yapılan seçimlerin siyaset olarak algılanması da seçmeni uzaklaştırıyor. Bu durum, muhalif seçmende daha da belirginleşiyor. Kılıçdaroğlu’nun 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında takındığı tutum, muhalif seçmeni itti. Muhalif seçmene, seçimler için “Türkiye’nin son seçimi”, “Otokrasi mi demokrasi mi”, “Laiklik mi şeriat mı” derseniz ve sonrasında en ufak özeleştiri vermezseniz, seçmene açıklama yapmak yerine kapalı kapılar ardında görüşmeye devam ederseniz seçmen küsebilir ve bu küskünlük kalıcı hale gelebilir. Siyasilerin seçimden sonra takındığı tavrın, toplum nezdinde önce hayal kırıklığı-ümitsizliğe evrilme, kitlesel depresyon ve apatiye dönüşme ihtimali yerel seçimlerin kaybına neden olabilir. [caption id="attachment_260682" align="alignnone" width="1018"] Tablo:1-Apati Endeksi, Kaynak: Reform Enstitüsü[/caption] Siyasete en çok yabancılaşan grupların başında düşük gelir grupları geliyor. En alt gelir grubu siyasete yabancılaşmada diğer gruplardan ayrışıyor. Ankete göre en alt gelir grubu en kırılgan grup, siyasete inancını kaybetmiş görünüyor. Ankete göre siyasete en çok uzaklaşanlar 8.9 ortalamayla oy kullanmayanlar olurken onu işsizler, Kürt seçmenler, alt gelir grupları ve kendini muhtaç hissedenler izledi. Bu gruplar, muhalefetin siyaseti hangi çerçevede oluşturabileceğinin de ipuçlarını veriyor. Türkiye’de açlık-yoksulluk sınırının altında yaşayan ciddi bir bölüm var ve siyasete etki edemediklerini düşünüyorlar. Bu isimlere göre; siyaset, 5 yılda bir gidip oy kullanmaktan ibaret. Muhalefet, bu gruplara “Sizi umursuyoruz” duygusunu vermeli. [caption id="attachment_260684" align="alignnone" width="1280"] Tablo:2-Yetkin/Apati, Kaynak: Reform Enstitüsü[/caption] Muhalefet Ne Yapmalı? Seçmenlerin siyasete küsmesi, oy vermeye gitmemesi dünyadaki örneklere baktığımızda otoriter iktidarların işine yarıyor. (Rusya, Azerbaycan, Venezuela) İktidar, şu anda içinde bulunduğumuz adaletsizliği ve muhaliflere baskıyı CHP’nin elinde Ankara-İstanbul dahil 11 büyükşehir varken yapıyor. Seçmenin siyasete ilgisizliği, “Oy vermeye gitmeyeceğim” davranışına dönüşürse büyükşehirlerin çoğu kaybedilecek ve iktidarın, muhalifler üzerindeki baskısı dayanılmaz bir boyuta gelecek. Muhalefetin bu cendereden çıkması için seçmene tekrardan “umursanma” duygusunu aşılaması gerekiyor. Kapalı kapılar ardında yapılan “elit siyaseti” yerine, siyaset tabana yayılmalı. Mahallelerin sorunları, kadınların, yoksulların, öğrencilerin sorunlarının tek tek raporlaştırılması ve ardından CHP’li belediyeler-STK’lar aracılığıyla çözüm üretilmesi gerekiyor. Siyasetten uzaklaşmayı durdurabilecek bir diğer etken ise lider. Yeni liderler, seçmende heyecan yaratırsa bu apatiyi durdurabilir. CHP’nin kurultayı yaklaşırken Kılıçdaroğlu’nun tekrar kazanması apatiyi artırabilir. 14-28 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’na oy veren seçmene, “Siyaseti değiştirecek genç ve güçlü siyasetçiye oy verir misiniz” diye sorulduğunda “Oy verebilirim” diyenlerin oranı karşımıza %83.8 olarak çıkıyor. Fakat, CHP’nin genç ve güçlü bir siyasetçiyle yoluna devam edip etmeyeceğine cumartesi günü 1368 delege karar verecek. Delege siyaseti ise oligarşik bir siyaset. CHP oligarşisi ve Altılı Masa liderleri, halka ve anketlere bakmayarak siyaseti elit bazlı bir oyuna çevirdiler ve bu oyunu kaybettiler. Yerel seçimlerde de halka ve değişim çağrılarına kulaklarını tıkarlarsa bu elit bazlı oyunu kaybetme ihtimalleri yüksek. Çünkü, seçmen “değişmeyen siyasetten” uzaklaşma eğiliminde. [caption id="attachment_260630" align="alignnone" width="270"] Tablo:3-Siyaseti Değiştirecek Genç ve Güçlü Siyasetçiye Oy Verme, Kaynak: Reform Enstitüsü[/caption]