İktidar ışığı her gün biraz daha parlarken Karamollaoğlu da yirmi birinci yüzyıla taşıdığı Millî Görüş’ü iktidarın bir parçası haline getiriyor. Bu enerji, partililere de sirayet etmiş. Gözlerde inanç, ellerde bayrak, dillerde slogan. Saadet Partililer akın akın kongre salonuna geliyor, içerdeki büyük salon doluyor ama dışarda dev ekranlardan izleyen partililer de başparmaklarını yukarı kaldırıyorlar. Saadet Partisi’nin sekizinci kongresine tek aday olarak giren Genel Başkan Temel Karamollaoğlu, “Mücahit Erbakan!” sloganlarıyla sık sık kesilen konuşmasında çok önemli şeyler söyledi. AKP döneminin kapandığını, sonuna gelindiğini söyleyen Karamollaoğlu, AKP’yi eleştirdikçe salondan büyük alkış aldı. Bazı sözlerini not ettim. Cumhurbaşkanının başörtüsü sorununa anayasal çözüm ve hatta referandum istemesine en sert tepki Karamollaoğlu’ndan geldi. “Sözde İslamcı gözüken partinin yirmi yıllık dönemdeki yozlaşmaya” değinen Karamollaoğlu, evlilik yaşının başta mali imkânsızlıklardan ötürü otuzu geçmiş olduğunu söylerken, İstanbul Sözleşmesi demeden kadın cinayetlerine değindi. “Temel hak ve özgürlükler referandum konusu yapılamaz,” diyen Karamollaoğlu, başörtüsü için tavrını en kararlı şekilde ortaya koydu. İktidarın bu tasarıya müphem “aile” kavramını eklemesi de Karamollaoğlu’nun dilindeydi. “Aileyi darmadağın eden sizler ‘aile’ mefhumunu nasıl ağzınıza alabiliyorsunuz?” Endişeli muhafazakârlar ve kazanımların kaybedilmesi endişesine de “AKP’nin kaybettirdikleri” üzerinden değerlendirirken konuşması boyunca Batı standartlarında bir demokrasi ve barış ortamı vurgusu yaptı. Karamollaoğlu. “Hazreti Peygamber’in hasır üstünde yattığını söylemek kolay, yazlık-kışlık saraylardan vazgeçmek zordur,” dediği anda salondan büyük bir alkış koparken laiklik ile ilgili sözleri de çarpıcıydı: “Laiklikten değil ama sözde laikçilerden, İslam’dan değil sözde Müslümanlardan çok çektik.” Çok profesyonelce hazırlanan klipler salonu hınca hınç dolduran kitleyi coştururken “Erbakan” adı her duyulduğunda hasretle anıldı. Karamollaoğlu meramını mükemmelen aktaran bir slogan seçmiş: “Kararlıyız, Millet iktidarında Saadet var”. Böylece, hem Kemal Kılıçdaroğlu’nun “dostlarımızla beraber iktidara yürüyoruz” hem de Ahmet Davutoğlu’nun “Jakoben laik anlayışı ile otoriter muhafazakarlık anlayışını terk edip demokratlıkta buluşacağız” sözlerini desteklemiş oluyor. Karamollaoğlu’nun açıktan verdiği destek çok önemli zira masayı tahkim eden işte bu ve benzeri sözler. Altılı Masa’nın güçlenmesi ve seçmeni ikna edebilmesi için de bu “farklılıklar içindeki uyumun” daha belirgin hale getirilmesi gerekiyor. Temel Karamollaoğlu, Saadet’in başında kolaya tenezzül etmeyen, dönüştürücü ve çok kıymetli bir iş yapıyor. Şimdi iktidar ışığı her gün biraz daha parlarken Karamollaoğlu da yirmi birinci yüzyıla taşıdığı Millî Görüş’ü iktidarın bir parçası haline getiriyor. Bu enerji partililere de sirayet etmiş. Gözlerde inanç, ellerde bayrak, dillerde slogan.